28 Temmuz 2013 Pazar

Gezi Parkı Merkezi Forumu Notları (27 Temmuz Cumartesi)

Gündem önerileri:
1. Farklı forumlardan gelenler olarak burada bir aradayız. Ben o forumlarda neler yapıldığını genel durumun ne olduğunu merak ediyorum ve o yüzden serbest kürsünün yanı sıra forum deneyimlerinin aktarılmasını talep ediyorum.
2. Bu öneriye ek olarak somut bir gündem tartışılmasını talep ediyorum. Örneğin hükümetin Gezi Direnişi’ni itibarsızlaştırma saldırıları ve genel olarak yürüttüğü saldırılar.
3. Üç gündem öneriyorum: AKP hükümetinin karalama politikaları, hamile kadınlara karşı yürüttükleri çirkin politika, orantısız güç ve genel çirkin siyaset.

Konuşma sırasına göre:
1. Elektrik Mühendisleri Odası’ndan geliyoruz. Bugün toplantımız vardı, ancak burada merkezi bir forum olduğunu duyunca buraya toplanıp gelmeye karar verdik. Küçük bir eleştiri ile başlamak istiyorum, sayıca azız bu gecenin duyurusunun yeterince iyi yapılamadığını düşünüyorum. Hem EMO Forum’dan hem de Abbasağa Forumu’ndan geliyorum. Ben Gezi’ye kadar kendimi hep eylem turisti olarak tanımladım. Bir izm’in savunucusu değildim. Benim bugünkü önerim forum turizmi yapmak. Örneğin hafta içi Yeniköy Forumu’na gittik. Onlar Abbasağa Forumu’na gelerek destek istemişlerdi ve sonuçta orada 300 kişi toplandı. Bu bizi diriltti dediler ve çok mutlu oldular. Bu tip ziyaretler çok yararlı olacaktır. O yüzden yaşasın forumlar arası iletişim ve forum turizmi diyorum.
2. Abbasağa Forumu Güvencesizler Çalışma Grubu’ndan geliyorum. Sizlere hazırladığımız metni okumak istiyorum. Güvencesizler Çalışma Grubu Çarşamba akşamı 8’de Abbasağa’da toplanacak, katılmak isterseniz bekleriz.

  Diren Güvencesiz!
  Ey egemenler,
  Bu yazıda size “Gezi Parkı Gençliği”nden, “ben”den, yani “sen”den, milyonlarcamızdan, kısaca “biz”den, yani güvencesizlik gerçekliğinden söz etmek istiyoruz. Bu “biz”, şüphesiz Gezi Parkı eylemlerine ve Haziran Direnişi’ne bizzat katılanlarla sınırlı olmayacak kadar büyük, geniş ve kapsayıcıdır.
  Biz “okursan büyük adam olursun”, “en az bir yabancı dil bilirsen paraya para demezsin” masallarıyla büyütülen;
  On yıllardır eşitsiz eğitim sistemi ve sınavlar üzerinden birbiriyle rekabet etmeye zorlanan; çocukluğu bir çocuk gibi değil, üzerine bahis oynanan bir yarış atı gibi yaşaması planlanan; küçüklüğünde arkadaşlıkları, büyüdüğünde ise tüm ilişkileri para, mevki ve statü esasına göre belirlenen;
  Çalışma ve üretime dâhil olmayı sadece ücretli iş üzerinden tarif etmenin, ücret karşılığı yapılmayan tüm üretimleri ise “acınacak bir durum”, bir tür “toplum dışılık”, kısaca “işsizlik” olarak görmenin öğretildiği bir kuşağız.
  Bu kuşağı çuvala sığdıramıyorsunuz farkındayız, ama hiç uğraşmayın çünkü sığmayız! Çünkü kuşaklar sizin sandığınız gibi bir biyolojik doğum ya da yaş meselesi değildir. Kuşaklar biyolojik yaşlarından dolayı değil, ortak sorunlarını aşmak ve yaşadıkları toplumları dönüştürmek adına ortak davranışlar gösterdiği için tarihselleşir. Biz direnişçilere “Gezi Parkı Gençliği” adını verdiniz; böylece düzeninizden şikâyetçi olanlar sadece 20’li yaşlardaki gençlikmiş de geri kalan tüm yaş grupları hayatlarından çok memnunmuş gibi göstermeye çalıştınız. Yine yanıldınız! Çünkü biz 20, 30, 40, 50, 60 yaşlarındayız. Gezi Parkı gençliği dediniz ve bizi türbanlı-türbansız, laik/anti-laik ya da Türk-Kürt ikilemlerinde boğmaya, bölmeye giriştiniz. On yıllardan beri ne giyip ne giymeyeceğimize, ne yiyip ne içtiğimize, kendimizi hangi inanç, hangi cinsiyet ve hangi ulusal aidiyet üzerinden tanımlayacağımıza karar vermeye cüret ettiniz. Oysa biz direnişin ilk gününden beri sergilediğimiz birlik, dayanışma ve duruşumuzla sizin bu çabalarınızı her daim boşa çıkardık ve çıkarmaya devam edeceğiz.
  Siz ne kadar gözlerinizi kapatırsanız kapatın, kulaklarınızı ne denli tıkarsanız tıkayın bizim, meslek cinayetleriyle, hain kurşunlarınızla öldürüp, yaraladığınız;
  Silikozis gibi meslek hastalıkları ve kanser yüzünden ölüme mahkûm ettiğiniz;
  İşsizleştirip açlıkla, yoksullukla, örgütsüzlükle terbiye etmeye çalıştığınız;
  İş verip ya üç kuruşa talim ettirdikleriniz, ya da yüksek ücretler ödeyip, bu paraları harcamaya, yani yaşamaya zaman bırakmadığınız;
  Nefes alınabilecek, bugün sayısı zaten çok azalmış olan ortak mekânları yok ederek, yaşam alanları olan kentlerini birer kapalı cezaevine dönüştürdüğünüz;
Bir eşya gibi satın aldığınız, kiraladığınız ve sonunda çöp muamelesi yaptığınız;
  Emekliye ayırıp, 50’li, 60’lı yaşlarında mutlak yoksulluğa mahkûm ederek adeta emeklettiğiniz ve banka kuyruklarında telef ettiğiniz HALK olduğumuz gerçeğini değiştiremezsiniz!
  Biz kimiz biliyor musunuz?
  Biz, önce direniş barikatlarında ve sonrasında caddelerde, sokaklarda hak ve özgürlükleri için direnen, vurulan ve gazlananlarız!
  Biz, çok istediği halde “işten kovulurum”  kaygısıyla direnişe katılamayanlarız!
  Biz, yol parasını denkleştiremediği için Taksim’e ancak birkaç kez, o da birkaç saatliğine gelebilen taşeron işçileriyiz!
  Biz “fişlenme” ve bu yüzden sürgün yeme korkusuyla kortejlerin en arkasında yürüyen, sloganlarını “sessiz çığlıklar” halinde atan sözleşmeli, örgütsüz kamu emekçileriyiz!
 Biz, sırf ailelerimiz kömür, makarna yardımlarından mahrum, açlığa ve soğuğa mahkûm edilmesin diye direnişe destek veremeyenleriz! 
  Biz, barikatlara katılamasa da, sloganlara iştirak edemese de hakları için direnen ve direndiği için cezalandırılanlara talcitli su ile ilk yardım yapan ve bu yüzden para ve kapatma cezalarına mahkûm edilen kent esnaflarıyız, işçileriz, çalışanlarız!
  Biz çağrı-merkezi, market, mağaza ve ticaret şirketleri çalışanları, sanatçılar, sağlık sektörü emekçileri, eğitimciler, öğrenciler, medya ve basın elemanları, banka memurları, fabrika ve atölyelerde çalışan “mavi yakalı” tabir ettikleriniz, ev ve bakım emekçileri, emekliler ve işsizleriz. Biz kendi evlerini ofis ya da atölye olarak kullanan ve bu yolla geçimini sağlamaya çalışanlarız.
  Bu yüzden biz mola, tatil, senelik izin gibi standart işlerde var olan hakları bilmeyen, düzen ve düzensizlik arasındaki sınırın ortadan kalktığı ve sömürünün görünmez hale geldiği bir çarkın dişlileriyiz.
  Biz her türlü ırkçı baskıya rağmen evini barkını terk ederek başkalarının ürünlerinin hasadını yapan mevsimlik tarım işçileriyiz.
  Biz “kaçak göçmen” dediğiniz uluslararası işçileriz.
  Biz, geçtiğimiz yıllarda maden göçüklerinde, kot taşlama işlerinde, gemi tersanelerinde, sel baskınlarında, fabrika yangınlarında kurban ettiğiniz için Gezi Direnişi’ne katılamayan ölü işçileriz.  
  Biz, sırf özgürlüklerinin peşinden koştuğu, hakkını aradığı, yani direnişe katıldığı için işten çıkarılan medya, basın emekçileri, üniversite çalışanları ve işçileriz.
  Biz, “taraftar grupları” diyerek hafife aldığınız ve böyle yaparak sınıfsal aidiyetlerini gizlemeye çalıştığınız işçi, işsiz, öğrenci, memurlarız ve milyonlarız. 
  Bu süreçte duymazdan geldiğiniz bir çığlığımız daha var! Biz “boş zamanlarımız”, “özel hayatımız”, “yaşam alanlarımız” dedik, siz el çabukluğuyla bunu yapacağımız çocuk sayısı, doğurma biçimi ve alkollü içki yasağına indirgeyip, sınırlayıverdiniz.
  Oysa biz boş zamanlarımızı belirleyen şeyin çalışma ve emek süreleri olduğunu çok iyi biliyoruz. Çalışma saatlerimiz arttıkça, tatil ve mola zamanlarımız kısıtlandıkça boş zamanlarımızın azaldığını deneyimlerimizden de görüyoruz. Yalnızca bu kadar da değil, boş zamanlarımızda ne yapacağımızı belirleyen şeyin çalışırken aldığımız ücret olduğunun ya da işsizliğin özel hayatı her boyutuyla tamamen bitirdiğinin de farkındayız. Ücret gelirimizin hangi sosyal aktiviteye, ne kadar süre ve ne sıklıkla katılabileceğimizi belirlediğini de biliyoruz. Ücretimizden yaptığımız zorunlu kesintilerin de boş zamanlarımızı, tatillerimizi nasıl geçireceğimizi belirlediğini görüyoruz.
  Ulaşımı, eğitimi, sağlığı, barınmayı, ısınmayı, temiz suyu, kent ortak alanlarını, yani doğrudan yaşamın kendisini metalaştırmanıza dur demek için illa çevreci olmak gerekmiyor. Sanata, sanatçıya yaptığınız her saldırıya karşı çıkmak için illa sanatçı olmamız gerekmiyor. Eğitimin ticarileştirilmesine, eğitim hizmetlerinin daha da güvencesizleştirilmesine itiraz etmek için illa öğrenci ya da eğitimci olmamız ya da sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine hayır demek için doktor, hemşire ya da hasta olmamız gerekmiyor.
  Bizim bütçemizi denkleştirme ya da sağlığımızı koruma adına bize yasaklar koymayın. Biz bunun ancak eğitimi, sanatı, barınmayı, ulaşımı, sağlığı, yani özetle yaşamın bütün alanlarını özgürleştirmek, yaşamın piyasa ile bağlarını kopartmakla mümkün olabileceğinin farkındayız. Gezi Direnişi’mizle başlayan ve tüm ülkeye yayılan isyanımız da bu farkındalığın sonucudur.
  Bizler bu farkındalığı bir üst aşamaya taşımanın yolunun saydığımız meslek dalları ve iş kollarındaki tüm güvencesizlerin diploma, statü, ücret düzeyi gibi yapay farklılıklara bakmadan temel hak ve özgürlükleri için bir araya gelmesinden, yani örgütlenmesinden geçtiğini biliyor ve “bu benim hikâyemdir” diyenleri hikâyelerini anlatmaları ve sorunlarımıza birlikte çözüm üretmek için Abbasağa Forumu Güvencesizler Çalışma Grubu’na katılmaya çağırıyoruz.


