1
Mayısların kitleselleşmesinden, son yıllarda yüzbinlerce kişiyle kutlanmasından
rahatsız olan Türk burjuvazisi 1 Mayıs’ı yine bizlere zehir etmeye çalıştı ve
yine karşılığını aldı.
Devletten icazetsiz iş göremediği için Kadıköy’de
yel değirmenlerine karşı mücadele yürütenlere
inat, “Taksim’i
fetiş haline getirmeyelim” tatavalarına karşı, “Taksim artık kazanılmış, hem de söke söke kazanılmış bir
haktır ve bu yüzden çok daha değerlidir” diyerek İMD olarak biz de
Taksim direnişindeki yerimizi aldık.
Beşiktaş’ta toplandığımız andan
itibaren sermayenin polisleri azgınca saldırdılar. Böyle olacağı böyleydi. Ne
de olsa sermayenin, burjuva devletinin yüreğine salınan korku daha direniş
alanına gelmeden anlaşılabiliyordu. Tarihinde ilk defa Türk burjuvazisinin devletine
köprüleri kaldırttık, bize yol gösteren 15-16 Haziran direnişçileri rahat
uyusunlar!
Polise karşı saatlerce yürütülen
direniş belli bir sonuç verdi ve nihayetinde polis Beşiktaş meydanını basın
açıklaması için açtı. Bunda belli ki CHP’nin yaptığı pazarlık da etkili olmuş.
KESK’in ve 1 Mayıs Komitesi’nin pasif tutumu nedeniyle CHP’nin yarım saatlik
şovunu da “seyretmek” zorunda kaldık.
Alandayken sloganlarımızdan hem
ilgi çekenler hem de rahatsız edenler oldu.
Esnek Çalışmaya! HAYIR!
Özel İstihdam Bürolarına HAYIR!
Kıdem Tazminatının Kuşa
Çevrilmesine HAYIR!
Susma Haykır, Taşerona Hayır!
takdir toplarken, hatta “Tayyip
Elini Suriye’den Çek” sloganı da alkış alırken, "Taşeron Değil, Emperyalist
Türkiye" sloganımız ulus-devletlerine toz konduramayan “solcular”ı oldukça
rahatsız etti!
Ardından sermayenin polislerinin
hiçbir uyarıda bulunmadan, ağızlarından salyalar akıtarak gerçekleştirdikleri
en büyük saldırı başladı. Barbaros Bulvarı’nın yukarısına kadar ve ara
sokaklara da dalacak şekilde gazlı su ve bibergazıyla müdahale edildi. Onlarca
insan yaralandı ve bayıldı. Neyse ki Beşiktaş esnafı ve mukimleri gün boyu
sergiledikleri dayanışmayı yine sürdürdüler.
Gün devrimci dayanışma ve ortak direniş açısından önemli bir
örnek sunmuş olsa da, devrimci grupların sayısal azlığı dikkate ve eleştiriye
değerdi. Birçok grup geçen sene izinli 1 Mayıs’a getirdiği kitlenin çeyreğini
bile getirememişti – izinli 1 Mayıslarda şu kadar adam getirdik diye caka satıp,
bu 1 Mayıs’ta sırra kadem basan ya da tek tük gelen “devrimci”, hatta “devrimci
Marksist” gruplara ise denecek söz yok. Biz İMD olarak, "olaylı" eylemlere gelebilen ve gelemeyen ayrımı yapmadan tüm kitlemizi çağırıp, dahası gelmeleri için çaba harcayıp bu 1 Mayıs'ı örgütledik. Neticede, geçen seneki kitlemizden
en fazla yarı yarıya “fire verdik” ki, hepimiz bunu hem olumlu gördüğümüz hem de daha fazla çaba harcamamız gerektiği konusunda hemfikiriz..
Direnişimizde Militan Liseliler’in
(MiLiS) ismiyle müsemma militan duruşları ise ayrıca övgüye değerdi.
Yaşasın Militan Mücadelemiz, Yaşasın 1 Mayıs
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder