31 Mayıs 2013 Cuma

Sahnelerimize Dokundurtmayacağız!



Baskılar ve yasaklamalar, hayatlarımıza müdahale artmaya devam ediyor. THY işçileri baskılara karşı yılmadan direniyor. Gezi Parkı’nı, yaşam alanlarımızı vermeyeceğiz diyoruz ve tüm saldırılara rağmen çadırlarımızı korkmadan kuruyoruz. Reyhanlı sansürü, THY işçilerinin haklı mücadelelerinin çarpıtılması, Gezi Parkı direnişçilerine insafsızca müdahale... Şimdi de biz seyircilerin ve sanatçıların sahnelerine göz diktiler.
Bu mücadelelerin hiçbiri birbirinden kopuk değil. Hepsi sermayenin kâr hırsı ve sanatın toplumsal etkisinden korkunun bir sonucu. Biz de sanatçılar ve seyirciler olarak “SAHNEME dokunma” diyor, İMD olarak harekete destek veriyoruz.
2 Haziran Pazar günü saat 1’de Haldun Taner Sahnesi önünde kostümlerimiz ve enstrümanlarımızla buluşuyoruz, Süreyya Operası’nın önüne yürüyoruz. Temsili tören bitene kadar oradan ayrılmayacağız!

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Bizim Patronda Hırsızlığın Yasal Olanı da Var, Olmayanı da...



Merhaba,
Ben özel bir şirkette metal işçisiyim. Bugün bir işçi ağabeyimiz primini doldurarak emekli oldu. Kendisi giderken hüzünlü, biraz da sevinçliydi. Üzüntülü olmasının sebebi sigortasının asgari ücretten yatırılmış olmasıydı, halbuki bin liradan fazla para alıyordu. Ama patronu onun işgücünü sömürdüğü yetmezmiş gibi bir de bu şekilde emeğinden çalıp sigortasını asgari ücret üzerinden yaptırmıştı. Bu yüzden kıdem parası olması gerekenden daha düşük olacaktı. Oysa ki oğlunu evlendirecekti, ama bu aldığı kıdem parası yetmeyecek. Burjuvazi yıllardır sömürdüğü yetmezmiş gibi bir de emekli olurken sömürüyor.
Ben bu ve diğer haksızlıklara karşı hem işyerinde hem de sosyal hayatımda insanları uyarıyorum ve mücadele etmeye çalışıyorum. Ancak örgütlenir, gerçek bir sınıf haline gelirsek istediklerimizi elde edebiliriz.  
Pendik’ten İMD’li Bir Metal İşçisi

24 Mayıs 2013 Cuma

THY Grevine Katılmayanların Vicdan Azabı

Merhaba,

Ben THY işçilerinin grevine destek olmak için 444 0 849’u aramaya karar verdim. Tabii ki unutamayacağım bir olay oldu. Numarayı aradım, sonra 8’i tuşladım, karşıma çıkan kadın görevliye, “THY işçilerinin grevini destekliyoruz, yanlarındayız, yaşasın THY direnişi” dedim. O anda görevli bana "bir dakika" dedi ve ben de bekledim. Sonra başka bir kadın telefonu aldı,  bana ne derse beğenirsiniz:  “Arkadaşıma ne dediniz de işi bıraktı gitti?”! Bir baktım telefon kapandı. Bir kez daha arayıp desteğimi yineleyecektim ki, kontörüm bitmiş!

Herkesi direniş alanına giderek grevcilere destek olmaya, gidemeyenleri ise bu hattı arayıp proleter sınıfının gücünü göstermeye davet ediyorum.

Kapitalist sistemin iki temel sınıfı vardır, bunlar sermaye sınıfı (burjuvazi) ve işçi sınıfıdır (proletarya). Burjuvazi üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduran ve ücretli emeği sömüren modern sermaye sınıfıdır. Proletarya ise geçimini sağlamak için emek gücünü (işgücünü) satmak zorunda olan modern ücretli sınıf olarak tanımlanır. Burada önemli ve belirleyici olan yaşamını sürdürme konusundaki zorunluluk vurgusudur. İşçi sınıfı -proletarya- bu tanım dahilinde ve dar anlamda fabrika işçisi, sanayi işçisi anlamına gelse de geniş anlamda, geçimini sağlayabilmek için işgücünü satmaktan başka bir çaresi olmayan ve bunu yapmak zorunda olan tüm bireyleri kapsar ve dolayısıyla işsizler de bu kapsam içine girerler.