3. Üçüncü gündem önerisi benimdi bu konuyla ilgili konuşmak istiyorum. Orantısız devlet terörü tepemizde. Geçmişte boyalı suları panzerleri vardı artık boyalı mermiler sıkıyorlar. Bize “polis yapıyorsa hukukidir” diye göstermeye çalışıyorlar, oysa yaptıkları her şey hukuksuz. Bizler TC’nin verdiği kimliğe sahibiz, anayasada bize tanınan hakları kullanmaya hakkımız var. Eylemlere katılmak demokratik hakkımız. Polis devletin, hükümetin değil halkın olmalı. Halka karşı kullanılmamalı. Hükümete de senin dediğini yapmak zorunda değilim diyebilmeli.
4. Maçka Parkı Forumu’ndan geliyorum. Gündem önerilerinden biri forumlarda yaşananların konuşulmasıydı; anlamlı bulsam da bunun asıl yönteminin bu olmadığını düşünüyorum. Şu an tüm park forumlarından temsilcilerin katıldığı bir koordinasyon var. Taksim Dayanışması’na da temsilcilerini gönderiyor. Bu örgütlü mücadele edebilmemiz için iyi bir araç. Benim somut önerim her park kendine bir kardeş park seçebilir, bu sayede parklar arasındaki ilişkiler gelişir.
5. Bodrum Parklar Bizim Forumu’ndan geliyorum. Milas’a yakınlarda bir termik santral daha yapılmak isteniyor. Karacahisar köyü ise termik santralle tamamen ortadan kaldırılıyor. Diren Karacahisar isimli bir twitter hesabımız var. Onun dışında ben her gittiğim yerde imza topluyorum. Başvurunun yapılması sırasında şikayet dilekçelerimizi teslim edersek bir kamuoyu oluşturmuş olabiliriz.
6. Buranın forumların merkezi olması konuşuluyor, ama bunun çok sağlıklı olmayabileceğini, onun yerine bunun koordinasyon sayesinde gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan Gezi’ye karşı yürütülen bir kara propaganda var. Geçen başörtülü bir arkadaşıma “foruma gel” dedim ona saldırılacağından korktuğu için gelemediğini söyledi. Duran adamın tiyatrocu olduğunu düşünen milyonlar var. Düzenlenen iftarlara katılınabileceğini düşünüyorum. Bu iftarlar bizim vergimizle yapılıyor, oraya gidip Gezi direnişçisi olmanın kötü bir şey olmadığını insanlarla tanışarak gösterebiliriz.
7.  Yurtdışından buraya size destek olmaya geldim. Bu tip barışçıl eylemlere 3 yıldır katılıyorum. Türkiye ile ilgili bir şey söylemeden önce genele dair bir şeyler söylemek istiyorum. 2010 yılında Tunus’ta ailesini geçindiremediği için genç bir adam kendini yaktı. Bu olay tüm Tunus’a ve ardından dünyaya yayıldı. Onu Mısır takip etti. Avrupa’da insanlar yaşananları görünce gerçek demokrasi istediler. Yunanistan’da “bu gerçek demokrasi değil” diyerek sokaklara çıktılar. Bu direniş dalgası büyüdü gelişti ve 2010 yılında Türkiye’de böylesine gelişmiş bir eylem yaşandı. Forumlar ve sokaklarda yürüttüğünüz mücadele göz kamaştırıcı. Bu dünya devrimi dünyayı değiştirecektir.
8. Abbasağa Forumu’ndan geliyorum, 60 gündür tüm hayatımı forumlara göre düzenliyorum. Dün gece Abbasağa’da bir Yeryüzü Sahuru gerçekleştirdik. Oruç tutan ve tutmayan arkadaşlar olarak sabaha kadar birlikteydik. Ben oruç tutan biriyim, ama bu ne beni yüceltir ne de tutmayanı küçültür. Biz kimseyi ayırmadan ortak bir şeyler kurmaya çalışıyoruz. Hepimiz özgürlüğümüzde birleşiyoruz. Ben bugün yaptığımızın seçimlere kadar forumları sıcak tutmak olduğunu düşünüyorum. Bizim asıl işimiz seçimler. Bu arada aranızda olduğum için gurur duyuyorum.
9.  Ben buranın daha kalabalık olacağını umut ediyordum. Keşke tüm forumlar burada olsaydı. Abbasağa’dan geliyorum bizim parkta bir ortak site kurma çalışması var.
10. Gazi Mahallesi’nden geliyorum. Otobüsle gelirken bir arkadaşın akbilinde kontör yoktu, bunun üzerine şoför onu indirmeye çalıştı ve halk da onu destekledi. Halbuki tam tersi olması gerekirdi. Ben Çukurova Üniversitesi’ni bitirdim. Gençlik üzerine bir araştırma yaptım, ama 3 yıldır basacak yayınevi bulamadım.
11. Parklar arası bir koordinasyonumuz var, İstanbul’daki 27 park bir araya geliyor. Bu pazartesi değil, bir sonraki pazartesi parklar arası koordinasyon bir kez daha toplanacak. Buradan tüm küçük parklara da çağrı yapıyorum. RTE her şeyi çarpıtıyor ve karalıyor ama her şeyi çarpıtsa da bizi yenmeyi başaramayacak.
12. İlk defa bir foruma katılıyorum, Gezi’ye gelmiştim, ama korktuğumuz için ailecek ayrı ayrı gelmiştik. Gezi ile birlikte gece eve rahat rahat yürüyerek gidebilmeye başladım. Artık çevremde mutlu insanlar görüyorum. Birbirine duyarlı insanlar. Şimdi sıra seçimlerde, seçimlerde oyumuzu vereceğiz, oyumuza sandığımıza sahip çıkacağız
13. Alkışlamamızın önünde bir engel yok. Burası mahalle arası değil. Kimse rahatsız olmaz.

**Oylamanın ardından alkışlayalım çıktı.

14. Abbasağa Forumu’ndan geliyorum. Bizde yeni bir fikir atıldığında karşıt görüşte olan birine de söz veriliyor ki, bu sayede sağlıklı bir oylama yapılabilsin. Ben hem gelenekselleşmiş bir dil oturttuğumuz için hem de yarın burada daha kalabalık olduğumuzda sorun olmaması için alkışlamayalım diyorum.

** Tekrar oylamada eşit çıktı. Ve olduğu gibi devam edilmesi yönünde karar bağlandı.

15. Deniz Gezmiş Forumu’ndan geliyorum. Ben işçi sınıfına mensup emekçi bir kadınım. Devletin hiçbir gücü beni mücadeleden uzak tutamaz. Ben de başka bir dünyanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Burada önemli bir noktanın mahallelerimizi parkalara daha çok katmak olduğunu düşünüyorum. İstediklerimizi bir bir alana kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz.
16. Arkadaşlar Ethem’in, İsmail’in katillerini üniversitelere sokmaya çalışıyorlar. Buna sonuna kadar tüm üniversiteliler olarak karşı çıkmalıyız. Çarşamba günü Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüste akşam 6’da bu konu ile ilgili bir forum olacak.
17. Maçka Forumu’ndan geliyorum, aynı zamanda Gülsuyu Forumu’na katılıyorum. Geçen Çarşamba Gülsuyu’da kurşun sıktılar. Perşembe 1.000 kişi ile yürüdü Gülsuyu halkı. Çetelerden hesap soracağını duyurdu. Bugün Ethem için lokma dağıtıp geldik. Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından bu topraklarda Erzincan şuraları toplanmıştı, bu forumlar onun devamıdır. Bu topraklarda var olan bu kültür gelişmektedir. Bu katliamcılardan hesap sormanın yeri bu meydanlar ve sokaklar.
18. Abbasağa ve Yoğurtçu’dan gelenler var, bu çok anlamlı. Burada herkes kendi deneyimlerini paylaşıyor ve forumlar bir yumruk gibi birleşiyor. Bu süreç büyük bir sabır ve inat gerektiriyor. AKP’yi bu forumlardan doğan fikirler yıkacak. Burayı daha kalabalık yapalım, bu daha başlangıç!
19. Kürt coğrafyasında bugüne kadar yok olan ormanın hesabı yok. Bu yüzden çocuklarımızı faşizme karşı aşılamalıyız. Gezi için mücadele ettiğimiz gibi Hasankeyf için de etmeliyiz. Yaşasın Halkların Kardeşliği.
20. Marmaris Forumu’ndan geliyorum. Bizim orada ne yazık ki 3 ayrı forum düzenleniyor, bu durum Gezi ruhuna biraz aykırı. Benim katıldığım forumda esnafa yönelik bir şeyler yapıyoruz. Esnaf bizi istemiyor, gidin Taksim’de direnin diyor. Onlarla konuşuyoruz. Köy ziyaretlerine başladık, daha bir köye gittik, ama birlikte olursak kazanabileceğimizi konuştuk.
21. Haziran 2013 klasik siyasetin bittiği tarihtir. Klasik siyaset hep bölme ve ayrıştırma üzerine kuruluydu, bu nedenle forumların birleştiriciliği çok önemli.
22. Haydarpaşa Platformu’ndan geliyorum. Ne yazık ki Gezi döneminde burada olamadık, ama şimdi Yoğurtçu’nun bizi ziyaret etmesinin ardından biz de onlara gittik ve çok güzel bir birliktelik yakaladık.
23. Ben 36 yaşımdayım. Hayatımda böyle bir şey görmedim, herkesi tebrik ediyorum.
24. Kadınlar çetesi olarak bugün TRT’nin önündeydik. Ve oraya kendi pisliklerini süpürmeleri için süpürge bıraktık. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da bizi desteğe gelmişti. Basın açıklamamızı sizlere okumak istiyorum…
25. CHP her nabza göre şerbet veren bir parti bence. Buradan çağrıda bulunuyorum, lütfen CHP gibi düzen partilerine güvenmeyelim. Kadınlara ve feministlere bir çağrıda bulunmak istiyorum: Eğer sokağa halısını serip yemeği için sebze ayıklayan kadınlar bu mücadeleye katılamazsa ilerlemek mümkün değil. Kadın hareketi toplumsallaşmadan emek hareketinin de toplumsallaşamayacağına inanıyorum. Son olarak buradan herkese bankalardaki paralarınızı çekin ve kredi kartı kullanmayın çağrısı yapmak istiyorum.
26. Yola çıktık ve devrimi parası olan ve zenginlerle değil, parasız ve alttakilerle yaptık. Bugün de bunu unutmayalım, halen parklarda yaşayan ve altta olan dostlarımızla dayanışalım. Geçen gün polis bizi parktan atıyordu bir abla ağlıyordu bunu engelleyemediği için. Bu ruhu kaybetmeyelim. Bir ekip kuralım, park park dolaşıp yardıma ihtiyacı olan arkadaşları bulalım.
27. Bu adam kudurmuş köpek gibi saldırıyor. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de sosyal medya kullanımı % 49, geri kalana ulaşabilmek için Anadolu’yu dolaşmayı öneriyorum.
28. Pakistan’dan geliyorum. Orada sizi çok yakından izlediğimizi ve barışçıl eyleminizi desteklediğimizi söylemek istiyorum. Tüm dünya sizi izliyor, bu nedenle bu eylemi barışçıl tutmak bize örnek olacak olması açısından da çok önemli.
29. Forumlar arası koordinasyonun belirli ekiplerle gerçekleşmesinden ziyade bu tip ortak forumlarla bir araya gelmek daha anlamlı.
30.  Gezi hayatımdaki en güzel şeydi. Heyecan korku mutluluk her şeyi yaşadım. Artık bu sivil hareketin devam etmesini ve yeni bir partiye oy atmak istiyorum.
31. Biz en başta kepçe gelmiş dendiğinde ne oluyor diye bakmaya gelmiştik ve buradakilerden çok daha az insandık. Ama sonra neler olduğunu hep beraber gördük, o park defalarca dolup boşaldı. O yüzden umutlu olmak gerektiğini düşünüyorum. Ve bu ortak forumları çok önemsiyorum.
32. Ben turizmciyim. Devlet turizmdeki krizi Gezi’ye bağlayarak yıpratmaya çalışıyor bizi, ama gerçek bu değil. Asıl neden kriz ancak Gezi’ye suçu yıkmaya çalışıyorlar.
33. Güngören’den geliyorum. Bizim orada forum yok ne yazık ki. Bu güzelliğin oraya aktarılması gerektiğini düşünüyorum çünkü AKP’ye oy veren kesim aslında bizim oralarda yaşıyor. O yüzden burası belki yardımcı olabilir bize.
34. Hepimiz Çapulcuyuz, önemli bir devrimi gerçekleştirdik. Şimdi sıra Ankara yürüyüşünde. Ankara’ya yürümeliyiz.
35. Ben diğer parklardan bildiklerimi aktarmak istiyorum. Kartal Dayanışma Cevizli Dayanışma ile birlikte hareket ederek Cevizli TEKEL arazisinin özel üniversiteye verilmesine karşı olmak ve oradaki Darphane işçileri ile dayanışmak amacıyla eylemler yapıyor. Kartal “Gezi”sini bulmuş durumda. Başka bildiğim ve bana çok anlamlı gelen gelişme Yoğurtçu’da mahalle meclislerinin kurulmuş olması. 5 bölgeye ayrılındı ve mahallerin sorunlarının konuşulduğu küçük meclisler kuruldu. Abbasağa Forumu’nda iskelenin satılması ve durak sorunu ile ilgili olarak Perşembe günü bildiri dağıtma ve bisiklet eylemi kararı alındı. Bu tip küçük gözüken adımlar hem somut bir şey yapılmış olması açısından hem de yerelin sorunlarına cevap verilebilmesi açısından önemli diye düşünüyorum.
36. Ben Yoğurtçu Parkı’ndan geliyorum. Bazı günler etkinlik, bazı günler forum yapıyoruz. Burada diğer forumlardan gelenlerle ilgili edindiğim bilgileri gidip forumda aktaracağım.
37.  Ben eşcinselim. Gezi Parkı’na seks için geldiğimiz yönünde yapılan haberler tamamen asılsız ve yalandır. Bizi ve direnişi karalamaya yöneliktir. Bir kez daha vurgulamak istiyorum ki, LGBT’ler Gezi’ye direnmek için geldi!
38. Kendi içimizdeki tahammülsüzlüğü aşmamız gerektiğini düşünüyorum. Kendi fikrimize yakın olmasa da başkalarını dinleyebilme kültürümüz yok. Ben Nevşehir’deydim. TGB’li arkadaşlar orada düzenlenen eyleme Kürtler var diye gelmeyerek başka bir bölgede forum yapmaya gittiler. Ben içimizdeki her türlü milliyetçi unsuru-Türk milliyetçiliğinin de Kürt milliyetçiliğinin de kendini törpülemesi gerektiğini düşünüyorum.
39. Mısır’daki askeri darbeye karşıyız. Şu an Müslümanların çağrısıyla Taksim Meydanı’nda bir eylem yapılıyor. Bence oraya gidip bu eyleme destek vermeliyiz.
40. Cezaevindeki tüm dostlara selamlar!


