TÜİK'in
Mayıs 2015 için yaptığı araştırmaya göre:“İşsizlik oranı %9.3 (2 milyon 789 bin
kişi), tarım dışı işsizlik oranı %11.4. Son 3 yılda resmi işsiz sayısı 801 bin artmıştır."
DİSK
Araştırma Komisyonu’nun oranlarına göre:"İşsiz sayısı 3 yılda %40
artmıştır. Geniş tanımlı işsizlik oranı % 16, işsiz sayısı 5 milyon 78 bin.
Kadınlarda geniş tanımlı işsizlik oranı %22,7, genç kadınlarda %32. Yeni işsizlerin
% 57'si üniversite mezunu."
Oranlar
incelendiğinde işsizler ordusunun çığ gibi büyüdüğü görülmektedir. Burjuva
ekonomistleri işsizliği yanlış uygulanan politikalara bağlayıp, kapitalizme toz
kondurmamaktadır. Oysa kapitalizmin fıtratında işsizlik vardır. Kapitalizm hiçbir
zaman işsizlik sorununu çözmemiştir. Çünkü sermayenin işsizlere her zaman
ihtiyacı vardır. İşsiz işçiler kapitalistler için yedek iş gücüdür. İşsizlik
oranı artıkça, işçi ücreti düşer. Sermaye için işsiz işçiler, her zaman bir
kozdur. Çalışan işçileri işsizlik ile tehdit edip, hak aramasının önüne geçmeye
çalışır. Bu nedenle sermaye işsizler ordusundan sürekli olarak beslenir.
İşsiz
işçiler, işçi sınıfının bir parçasıdır. Çıkarları iş sahibi işçilerden farklı
değildir. Marx, Kapital’de bu konuda şöyle der:"İşçi sınıfının çalışmakta
olan kısmının aşırı çalışması, işçi sınıfının yedek (işsiz) kısmını büyüterek,
diğer taraftan, yedekte bulunan kısmının rekabet yoluyla çalışmakta olan kısım
üzerinde yarattığı baskının artması, çalışmakta olan işçileri aşırı çalışması
ile diğer kısmının zorla işsizliğe mahkûm edilmesi ve bunun tersi, bireysel
kapitalistin zenginleşme aracı haline gelir."
İşsizlik
oranını yükselten ana nedenlerden birisi mevsimlik işçiliktir. Özellikle tarım
ve turizm sektöründe mevsimlik işçilik yaygındır. İşçi sınıfının bu bölümü
sezon sonunda işsizliğe mahkûm edilir. Çalıştıkları süre boyunca birçok sosyal
haktan mahrum bırakılarak, güvencesiz ve esnek bir şekilde
çalıştırılmaktadırlar. Taşeronlaştırmanın bir kapitalist devlet politikası olarak
iş hayatında uygulanması, esnek, güvencesiz çalışma koşullarını dayatmaktadır.
Esnek ve güvencesiz çalışma çok fazla işsizlik, iş yerlerinde çok fazla işçi
sirkülasyonunu beraberinde getirmektedir. Bu da örgütlenmeyi zorlaştırmaktadır.
Örgütsüzlüğün yaygınlaştırılmasıyla birlikte, kuralsız çalışma olabildiğince
yaygın bir hâl alıyor. Bu durum; SGK primlerinin eksik yatması veya hiç
yatmaması, fazla mesailerin süreklilik halinde işlemesi, yıllık-haftalık izin
gibi hakların kullanılmaması gibi sonuçlar doğurmaktadır.
Kuralsız
çalışmanın yaygın bir hâl alması da işsizliği artıran temel nedenlerdendir.
Bunlara kötü şartlardaki çocuk işçiliği, mülteci işçilerin ucuz-güvencesiz
çalışmasını da ekleyebiliriz. İşsizliğin üzerini örtmek için toplumda
oluşturulmaya çalışılan" çalışana iş çok, işsiz kalanlar iş beğenmiyor"
algısı yerleştirilmeye çalışılmaktadır.
Gerçekten herkese
iş var mı? İşsizler tembelliklerinden dolayı mı işsiz?
Ülkede
yaşayan herkesin istihdam edilebileceği kadar iş vardır, bu doğrudur. Fakat
kapitalist sistemde bu mümkün değildir. Az
ücret-çok iş mantığı kapitalizmin temel felsefesidir. Ne kadar işsizlik
artarsa, işçi ücreti o oranda ucuzlar, bundan da sermaye kârlı çıkar.
Sonuç Yerine
İşsiz
işçiler, işçi sınıfının bir parçası, kapitalistler için yedek iş gücüdür. İş
sahibi işçilerle çıkarları aynıdır. İşsizliğin artması, iş sahibi işçiler için
fazla mesai, uzun çalışma saati, iş gücünün ucuzlamasıdır. İşsizliği
yaygınlaştıran ana etmenlerden biri, güvencesiz, taşeron çalışmadır.
Taşeronlaştırma ile birlikte yasal olarak örgütlenmenin önünü tıkayan çok fazla
engel vardır.
Yasalardan
ziyade taban örgütlenmesini, fiilî meşru militan mücadeleyi temel alan, sektör gözetmeksizin,
taşeron işçilerin örgütlenme çalışması yürütülmelidir.
Taleplerimiz
- 6 saatlik iş günü
- Herkese en az 1 yıllık ücretsiz
izin hakkı
- Taşeron çalışmanın kaldırılması
- Sendikalaşmanın önündeki yasal
engellerin (işkolu barajı vs.) kalkması
- Mevsimlik işçilere işsizlik
sigortası
Bursa’dan İMD’li Bir İşçi