30 Ocak 2015 Cuma

Direnişin İlk Ateşi: Metal Grevi

Bugün, 29 Ocak 2015, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte 22 fabrikadaki metal işçileri birer birer grev pankartını astı. Davulla, zurnayla, coşkuyla ve sloganlarla direnişe adım atıldı. Fabrikalardan çıkıp merkezlerde (Gebze’de) buluşan işçiler, grevin ilk gününü taçlandırdılar.



Bende bir metal işçisi olarak çok heyecanlandım. Çok değil daha geçen yaz, işyerinde sendikal örgütlenme çalışması yapmış, ancak başarılı olamamıştık. Bizim çalıştığımız fabrikada o günden bugüne örgütsüz kalmış işçiler olarak çok bir şey değişmedi. Sömürü ve baskı devam ediyor ve eğer örgütlenemezsek, bugün de yarın da bu durum böyle devam edecek. Ancak sendikalı örgütlü işçilerin, bu başkaldırısı bizi doğal olarak heyecanlandırdı. Bu başkaldırının kazanımla sonuçlanması bizim gibi sendikal örgütlenme çalışması yapan arkadaşların elini güçlendirecek ve böylece hepimizin söyleyecek daha çok şeyinin olmasını sağlayacaktır.





Hani Lenin’in dediği gibi “Grev ve direnişler işçi sınıfının okuludur." Bu okuldan öğrendiğimiz deneyimleri fabrikalarda paylaşacağız. Okula gitmeden öğrenmenin kolay olmadığını herkes bilir. Onun için yapabildiğimiz kadar hem iş hem de öğrenci arkadaşımızı (aslında gelebilen herkesi), kolundan tutup bu grev ve direniş okuluna götürmeliyiz. Şu soğuk kış günlerinde, varillerde yakılan grev ateşi etrafında yapılan derslere katılmak hepimizin görevi.

Bekleyin, bu direnişin ilk ateşi daha… Devamı gelecek!


İstanbul’dan İMD’li bir metal işçisi

BU GREV BİZİM!

Bugün 29 Ocak! Bugün Birleşik Metal-İş üyesi on beş bine yakın emekçi greve çıktı. MESS’in grevi baltalamak ve grev kırıcılığı yapmak için 8 fabrikada yaptığı “grev oylaması” patronları için büyük bir hezimete dönüştü, MESS sandığa gömüldü.

Mezun olduktan sonra bu sektörde çalışacak bir üniversite öğrencisi olarak, bu grevin hepimizin grevi olduğunu hatırlatarak, tüm işçileri ve işçi adaylarını metal işçisinin yanında olmaya davet ediyorum. İşçilerin bizden istediği salt dayanışma açıklamaları değildir. Bu grev ile birleşmemizi, taleplerimizi kendi talepleri ile birleştirmemizi bekliyorlar.

Mevcut demokrasinin en çok genişlediği zamanların işçi sınıfının en örgütlü ve en fazla hareket halinde olduğu zamanlarda olduğunu bilmeliyiz. Ne zaman işçi örgütleri dağıtılmış, emek örgütleri zayıflamışsa tersine demokrasi gerilemeye ve devlet zulmü artmaya başlamıştır.




İşte tüm bunlar için bugün, metal işçilerine destek olmaya ve birlikte direnmeye EJOT TEZMAK adlı çelik fabrikasına gittik. Sabah grev halayı ile başlayan grev sonraki saatlerde sohbetlerle devam etti. Sınıf dayanışması sloganları ile direnişlerinin 95. gününde olan Ülker işçileri ziyarete geldi. Bu sınıf dayanışması ile bizi yönetenler, patronlar baştan kaybetti. Sonra işçilerle grevin başarılı olabilmesi için neler yapmamız gerektiğini konuştuk. Bugün teoride öğrendiklerimizi, kitaplarda okuduklarımızı, bizlerin asıl okulu olan direnişlerde bizzat yaşayarak gördük. İşçilere veda ederken grev çadırında işçiler coşkulu ve kararlı bir şekilde grevlerini devam ettiriyorlardı. Grev süresince İMD olarak metal işçileri ile direneceğimizi söyleyerek, bugün-yarın her zaman direnen metal işçilerinin yanlarında olacağımızı söyleyerek veda ettik.



Bugün başlayan grev bizi bir kez daha uyandırmalı ve şalterler indikçe meydanlar dolmalı, sınıflar ve amfiler boşalmalı. Metal işçisi yalnız bırakılmamalı. Çünkü onların grevi bizim grevimiz, hakları hepimizin hakları. Metal işçisi kazanınca biz de kazanacağız.

Bu grev bizim!


Dokuz Eylül Üniversitesinden İMD’li Bir Öğrenci