24 Temmuz 2013 Çarşamba

Esenyurt Forumları Büyüyüp Yaygınlaşıyor



Taksim Gezi Parkı Direnişi’nin Türkiye’de başlatmış olduğu birlik, dayanışma, mücadele ve direnç kültürü bir süredir forumlarda devam ediyor.
 Ancak özellikle işçilerin, fabrikaların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde bu kültürün yansımasını yeterince göremiyorduk. İşte şimdi bir süredir Kartal-Cevizli, Esenyurt gibi işçi semtlerinde kararlı bir şekilde bu mücadele kültürünün oluşmaya başladığını söyleyebiliriz.
Bunlardan biri de Esenyurt Dayanışması’nın örgütlediği yürüyüşler ve forumlar. Dayanışma öncülüğünde şu ana kadar Depo, Esenkent, Boğazköy semtleri ve geçen hafta da Yeşilkent mahallesi olmak üzere dört bölgede birçok kez yürüyüş ve forum yapıldı.
 Depo durağından yürüyüşle başlayan forumu önceki yazımızda anlatmıştık. Perşembe akşamı da Yeşilkent mahallesinin ilk forumu yapıldı.
 Akşam 8’de İnci Et’in önünde buluşan kitle 2 Temmuz Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. 9 gibi forum başladı.
Forumun ana başlığı “AKP İktidarı Döneminde Ekonomi ve Demokrasi”ydi. Yaklaşık bir buçuk saat süren forumda ağırlıklı olarak işçilerin ve mahallede yaşayanların karşılaştıkları sorunlar üzerinden konuşuldu. Söz alan arkadaşların söylediklerini birkaç noktada özetleyebiliriz:
 –İlk sözü alan yoldaşımız insanların işçi-emekçiler ve patronlar olarak ikiye bölündüğü bir dünyada ekonominin de demokrasinin de toplumu yöneten patronlar ve onların temsilcileri için var olduğunu vurguladı. Ekonomideki büyümenin işçi-emekçilerin günlük hayatlarına hiçbir şekilde yansımadığını belirtti.
–Fabrikalarda çalışan arkadaşlarımız işçilerin üretimden gelen gücünü bu mücadelede de göstermeleri gerektiğini, sendikalaşma mücadelesinin de hızla yürütülmesi gerektiğini anlattılar. Arkadaşlarımızın önerisi üzerine önümüzdeki hafta yapılacak forumda “İşçi Komisyonu” kurmanın önemine ilişkin tartışma yapılıp kararlar alınacak.
–Mahalle sakini bir kadın arkadaşımız, mahallede yaşanan tapu sorununa değindikten sonra, tek sorunun AKP ile sınırlı olmadığını, mesela Yeşilkent Cemevi’nin yapımına engel olan  saldırgan CHP yönetiminin de bir sorun olduğunu vurguladı.
–Bir arkadaşımız demokrasinin çoğunluk yönetimi değil, çoğulcu bir yönetim olması gerektiği vurguladı.
–Liseli bir kadın arkadaşımız İmam-Hatip Lisesi dayatmalarına, öğrencilerden zorla para toplanması karşı durmamız gerektiğini belirtti.
–Başka bir arkadaşımız ise sorunlarımızın tam çözümü için işçi ve emekçilerin iktidarda olduğu bir yönetim kurmamız gerektiğini dile getirdi.
 Forum haftaya daha kalabalık olmamız gerektiği çağrısıyla sona erdi.

23 Temmuz 2013 Salı

Abbasağa Forumu Notları (21 Temmuz Pazar)



