Bilindiği gibi her yıl
üniversite sınavları ya da bu tür başka sınavlardan sonra epeyce arkadaşımız
bir biçimde canına kıyıyor. Bu çarpık eğitim sistemi ile istatistiği
tutulamayacak kadar çok öğrenci canlı cenazeye çevriliyor. Yani onuru, kişiliği
kırılarak, kimliksiz zavallı bir kul haline getiriliyoruz.
Bu saçma üniversite sınavına
girene kadar liselerde kişiliğimizi oturtmaya ve olgunlaşmaya çalışırız. Sonra
eğer o öğrenci üniversitede bir yer tutturamadı ise, artık o kişi yoktur. O
gidecek yerine silik bir zavallı gelecek. Çünkü bundan sonra öğrenci
başarısızlık damgasını yiyecek. Çünkü o ailesinin, arkadaşlarının, sevgilisinin
daha da kötüsü kendi kendinin bile gözünden düşmüş olacak. Ben kendim için
böyle düşünüyorum ve çoğu arkadaşım da böyle düşünecektir.
Altyapısı oluşturulmamış
(oluşturulamamış değil, oluşturulmamış!) bir gerçeği erkenden söylemenin devrimci
bir görev olduğunu düşünüyorum. Aslında olması gereken: Her öğrenci istediği
üniversiteyi okumalı, istediği kadar istediği eğitimi almalıdır.
Her yıl iki milyon civarında
arkadaşımızla birlikte dörtte birimizin alınacağı üniversite için ölümüne yarışmaktayız.
Çok çalışan öğrencilerin bile başarısız olacağı bu saçma sınavı kapitalist
sistem bizi daha baştan kölesi yapmak için, kısacası alıklaştırmak ve
uysallaştırmak için yapmaktadır. Eğitimde eşitlik akıl almayacak biçimde uçurumlarla
doludur.
Aslında, bizi öldüren sınav
sisteminden ziyade, mevcut siyasal sistemdir. Şu hükümet istese bir günde bu
sınav sistemini kaldırır; liseyi bitiren her öğrenci de istediği üniversiteye
kaydolur. Okuyabildiğimiz kadar da okuruz. Toplum bir şey kaybetmez; ama
yönetenler, patronlar çok şey kaybederler. Çünkü bilgili insan, insan gibi
yönetilmek ve yönetime ortak olmak ister.
Arkadaşlar, yarınki sınavda ve
devamındaki sınavlarda herkese sabır ve kolaylık diliyorum. Asıl sınavın
geleceği güne, devrim gününe hazırlanmaya davet ediyorum.
Bu davet bizim!
İstanbul'dan
bir Militan Liseli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder