27 Kasım 2013 Çarşamba

Bedelli Askerlik, Tüccar Devlet ve Bir Örnek Dilekçe

TBMM'ye bedelli askerlik dilekçesi yağıyormuş. Tüccar devlet uzun vadede amacına ulaşmış gibi görünüyor. Sürece şöyle bir bakalım. AKP önce hangi mantıkla bakılırsa bakılsın çok fahiş bir fiyatla bedelli askerlik çıkardı. Sonrasında bizzat kabul ettikleri gibi fazla rağbet olmadı. Bunca işsizin olduğu, çoğunluğun yoksulluk sınırında dolaştığı bir ülkede bir kalemde 30 bin TL nasıl ödenir ki?
Ama bu durum sermayenin temsilcilerini yıldırmadı? "İyi devlet akıllı tüccar" diyerek kolları sıvadılar. "Büyük Usta" yönergeyi çizdi: Şu "asker kaçakları"nın gözünü korkutmak üzere, önce "kaçak" konumundakilere yüksek cezalar çıkaralım, hemen teslim olana indirim getirelim; ardından eski uygulamayı değiştirerek "kaçak"ların GBT'de yakalanıp 24 saat içinde askere alınmaları talimatını verelim. Bu tehdidi iyice yaydıktan sonra "son kez bedelli çıkabilir" diyelim, bakın bakalım paralar geliyor mu gelmiyor mu?! 
İnsanlar sokaklarda paranoyak gibi yürümeye başladığına göre, "işlem tamamdır" dendi ve AKP'nin yeni gözdesi Numan Kurtulmuş düğmeye bastı ve "bedelli yaşı 25'e, bedeli 15 bine düşürülsün" (büyük tenzilat!) buyurdu, ama bunun "kendi görüşü" olduğunu da ekledi, sanki AKP'de kişisel görüş varmış gibi! Böylece sosyal medyada kampanyalar yapılmaya, meclise dilekçeler yağmaya başladı, "lütfen bedelli çıksın" diye. 
Acaba devleti daha da tüccar olmaya teşvik etmek yerine, askerlik yerine kamu hizmeti talebinde bulunulsa fena olmaz mı? Buyurun bizden naif, gayet uzlaşmacı bir örnek dilekçe:

Ben sermayenin askeri olmak istemiyorum, ne Suriye'den sonra ne de önce! Her ülkede "vatan borcu" adı altında işçi-emekçi çocukları hayatlarının en güzel döneminde birbirlerine kırdırılmak üzere talim ettiriliyorlar. Bunu kabul etmiyorum. Diğer yandan, kazandığım 3 kuruşu size yedirmek de istemiyorum. Bedelli adı altında bizi daha da yolmaya, "yol" yapmaya çalışıyorsunuz. Fakat bana illaki "vatan borcunu öde" diyorsanız (gerçi toplama vurulduğunda alacağım var ama neyse), olağan hayatımı bozmayacak şekilde kamu hizmeti yapmaya hazırım. İşbu dilekçeyi zatı şahanelerinize arz eder, bol kazançlı günler dilerim. Saygılarımla…


22 Kasım 2013 Cuma

Pres Makinası ve İşçinin "Kaderi"



Merhaba ben özel bir şirkette metal isçisiyim. Tahmin edeceğiniz üzere işyerinde çalışma şartlarımız çok kötü, belli bir düzen yok, iş çıkışında kim ölmüş kim kalmış umurlarında değil. Uyarı levhaları asılı, fakat levhalarda yazılı olan malzemeler yetersiz. Örneğin kaynak maskesi varken koruyucu giysi yok.
Aramıza bir hafta önce katılan bir arkadaş oldu, kapak bölümünde çalışıyor. Diğer işçiler gibi işe yeni girdiği için haliyle tecrübesiz, fakat bu bilinmesine rağmen dün pres makinasına verildi. İşin ilginç yanı, kırk yıldır orada çalışan adam malzeme tutarken, daha bir hafta önce işe giren adam da presin başında. İş kazası olsun olmasın zaten  yeni gelen işçiyi prese vermek akıl kârı değil, haliyle de öyle oldu.
İşe yeni giren arkadaş preste malzeme basarken sağ kolunu iki yerden prese sıkıştırıp iki yerden kolu kırıldı. Hatalar zincirinin son halkası olan işçi daha fazla hataya dayanamayıp kopuyor. Arkadaşı hemen ameliyata aldılar, durumu ciddi. Gelelim patronun olaylardan sonraki tavrına… Gerçi ben hiç şaşırmadım ya neyse! Bugün on çayında ustabaşı bizleri koyun gibi sıraladı, işlerin yoğunluğundan giriş yaptı, ay sonuna kadar mesaide olduğumuzun "müjdesini" verirken, dünkü iş  kazasını da "kader"e bağladı. Amma kaderciymişiz, herkeste bir şey olacağı varmış ki oldu havası. Bir Allahın kulu da bu preslerin güvenlik sensörlu olanları var, ondan olsaydı bu hadise gerçekleşmezdi demiyor.
Yani sizin anlayacağınız bozuk düzende sağlam çark olmaz. İş kazalarını, daha doğrusu iş cinayetlerini ve bunun gibi diğer sorunları ortadan kaldırmak için örgütlenmeliyiz. "Sen Ben Birleşelim", anla benim kaderci kardeşim...

5 Kasım 2013 Salı

İşçi Kenti Bursa'da İlk Toplantımızı Yaptık



Bursa'daki ilk toplantımızı "Emperyalist savaş ve işçi sınıfı" forumu başlığı altında 3 Ekim Pazar günü yaptık.
Etkinliğimizin duyurusu için bir hafta önceden bildiri ve afiş çalışmaları gerçekleştirdik.


Etkinliğimizi İMD'nin amaç, ilke ve faaliyetlerinin tanıtımıyla başlattık. Sonra, İMD'nin katıldığı grev, direniş ve işgallerden oluşan bir slayt izledik. Ardından neden konu başlığı olarak "Emperyalist Savaş ve İşçi Sınıfı"nı seçtiğimizi anlattık. Emperyalizmin vahşetlerinden oluşan bir slayt izledik.Slayt gösterimizin ardından emperyalizm ve anti-emperyalizm kavramları üzerine, anti-emperyalist mücadeledeki doğru tutum, Ortadoğu'da yükselen savaş ve işçi sınıfına yansımaları konularını tartıştık.
Forumumuzun sonunda bir müzik dinletisi oldu.
Yaklaşık 30 arkadaşımızın katıldığı forumda ağırlıklı olarak liselilerin ve genç işçilerin yer alması bizim için sevindirici bir durumdu.

Kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesi açısından birlikte bir düşünce üretimi gerçekleştirdiğimiz forumumuz çok verimli geçti.
Bursalı İMD'liler olarak yeni yılda Bursa'da deneğimizin bir şubesini açma kararı aldık.
YAŞASIN MİLİTAN MÜCADELEMİZ!
YEŞİL BURSA KIZIL BURSA OLACAK!