1. Kartal Heykeli’ni temizleme kararı aldık. Kartal’ın Beşiktaş için sembolik bir anlamı var, bu nedenle oraya sadece şehitlerimizin ismini yazacağız. Parkın içerisinde benzeri bir anıt yapabiliriz.
2. Adalet yürüyüşçüleri isimli bir sitemiz var, duyurusunu yapmak istemiştim.
3. Kartal Forum’dan geliyorum. Kartal’daki forumların geçtiğimiz haftaya kadar çok sönük geçtiği söylenebilirdi. Ancak geçen hafta Cevizli Tekel arazisi için Cevizli Dayanışma kuruldu ve bu bizi de hareketlendirdi. Halkın arazisinin özel üniversiteye hibe edilmesine karşıyız ve Gezi Ruhu’nu yeniden orada yakalamayı ümit ediyoruz.
4. Protesto enflasyonu yaşadığımızı düşünüyorum. Sürekli yürümekten bir hal olduk ve bunlar sayıca azalmış eylemlere dönüştü. Bu durumun kendisi beni düşündürüyor. Bir ikinci konu faşizm hâlâ sürüyor; başta Gezi’yi elimizden almışlardı, şimdi düğün bile yaptırmıyorlar. Sorunlarımız sürdüğü halde geçmişte sokakta olanlar hâlâ sokakta değiller, bunu nasıl aşabileceğimizi konuşmak istiyorum.
5. Bugün buraya somut bir gündem olduğu için çok daha heyecanlı geldim. Bu parkı nasıl güçlendirebiliriz bunu konuşmak için buradayım. Bugün #DirenKadıköy’de yazanlar ilgi çekiciydi: Yürütme kurulu oylanması için parka bir dizi öneride bulunulmuş ve kabul edilmiş. Buna göre bazı günler serbest kürsü, bazı günler gündemli bir forum ilerleyebilecek. Bunu örnek alabiliriz. İkinci olarak bir yürütme komitesi işimizi kolaylaştıracaktır, niyeti olan taşın altına elini koymak isteyen herkesin içinde olabileceği bir yürütme. Son olarak serbest kürsüleri sevsem de, “ne güzel işte, bir şeyler dinledim ve eve gidiyorum” demek yerine “bugün şunu şunu yapmaya karar verdik” diye eve dönebilmeyi tercih ederim.
6. Karar almamızla ilgili bir takıntı var, oysa biz burada karar alıyoruz. Örneğin Cuma günü Pazar bu gündemle tartışalım dedik ve bugün tartışıyoruz. Yoğurtçu Parkı bir örnek olarak gösterildi, en uygun forum mudur bilemiyoruz. Bırakalım her forum kendi yolunu bulsun, ısrarla biz içinden bir şeyler çıkarmaya çalışmayalım. Burası ne bir sendika, ne bir siyasi parti, ne de bir dernek. Bu kadar keskin fikirlerle yaklaşmak yerine bırakalım kendi yolunu bulsun.
7. Ağaçlarla ilgili konuşmak istiyorum. Geçen Cuma ağaçların etrafındaki örtülerin sökülmesine karar verilmiş. Birisi de uyarmadı mı, ağaçlar gövdelerinden değil yapraklarından nefes alır. Biz o çalışmayı Gezi’yi simgelemesi için yapmıştık. Şimdi bir kez daha rica ediyorum oylayalım ve ona göre yeniden ağaçları giydirelim. Oylandı ve kabul edildi.
8. İki tip yürütme olur. Biri halkın kendisidir, diğeri atanmıştır. Bu mücadelede hepimiz o yürütmeydik. Ancak sanırım kimse şu konuda farklı düşünmüyordur: Daha örgütlü olsaydık, ne yapacağımızı daha önceden tartışmış olsaydık, sonu farklı olurdu. Bu yüzden sadece konuşalım yaklaşımı sıkıntılı bence. Burada somut adımlar atmalıyız. Örneğin buradaki birçok kişi beyaz yakalı. Bir akşam beyaz yakalıların sorunları konuşulabilir. (Yapılan eklerle sadece beyaz yaka değil genel olarak işçi sorunlarının konuşulmasına karar verildi. Önümüzdeki Cuma bu konuyla bir oturum düzenlenecek.)
9. Ben Yoğurtçu’dan geliyorum. Arkadaşın yürütme diye bahsettiği arkadaşlardan biriyim, daha doğrusu yürütememe halindeyiz daha çok. Geçtiğimiz hafta burnuyla zurna çalan bir abiyi dinledikten sonra burayı nasıl hareketlendirebiliriz onu düşünmeye başladık. Ama ben iradeci bir yaklaşıma karşıyım; onun yerine ana forumu dinlemenin ve bir şeyin gündem olarak kendini dayatmasına fırsat vermemim daha doğru olduğunu düşünüyorum. Örneğin biz bu esnaf olayı ne olacak diye forumda konuşulmasının ardından canlandık ve bir şeyler yapabilmeye başladık. Ya da Ethem’in, İsmail’in ardından bir şeyler yaptık. Demek istediğim, ne zamanki bir konu gerçekten ortaya çıktı o zaman… O yüzden bence bizi örnek almayın, kendi formunuzu yaratın. Kürsüye kulak verdiğimiz sürece güçleniriz, örneğin Yoğurtçu’da 89 tane atölye var.
10. Seyrantepe’den geliyorum. Unutmak ihanettir arkadaşlar, şehitlerimizi ve 160 tane tutsağımızı unutursak kaybederiz. Tencere tava konusunda Erdoğan’ın dediklerini duydunuz, resmen bizden komşumuzu ihbar etmemizi istiyor. O yüzden ben diyorum ki, tencere tava eylemlerine yeniden başlayalım ve buradan kendimi ihbar ediyorum: Ben tencere tava çalıyorum.
11. Müdendis Mimarlar Atölyesi’nden geliyorum. Gelecek hafta içerisinde İskele ve durak üzerine konuşacağımız bir gün olmasını öneriyoruz. Biliyorsunuz biz 150 dilekçe toplayarak teslim ettik. Takip no’su: 134610. 25 Temmuz Perşembe günü bu konuyu konuşmayı oyluyorum. (Oylandı ve kabul edildi.)
12. Sosyal Medya Çalışma Grubu olarak facebook adresimizi duyurmak istiyoruz: Park Meclisi, Direnabbasağa ve parkmeclisi adresleri üzerinden bizi twitter’dan da takip edebilirsiniz. Ayrıca 21 parkın koordinasyonun bir araya geldiği bir mail grubuna da üyeyiz ve oradan da burayı paylaşıyoruz.
13. Şehir Plancıları Yönetim Kurulu üyesi Gürkan Akgün performans düşüklüğü gerekçesiyle işten çıkarıldı. Ama asıl neden Gezi direnişine katılmış olması. Bunu protesto etmek amacıyla 22 Temmuz Pazartesi saat 11’de Beylikdüzü Belediyesi önünde olacağız.
14. Siyaset çalışma grubu olarak diğer çalışma gruplarında konuşulmak üzere 9 maddelik bir çalışma yaptık. Çalışma grupları sözcülerinin her hafta dönüşümlü olarak bir araya gelmesi, bilgi aktarımında bulunması, gündem tartışmaları ve karar alınmaya sunulmak üzere ana foruma yönelimler belirlemesi. Bunun yanı sıra çalışma gruplarının özendirilmesi. Ana forum moderasyonunun dönüşümlü yapılması.
15. Bu konuşmanın üzerine Ana Forum moderasyonu söz alarak çok sıkıldığını, bundan sonra moderasyona devam etmeyeceğini açıkladı.
