29 Ağustos 2013 Perşembe

Berkin Elvan Ziyareti



23 Ağustos günü, hastane yönetimi birdenbire yoğun bakımda olan çocuk hastasını hastaneden çıkarmak istediğini, ailenin bakıma evde devam edebileceğini iletti. 
Bu 13 yaşındaki "çocuk" hastaneden çıkarılmak istediği gün 68. gününü komada geçiren Berkin Elvan'dı. Aileyi ve tüm çevresini mağdur eden devlet, bir mağduriyet daha eklemek üzere hastane yönetimiyle böyle bir karar almayı uygun görmüştü. Tüm imkânları Berkin Elvan ve ailesine adamak yerine ''daha fazla nasıl mağdur edebilirim?'' düşüncesini benimseyen hastane yönetimi, haberin yayılmasıyla birlikte geri adım attı. Peki, kamuoyunun yakından takip ettiği o gün yaşananlar nelerdi?
Henüz saat öğleyi bulmamışken ailenin ''Berkin'i çıkarmak istiyorlar'' açıklaması üzerine duyan herkes işini gücünü bırakıp, Okmeydanı Hastanesi Acil Servisi'ne akın etti. Gelenler arasında avukatlar ve vekiller de vardı. Neden "duyan herkes işini gücünü bırakıp hastaneye geldi" diyorum? Çünkü bunlardan biri de bendim. Üstelik orada tanışıp sohbet ettiklerim de benden farklı değildi. 
Hastaneye vardığım sırada, ailenin basın açıklaması yaptığını gördüm; yaklaşık 50 kişinin bulunduğu kalabalığın yanına gidip, aileyi dinlemeye başladım. O sırada yanıma yaklaşan teyze bana Berkin'in durumunu ve hastanenin ne tür açıklamalar yaptığını sordu. Biraz sohbet ettikten sonra teyze, torununu komşusuna emanet ettiğini, yemeğinin altını kapatıp hastaneye geldiğini söyledi.
Çok geçmeden aile, vekiller ve avukatlarla birlikte başhekimi görmek üzere hastaneye girdi. Konuşmaların ardından geri dönen aileye hastaneden konuyla ilgili yalanlama gelmiş, dahası soru soran ziyaretçilere ''Siz karışmayın, susun'' tepkisi verilmişti. Berkin hastanede tedavi görmeye devam edecekti, aile basına bu durumu açıkladı ve doktorların onlara "bizi yanlış anladınız" dediğini iletti. Böyle bir yanlış anlama mümkün müydü? Kamuoyunun ve ailenin tepkisini ölçen hastane yönetimi eğer aileyi yalnız ve çaresiz görseydi muhtemelen komada olan Berkin'i taburcu edecekti. Tepkiyle karşılaşınca geri adım atan doktorlar, bir de hiçbir şey olmamış gibi ziyaretçileri hastaneden kovarcasına azarlamıştı.
Aileye geçmiş olsun dedikten sonra gelen ziyaretçilerle sohbet etmeye devam ettim. Sosyal medya üzerinden öğrenip gelen kitle az değildi, yaşım itibariyle onlarla iletişime geçtiğimde o kadar güzel insanlarla tanıştım ki, bunu ifade etmek mümkün olur mu bilemiyorum. Örneğin konuştuğum bir genç, işyerindeyken bu haberi aldığını ve işten alelacele çıktığını, soran tüm üst düzeyine ''Kardeşim rahatsızlanmış, Okmeydanı Hastanesi’ne gitmeliyim'' dediğini anlattı. Bir diğeri gece çalıştığı için, gündüz evdeyken uyumak üzere olduğunu, fakat haberi alır almaz yatağından kalkıp hastaneye geldiğini söyledi. Herkes gerçekten kardeş benimsediği Berkin Elvan için hayatı durdurup hastaneye gelmişti. Hem çok duygulandım, hem de bu kadar güzel insanlar olduğu için çok sevindim.
Berkin Elvan’ın annesiyle biraz sohbet etme imkanı buldum. Annesi ağlayarak ''Bu kader değil, bu düpedüz insan öldürmeye çalışmak, suçlular yargılanmalı, cezasını çekmeli" diyordu ve haklıydı. Ailesinin başını daha fazla ağrıtmamak için doktorlar açıklama yaptıktan sonra iletişim kurduğumuz güzel insanlarla birlikte hastaneden ayrıldık ve Adalet Yürüyüşçüleri’ne destek olmak üzere Taksim'e geçtik. Taksim'de basın açıklaması yapan Adalet Yürüyüşçüleri, Gezi Parkı direnişinden bu yana yaşananları anlattı, polisin müdahale etmediği basın açıklamasının ardından dağıldık. Adalet Yürüyüşçüleri polis tarafından durduruldukları Gümüşsuyu’dan başlayarak Gezi Parkı'na ulaşana dek yürüyeceklerini açıkladı, alkışlar eşliğinde Galatasaray önünde başlayan açıklamayı İstiklal sokaklarına taşıdık sloganlarımızla.
Belki dayanışma gücümüz henüz Berkin'i uyandıracak kadar güçlü değil, ama Berkin’e haksızlık yapılmasını engelleyecek kadar güçlü. Birlikte gücümüzün bir kez daha farkına vardık, Berkin'le birlikte. Uyanıp bizlere selam vereceği günlerin umuduyla yaşamaya devam edeceğiz ve mücadeleyi bir kez olsun bırakmayacağız. Gerek hastane önlerinde, gerek sokaklarda, gerek işyerlerimizde gerekse okullarda. 
Ne demiştik;
BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!
İstanbul'dan İMD'li bir öğrenci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder