23 Ağustos
günü, hastane yönetimi birdenbire yoğun bakımda olan çocuk hastasını hastaneden
çıkarmak istediğini, ailenin bakıma evde devam edebileceğini iletti.
Bu 13
yaşındaki "çocuk" hastaneden çıkarılmak istediği gün 68. gününü
komada geçiren Berkin Elvan'dı. Aileyi ve tüm çevresini mağdur eden devlet, bir
mağduriyet daha eklemek üzere hastane yönetimiyle böyle bir karar almayı uygun
görmüştü. Tüm imkânları Berkin Elvan ve ailesine adamak yerine ''daha fazla
nasıl mağdur edebilirim?'' düşüncesini benimseyen hastane yönetimi, haberin
yayılmasıyla birlikte geri adım attı. Peki, kamuoyunun yakından takip ettiği o
gün yaşananlar nelerdi?
Henüz saat
öğleyi bulmamışken ailenin ''Berkin'i çıkarmak istiyorlar'' açıklaması üzerine
duyan herkes işini gücünü bırakıp, Okmeydanı Hastanesi Acil Servisi'ne akın
etti. Gelenler arasında avukatlar ve vekiller de vardı. Neden "duyan
herkes işini gücünü bırakıp hastaneye geldi" diyorum? Çünkü bunlardan biri
de bendim. Üstelik orada tanışıp sohbet ettiklerim de benden farklı
değildi.
Hastaneye
vardığım sırada, ailenin basın açıklaması yaptığını gördüm; yaklaşık 50 kişinin
bulunduğu kalabalığın yanına gidip, aileyi dinlemeye başladım. O sırada yanıma
yaklaşan teyze bana Berkin'in durumunu ve hastanenin ne tür açıklamalar yaptığını
sordu. Biraz sohbet ettikten sonra teyze, torununu komşusuna emanet ettiğini,
yemeğinin altını kapatıp hastaneye geldiğini söyledi.
Çok geçmeden
aile, vekiller ve avukatlarla birlikte başhekimi görmek üzere hastaneye girdi.
Konuşmaların ardından geri dönen aileye hastaneden konuyla ilgili yalanlama
gelmiş, dahası soru soran ziyaretçilere ''Siz karışmayın, susun'' tepkisi
verilmişti. Berkin hastanede tedavi görmeye devam edecekti, aile basına bu
durumu açıkladı ve doktorların onlara "bizi yanlış anladınız"
dediğini iletti. Böyle bir yanlış anlama mümkün müydü? Kamuoyunun ve ailenin
tepkisini ölçen hastane yönetimi eğer aileyi yalnız ve çaresiz görseydi
muhtemelen komada olan Berkin'i taburcu edecekti. Tepkiyle karşılaşınca geri
adım atan doktorlar, bir de hiçbir şey olmamış gibi ziyaretçileri hastaneden
kovarcasına azarlamıştı.
Aileye geçmiş
olsun dedikten sonra gelen ziyaretçilerle sohbet etmeye devam ettim. Sosyal
medya üzerinden öğrenip gelen kitle az değildi, yaşım itibariyle onlarla
iletişime geçtiğimde o kadar güzel insanlarla tanıştım ki, bunu ifade etmek
mümkün olur mu bilemiyorum. Örneğin konuştuğum bir genç, işyerindeyken bu
haberi aldığını ve işten alelacele çıktığını, soran tüm üst düzeyine ''Kardeşim
rahatsızlanmış, Okmeydanı Hastanesi’ne gitmeliyim'' dediğini anlattı. Bir
diğeri gece çalıştığı için, gündüz evdeyken uyumak üzere olduğunu, fakat haberi
alır almaz yatağından kalkıp hastaneye geldiğini söyledi. Herkes gerçekten
kardeş benimsediği Berkin Elvan için hayatı durdurup hastaneye gelmişti. Hem
çok duygulandım, hem de bu kadar güzel insanlar olduğu için çok sevindim.
Berkin Elvan’ın
annesiyle biraz sohbet etme imkanı buldum. Annesi ağlayarak ''Bu kader değil,
bu düpedüz insan öldürmeye çalışmak, suçlular yargılanmalı, cezasını çekmeli"
diyordu ve haklıydı. Ailesinin başını daha fazla ağrıtmamak için doktorlar
açıklama yaptıktan sonra iletişim kurduğumuz güzel insanlarla birlikte
hastaneden ayrıldık ve Adalet Yürüyüşçüleri’ne destek olmak üzere Taksim'e geçtik.
Taksim'de basın açıklaması yapan Adalet Yürüyüşçüleri, Gezi Parkı direnişinden
bu yana yaşananları anlattı, polisin müdahale etmediği basın açıklamasının
ardından dağıldık. Adalet Yürüyüşçüleri polis tarafından durduruldukları
Gümüşsuyu’dan başlayarak Gezi Parkı'na ulaşana dek yürüyeceklerini açıkladı,
alkışlar eşliğinde Galatasaray önünde başlayan açıklamayı İstiklal sokaklarına
taşıdık sloganlarımızla.
Belki dayanışma
gücümüz henüz Berkin'i uyandıracak kadar güçlü değil, ama Berkin’e haksızlık
yapılmasını engelleyecek kadar güçlü. Birlikte gücümüzün bir kez daha farkına
vardık, Berkin'le birlikte. Uyanıp bizlere selam vereceği günlerin umuduyla
yaşamaya devam edeceğiz ve mücadeleyi bir kez olsun bırakmayacağız. Gerek
hastane önlerinde, gerek sokaklarda, gerek işyerlerimizde gerekse
okullarda.
Ne demiştik;
BU DAHA BAŞLANGIÇ,
MÜCADELEYE DEVAM!
İstanbul'dan
İMD'li bir öğrenci