16. Moderasyonu yapan arkadaşa haksızlık yapıldığını defalarca gördüm. Ben onun devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çarşı’lı arkadaşları kaybedersek güç kaybederiz.
17. Hukuk Çalışma Grubu olarak parkta nöbet tutan bir masa yapmaya çalışıyoruz. Bu sayede her türlü şikayetimiz için uğrayabileceğimiz bir yer olması sağlanabilir.
18. Polise eve dön çağrısı yapabiliriz. Bir de biz cumartesi forum olmaması yönünde karar almıştık, ama dün buraya gelenler ve kırgınlıklar olmuş gördüğüm kadarıyla. Burada olanlar elbette ki kendi aralarında istediklerini konuşabilirler, ama alınmış böyle bir karar var.
19. Cuma ünü gelenlerin % 70’i bugün gelmemiş. Bence bu parkta doğru düzgün işleyen tek şey moderasyon. Ben çalışma gruplarının hiçbirini akşam 9.30’dan sonra burada görmüyorum ve eğer şu an moderasyonu yapan arkadaş bırakırsa birçok kişi bırakır.
20. Çorum’dan geldim, şeker işçisiyim Tatlandırıcıların insanların hayatına nasıl zarar verdiğini sizlere hatırlatmak istedim. Yandaş medya yoluyla pazarlanan tatlandırıcılar GDO’lu şekerler ve insan hayatına ciddi zararları var.
21. Moderasyonu yapan arkadaşın iyi biri olmasıyla yapılan öneri birbiriyle çelişmiyor. Ben Dayanışma Masası’ndan geliyorum. 2 bavul kıyafet geldi, ilgilenenler lütfen uğrasınlar.
22. Ben karar almakta değil, uygulamakta sorun olduğunu düşünüyorum. Örneğin burada kütüphane kurulmasını istiyorsak inisiyatif alır kütüphane kurarız. Bu şekilde ilerlerse birbirimizi kırmamış, hassasiyetlere dikkat etmiş oluruz. Atölyelere açık bir kızgınlık ifade ediliyor bunu da doğru bulmuyoruz.
23. Moderasyon, siyaset masasının önerilerinin bir gecenin konusu olmasını önerdi. Siyaset masası toplantıda tartışıp geri döneceğini söyledi.
24. Mesele karar almak değilse, bu gece yaşadığımız örneği nasıl açıklarız? Cuma ağaçlar soyulsun dendi, bugün yeniden giydirilsin. Yarın biri gelip yeniden oylarsa ve yeniden soyulursa kastettiğim buydu. Yürütme denince hep kendi öznel deneyimlerinizden çıkıp anlam yüklediğimiz için bizim dışımızda ve bizi yöneten insanlar geliyor aklımıza, oysa böyle olmak zorunda değil. Yapalım denilenlerin koordinasyonu dahi bununla sağlanır.
25. Moderasyonla ilgili söylenenin nedeni Çarşı’nın omzundaki yükü de almaktır. Diğer yandan olayı kişiselleştirmemek gerekir.
26. Bizi rahatsız eden çalışma gruplarının elit bir söyleminin olması. Bunun kendisi yanlış. Zamanında Gezi’de de “burası varoş mahallere döndü, kaldıralım çadırları” diyenler vardı, aynı üslup.
27. Ben bugüne kadar çalışma gruplarını hiç görmedim. Burada mesele moderasyondaki arkadaş değil, orada başka biri de olabilirdi. Ama kimse sorumluluk almıyor, sonra alana da böyle yüklenilmemeli.
28. Burası halk meclisi, onu netleştirmek gerekiyor. Sanki anayasa gibi 10 madde sayıldı ve anlaşılması beklendi. Yürütme burası olmalı, eğer oy çokluğu ile herkesin içine sinen kararlar alınırsa herkes onu uygular. Bunu mükemmelleştirmeye yönelik tartışmaları lütfen bir kenara bırakalım. Ben yasama yürütme yargının birbirinden ayrılmasını doğru bulmuyorum. Bence üçünü de ana forum yerine getirmelidir. Gündem önerim hafta sonu eylemleri ile ilgili nasıl bir yol izlenmeli. Ama tartışacak çok başlık var illa bu olsun demiyorum.
29. Çok önemli ve çeşitli konular konuşuyoruz. Bu kadar farklı fikrin ifade edildiği bir moderasyonu yürütmek kolay değildir. Çalışma gruplarının ana forum sırasında toplanması bizce sıkıntılı. Geçtiğimiz Cuma merkezi forum demiştik, ama Cumartesi engellemelerle karşılaştık. Biz bunu nasıl yaparız, buna kafa yormamız gerekiyor.
30. Biz Türkiye’de ezici çoğunluğu temsil eden bir şey yaptık. Bunun bir sinir sistemi olması gerekir, beynin yönettiği bir sistem. Bu beyin % 99 olmalı. Burada çok cansız geçen forumlar izledik, ardından cumartesi eylemine dair gündem belirlendi ve forum bir anda canlandı. Burayla ilgili bir şey yaptığımızda burası canlanıyor. Bu nedenle gerçek meselelerle ilgili somut öneriler yapılmalı. Sinir sistemi aşama aşama oluşur. Park moderasyonu başından beri emek veriyor. Ben onunla oynanmasını doğru bulmuyorum.
31. Berlin de yaşıyorum. İkinci kez katılıyorum, üzgünüm ama dışarıdan bakıldığında çok kendi işlerine sıkışmış görünüyorsunuz. Muhalefet eğlenceli bir şey olmalı.
32. Moderasyon çalışma gruplarıdır, çalışma grupları moderasyon. Birbirimizi germeyelim, moderasyonla oynamayalım.
33. Çalışma gruplarının elit projeler üreten topluluklar olduğuna dair bir yanılsama var. Bu doğru değil. 21 çalışma grubu var. Benim bir anket çalışmam var atölyelerle ilgili. Teker teker soruların sorulmasının ardından ana forum kitlesinin çalışma grupları ile hiç ilgilenmediği ortaya çıktı.
34. Moderasyonu yapan arkadaşımız sırf o yaptığı için birçok kişi buraya geliyor. Tencere tava eylemi bana da mantıklı geliyor.
35. Dün Gezi’deki forum iyi geçti, bence onları güçlendirmeliyiz. 10-15 kişilik çalışma grupları herkes bir ağacın altında oturuyor madem fikirleri var bize aktarsınlar buraya katılsınlar.
36. Buradaki moderasyonun candan yürekli ve tarafsız olduğunu düşünüyorum. Halktan kimse ayrılmamalı, çalışma grupları burada yer alsın.
37. Ahmet İnset buna haysiyet ayaklanması diyor. Forumların ilk heyecanıyla bugün arasında bir fark var. Taleplerimizi belirleyelim park olarak ve bu talepler etrafında mücadeleye çağıralım insanları.
38. İletişim grubu olarak bir özeleştiri yapabiliriz: İç iletişime yeterince ağırlık vermiyoruz. Çalışma gruplarını bu kadar dışlamayı doğru bulmuyorum 2 ay sonra yağmur yağdığında biz buraya gelemeyeceğiz, ama gruplar toplanmaya devam edecek.
39. Kuzey ormanları ile ilgili bir şeyler yapılmalı.
40. Ermeni bir arkadaş halkların kardeşliğine dair konuştu.

