Türkiye'de her geçen gün,
istikrarlı bir şekilde iş cinayetleri artıyor. Ölümle sonuçlanan iş kazalarında
yıllardır ilk sıraları kimseye bırakmayan, işçilerin kelle koltukta işe
gittiği bir ülkede, bir düzende yaşıyoruz.
Sermaye sınıfı bu katliamlara ”kaza,
fıtrat, kader” gibi tanımlamalar getiriyor. Ölümlerin nedeni olarak, işçilerin
güvenlik kurallarına uymadığı öne sürülmektedir. Ölümle sonuçlanan “iş kazası”
haberi almadığımız gün yok denecek kadar az. Soma, Ermenek, Torunlar AVM gibi
toplu katliamlar olduğu zaman gündem olabilmektedir iş cinayetleri.
Soma katliamından sonra Erdoğan, 19. yüzyılda Avrupa'da yaşanan katliamları
örnek vererek, “madencinin fıtratında ölüm var” demişti! Ölümle sonuçlanan iş
kazalarının yaşandığı sektör ve işyerlerini incelediğimizde; taşeron, esnek,
güvencesiz çalışmanın yoğun yaşandığı, sendikasız ve örgütsüz işyerlerini
görürüz.
1980'lerle birlikte dünyada
esen neoliberal dalganın yaşandığı yıllarda taşeron ve esnek çalışma sistemi iş
hayatına girmeye başladı. Bilhassa son 13 yılda taşeron, esnek çalışma, iş
hayatının olmazsa olmazı haline geldi. Taşeron çalışma sisteminin en büyük
etkisi, sendikalaşmayı ve örgütlenmeyi engellemesiydi.
İSİG meclisinin raporuna göre,
2015 yılında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısı en az 1730. Son 13
yılda iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısı ise 16 bin 471.
En çok ölümün yaşandığı
işkolları inşaat, tarım, madencilik, taşımacılıktır. İş cinayetleri oranları
savaşta ölen insan sayısını aratmayacak düzeydedir. Patronların ve devletin bu
konuda somut adım atmamasının en büyük nedeni, işçi sınıfının örgütsüzlüğüdür.
İşçi sınıfının örgütsüzlüğü ona
açlık, yoksulluk ve ölüm olarak dönmektedir. Özellikle Soma katliamından sonra
yaygınlaşan, işçilerin ölümleri üzerinden gelişen bir işkolu doğdu: İş
güvenliği uzmanlığı.
"Her işyerinde iş
güvenliği eğitimi vermek, büyük işletmelerde de iş güvenliği uzmanı çalıştırmak
yaygınlaştı. Peki, bu iş güvenliği uzmanı şirketler ne iş yaparlardı? Bu
şirketler çalışma bakanlığına bağlı olmayan özel ticari şirketler olarak ortaya
çıktı. İşyerinde iş güvenliği eğitimi verip o işyerindeki çalışma koşullarının
güvenli olup olmadığıyla ilgilenmeyen, iş kazalarının üstünü kapatan, var olan
iş kazalarında “işçi hatalıydı” diye rapor kesip iş kazasının yaşandığı işyeri
sahibinden maaş alan kârlı sektörden başka bir şey değildir. Misyonu iş
kazalarının önüne geçmekten çok, var olan iş kazalarının su yüzüne çıkmasını
engellemektir." [1]
İşçi sınıfı örgütlenip,
toplumsal muhalefet sahnesine çıkmadığı sürece, açlık, yoksulluk, ölüm peşini
bırakmayacaktır. Çünkü yaşadığımız düzen olan kapitalizm, emek sömürüsü
üzerinden kendini var eder. Bir avuç kapitalistin refahı milyonlarca işçinin
yıkımına neden oluyor. Bugün kapitalizm
o kadar vahşileşmiştir ki, işçilerin ölümlerinden dahi kendine bir pazar alanı
çıkarmaktadır. İşçi sınıfı, sadece iyi ücret ve sosyal haklar için değil, kelle
koltukta işe gitmemek, can güvenliği için örgütlenmek zorundadır. İşçi sınıfının
meşru, militan mücadelesi dışında kurtuluşu yoktur.
İşçi sınıfının kurtuluşu kendi
eseri olacaktır!
Bursa'dan İMD'li Bir İşçi
Notlar