İşte herkesi bu düşünceyle proletarya hareketine davet ediyorum.

İstanbul'dan İMD'li Bir Depo İşçisi


22 Mayıs 2013 Çarşamba

İMD İşçi Hakları Atölyesi'nin 5. Oturumu Gerçekleşti

   İMD-İşçi Hakları Atölyesi'nin 5. oturumu, DİSK-AR müdürü Serkan Öngel sunumu ve yönetiminde dün gerçekleştirildi. Oturumun konusu: "Bordro hesaplanması, Asgari geçim indirimi (AGİ) ve Vergi Politikaları"ydı.
 
   Atölye çalışmamızda; aylık olarak “işveren” tarafından işçilerden kesilen ve devlete ödemesi yapılacak olan ücretleri, ücretimizin nasıl hesaplandığını ve elimizden nelerin alındığını, dolaylı vergileri ile hayatımızın her kısmında gelirimizin ne kadarını devlete ödediğimizi daha açık olarak gördük.
   Kısaca hatırlamak gerekirse, 978,60 TL olan BRÜT asgari ücretimizin % 14'ü (137 TL) SSK primi işçi payı, işsizlik sigortası işçi payı brüt ücretin % 1’i (9,79 TL).  Bu kesintileri yaptıktan sonra gelir vergimizi, gelirimiz elimize geçmeden ödeyebilmemiz için gerekli olan matrahımızı buluyoruz (831,81 TL). Gelir vergisi matrahımızın % 15'i (124,77), damga vergisi de brüt ücretimiz üzerinden  % 7.59 (7.43 TL). Brüt ücretimizden yapılan bu kesintileri topladıktan sonra (278,99 TL, kesinti toplamı), 699,61 TL + AGİ 73,40 TL ile net maaşımızı 773,01 TL hesaplayabiliyoruz.
   “İşveren” ise sadece SGK işveren primi olarak 141,90 TL ve işveren işsizlik primi 19.57 TL ödüyor.
    Vergide adaletin böylesi!..
İMD'li Bir Büro İşçisinden 

20 Mayıs 2013 Pazartesi

“Şimdiden söylüyorum, yarın meydana çıkacak varsa uslu dursun!”



Akşam televizyonda izlenecek bir şey var mı diye bakarken yeni başlayan diziler etrafımı sardı. Show Tv’de “Aşk Emek İster” adlı bir dizi başlamış. İnsan içinden “gün geçmiyor ki bu tip bir dizi başlamasın” diye geçirmiyor değil. Dizinin konusu eski bir Türk filmini anlatıyor. Patronun oğlu fabrikada çalışan bir kıza âşık olmuştur ve bu kimliğini gizli tutarak çalışmaya başlamıştır. Bildiğiniz üzere bu hikayenin sonu az çok belli…
Diziye bakmamı sağlayan bir patronun işçinin “1 Mayıs’ını kutlaması” oldu. Patron eşi ve yönetimdekilerle elinde pasta börek içeri girip güya işçilere sürpriz yapıyor. Bunu 1 Mayıs öncesi yapıp, “yarın bol bol gezin, eğlenin, ben şimdiden sizin gününüzü kutlamak istedim. Ha, bir de aranızda yarın meydanlara çıkacak olan varsa uslu dursun!” deyip fabrikadan ayrılıyor. Hangi fabrikada bu diyalog var? Bir düşünelim…
1 Mayıs’ı geride bırakalı 19 gün  oldu. Devlet 1 Mayıs’ta hayatı durdurup, insanlara olağanüstü hal ederken dizilerinde durumu nasıl gösteriyor!? İnsan izlerken hayret içinde kalıyor. Diğer yandan medya onların elinde, bizim günümüzü, acımızı istedikleri gibi kullanabiliyorlar. Ve bunu izleyen anne-babalar da gündemi bir an olsun unutup yaşamaya devam ediyorlar. Böyle örnekler eminim birçok dizide, programda  vardır. Burada bizlerin yapması gereken, çevremizdekilere işin iç yüzünü anlatıp onların da bakış açısını bu yönde değiştirmektir.
İMD’li Bir Hukuk Emekçisi

16 Mayıs 2013 Perşembe

THY'de Direniş, Sermayede Yalanlar Sürüyor!



TRT’nin haberiyle başladık güne: “THY işçileri ‘teröristlerin’ tahriklerine kapılmayıp, işlerine sahip çıktılar”mış! Lafa gelince demokrasi mangalında kül bırakmayan, ama her türlü hak arayışını “teröristlik” olarak nitelendiren bu kafayı biz çok iyi tanıyoruz.
Evet, THY işçileri işlerine, haklarına sahip çıktılar. O yüzden GREV dediler, o yüzden bugün itibariyle 218 uçak seferi gerçekleşmedi. İşte işçiler işlerine böyle sahip çıkarlar! Görüldüğü gibi sermaye birbirini koruyor, tabii ki sadece medyasıyla bilgi kirliliği yayarak değil. Çevik kuvveti ve tomalarıyla etrafa korku salmak ve işçileri yıldırmak için de uğraşıyor. 


Yani THY’de durum olağanüstü halden farklı değil. Fakat direnen THY işçileri tüm sansürlere ve baskılara rağmen seslerini böyle duyuruyorlar:

                          
THY grev dedi, çünkü

    Patron toplusözleşme maddelerine uymadı;
Kendisi kârına kâr katarken vardiya ve dinlenme saatlerinde, ikramiyelerde işçiler aleyhine değişiklikler yaptı;
Kadın işçileri süs malzemesi olarak görerek, saç şekillerinden makyajlarına kadar müdahale etti;
Sağlık nedeniyle işe gelmeyenleri, sağlık raporları olduğu halde işten çıkardı;
Bakım teknisyenlerinin kıdemliliğini yok saydı;
Grev yasağına karşı mücadele ettikleri için 305 işçiyi işten çıkardı! 

“Grev suçtur” diye çığıran THY patronları asıl suçu kendileri işlerken, “Yasalara uyalım, biz sosyal hukuk devletiyiz” diyen hükümet asıl suçluları görmek istemiyor.
Tüm bu gerçeklerin farkında olan sınıf dostları ise THY işçileri ile dayanışmaya devam ediyorlar. THY işçileri de güzel bir dayanışma örneği gösterdiler ve bugün THY Genel Müdürlük önündeki basın açıklamasına gelen kitleyle birlikte saygı duruşu yaparak, “Savaşa değil, emekçiye bütçe” sloganı attırdılar.
              

Bugün hem İMD hem de MiLiS (Militan Liseliler) THY işçilerini yalnız bırakmadı. Hem direniş alanında işçilerin yanında yer aldık, hem de çalıştığı için alana gidemeyenlerimiz bulundukları yerden THY işçilerini selamladı.
                                           

Biz her yerden, her şekilde işçileri destek olmaya çağırıyoruz. Örneğin 444 0 849'u arayıp 8’i tuşladıktan sonra çağrı merkezine işçilerin yanında olduğunuzu söyleyerek mücadelenin bir ucundan tutabilirsiniz. Çevrenizde konuyla ilgili farkındalık yaratabilir, "bugün onlara yarın bize" diyebilirsiniz.
Ne var ki grevdeki THY işçilerinin birçoğu direniş alanında değiller. Öncü işçiler ise alanı terk etmiyor ve bütün THY işçilerini direniş alanına çağıyorlar. Grevin etkili olabilmesi için diğer grevci işçilerin de alandaki yerlerini almaları gerekiyor. Güya aynı gemide gittiğimiz düşmanlarımızın ne kadar kalabalık olduğumuzu bir de somutta görmeleri lazım!
Devletin ve sermayenin baskılarının arttığı bu dönemde THY işçilerinin direnişiyle tekrar görüyoruz ki, mücadele haklılığını yasalardan almaz! Sermaye işine gelmediğinde kendi yasalarını bile hiçe sayarken, işçilerin kendi haklarını ararken sınır tanımaları abesle iştigaldir.  
                            

Yaşasın THY Direnişimiz!
Kahrolsun Grev Kırıcılar!
İMD’li Bir Büro İşçisi