Abbasağa Forumu Notları (19 Temmuz Cuma)



1. Foruma gelirken herkes en az bir arkadaşını getirsin.
2. Oluşturulan çalışma gruplarına katılım sağlayalım.
3. Tatil dolayısıyla azalma var, duyurular sadece internet yoluyla sağlanabiliyor. Bu nedenle umutsuzluk oluşuyor, katılım sayısını artırmanın yollarını bulmalıyız. 
4. Karar alma mekanizması ve çalışma gruplarının çalışma ilkelerini belirleyelim. Sözcüler toplantısında genel meseleler tartışılsın. Bir oylama günü olsun ve sözcüler toplantısında çıkan yönelimler o gün oylansın. Sözcüler toplantısına katılanlar sabit değil, dönüşümlü olmalı; bu sayede demokratik olabilir. Bir diğer önemli konu diğer parklarla koordinasyonun nasıl sağlanacağı, bunun üzerine düşünmeliyiz.
5. Yerel yönetimler atölyesi çalışma grubu kurulsun (İBB çalışma şekilleri, halk ekmek, sağlık AŞ., belediye çalışma  ilkeleri, mahalli kira üst oranı vb.)
6. Uzak illerin forumlara ve direnişe uzak kalması (Ülkenin doğusundaki insanların mevcut direnişi görsel ve metinsel olarak takip  edememesi)
7. Yaptığımız çalışmaların gücüne çevremizdekilerin inancını sağlayabilecek paylaşımlarda bulunmak gerekiyor.
8. Genel sorun iletişim eksikliği, direnişin aktif olarak içinde bulunmayanlar konuya çok uzak. Aldığımız gazeteleri ve direniş bilgilerini çevrenizde bırakın, direniş bilgilerini paylaşın. Türkiye'nin diğer illerine gidip çalışmalar yapalım. Diğer forumlarla iletişim kurabilmek için lider seçelim.
9. Lider seçmek için çok erken, çalışma grubundan olmamalı, çalışma gruplarını tanımıyoruz. Ortak karar almak için çalışma yapıyoruz. Oylama yöntemini geliştirelim. ama forum üzerinden ilerlemeli. Gezi parkında merkezi bir forum yapalım, merkezi forumlar için ortak çalışalım.
10. "Forumlardaki ortak bilincin farkındayız, direnişe orta zekamla katılmak istiyorum, halkın herhangi bir kesiminden biri olarak." Siyaset hakim kesimlerin yapabileceği bir şey değildir. Buraya gelen arkadaşların direnişe katılabilmesi için profesör olması gerekmez. Bu daha başlangıç, halkın bütün kesimlerine değinemedik. Herkes siyaset yapmalı, ekonomiye sadece ekonomistler karar vermeyecek. Olaya sadece, profesyonellerin vereceği kararlar olarak bakmayalım. "Verilecek kararlara seçim yoluyla yön verelim." Karar alma mekanizması, sözcüler masası, çalışma grupları ne kadar süreyle dönüşümlü olacak, toplantı sonuçlarının geri dönüşlerinin alınması çok önemlidir. Bu nedenle mesele karar alma sözcüler yoluyla değil, forumu tek merci belirleyerek alınmalı.
 11. Buranın bir koordinasyon sorunu olduğu ortada. Bunu aşmanın yolu burada bunun üzerine tartışmaya başlamamız. Kararların alınmasıyla ilgili değil, uygulanmasıyla ilgili bir sorun var. Sorumluluk, alanların inisiyatifine bırakılmamalı. Mahalle içlerinde sesimizi yayalım. Alınan kararların lehte ve aleyhte söz olması ve sonucun ortada kalması durumunda oylama yinelenmeli.
12. Forumlarda genel olarak forum konularının belirlenmesi ve sonuca gidilmesi için caba harcanması gerekiyor. Bol bol konuşulan ama somut atılamayan alanlar insanların uzaklaşmasını doğal olarak beraberinde getiriyor. Örgütlenme temelinde komite olmalı ama süreç sadece komite üzerinden yürümemeli, bir mekanizma yaratılmalı ve ana forumla bağı kurulmalı. Bütün görevi de komiteye bırakırsanız bu komiteler görevini yerine getiremez. Karar alınabilmesi için önce fikir paylaşımında bulunulmalı. Forumlar için acil durumlarda nasıl hareket edileceğine dair önlemler alınmalı, ortak hareket edilmeli. Çalışma grupları forumlara daha çok katılmalı, katılmadıkları oranda komitenin aktif bileşeni olmaları mümkün değil.
13. Yaratıcı drama atölyesi 4 Ağustos Pazar 5’te yeni çalışmalara başlıyor, katılacaklara duyurulur.
14. Ortak forumlarda buluşalım, basınla birlikte hareket edelim ve hareketimizi ulusal ve uluslararası alanda duyuralım. Merkez forum ve birleşme nasıl olacak bunları tartışalım.
15. Gözaltı sürecini tartışalım, süreci biz belirleyelim. Gözaltıları mahkemeler bırakmadı, mahkeme önündeki kalabalığımız bıraktı. Bizim kararlılığımız gidişatı belirliyor. Her türlü karar forumda alınmalı, masalardan arkadaşlar foruma katılmıyor, onlardan bir komite belirlenmesi mümkün değil.
16. Karık Belgeseli gösterimi oylamaya sunulsun. “Direniş komiteleri kurulsun mu?” sorusuna cevap olabilecek bir belgesel.
17. Pazar günü esnafla BEY-DER saat 5’te ortak yürüyüş yapacak. Yanımızdaki esnafları destekleyelim. 
18.Örgütlenme kendisini dayatıyor, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Forumların devamlılığı önemli. Konusunda uzman kişiler değil, halk konuşsun. Akademisyenler vs. değil, biz konuşalım. Panel ve etkinlikler forum sürecinde olmasın. Burası sendika, kulüp veya siyasi parti değil. Burada örgütlenmenin nasıl olacağını konuşalım. En verimli yerler forumlardır. Merkezi forum süreci çok önemli. Ortak forumla sonuca gideriz. İşleyişe dair bir şeyler yapılması gerekiyorsa sorun karar almak değil, uygulamaya sokmaktır. Doğrudan demokrasi ilk defa forumlarda yaşanıyor. Karar mekanizması fikirlerin sıkışmasına sebep olur. Ortak karar forumlardan çıkar. Hareketimiz hızlı hareket edecek kadar olgunlaşmadı. Hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Sadece atölyelerin seçim katılımı eksik olur. Herkesin söz söyleyebileceği bir forum oluşturulmalı.
19. Türkiye'de uzun süre sonra ilk defa muhalefet sesi çıkıyor. Hep seviyesiz insanlarca yönetildi ve bunu bizden çok çalışarak başardılar. Daha erken saatlerde buralara gelelim ve daha çok çalışalım. Diğer forumlarla da çalışalım. Diğer forumlarla etkinlik sağlanamadı. Karadeniz neden direnişe katılmadı deniliyor. Halbuki Karadeniz halkı HES'lerle direnişe başladı. Sinop'ta HES'ler için yürüyüş var, onlara destek olalım. 
20. Burada konuşulanlar kağıda dökülsün, gündem belirlensin. Burada çıkan sonuçlar ertesi günün konusu olabilir. Oylamalar çok değerli. Burada konuşulan konular gelemeyenlerle internet üzerinden paylaşılabilir.  Gündemlerimize sahip çıkalım.
21.Gündemler önceden belirlenmeli, oylanabilir. Tek bir konuya yoğunlaşmış olabiliriz. Bütün forumların tek gün dahi olsa aynı konuları paylaşması gerekir. Merkezi forum tekrar yasaklanacaktır. Moderatör karşıdan yönetebilir. Diğer forumlara yönlendirmeler yapılmalı. 
22. Barbaros Hayrettin Paşa iskelesinin kapatılması, TMMOB'a destek. Beraber hareket edelim, temsilciye karşıyım. Karar alma merkezleri olsun. Abbasağa farklı kimliğe kavuşmuş, gündemi belirlemek çok önemli, Tayyip hâlâ komşuyu komşuya kırdırıyor. Ekonomiye ağırlığımızı koyalım, boykot şeklini yayalım. Her gün forumlara gelemiyorum, internetten takip etmeye çalışıyorum ama daha net sonuçlara gidilmesi gerekiyor. ibb.gov.tr, iskeledeki davanın takip no’su 134.610 dosya numarası.
23. Sayımızın artması ile ilgili kararlar alalım. Katılanlarla ilgili değil, katılmayanlarla ilgili problemler olduğunu düşünüyorum. Hâlâ sürdürebiliyor oluşumuza atıfta bulunalım. Bir ayda çok güzel bir noktaya geldik.  Bizi tetikleyen şeyler oldu. Mutlaka hata yapılacaktır, onları önceden tespit edelim. Sadece konuşmak ve dinlemek bile ihtiyaç olabilir.  Herhangi bir arkadaşımızla ilgili problemler olduğunda bir araya gelebiliyoruz, herhangi bir tepki olduğunda yine bir araya geleceğiz. Evet, forumlarda azalma oluyor, ama 31 Mayıs'ta insanlar forumlardan kalkıp gelmedi. Bu karamsarlığa gerek yok, en demokratik hareketi yaptık.  Hareket durdu, ama beyinler olarak eyleme geçmemiz gerekiyor. Sandıktan, ekonomiden bahsetmemiz gerekiyor. Süreç yeniden hareketlenecektir ve biz o güne kadar toplanmayı sürdürürsek başarılı oluruz.
24. Şimdiye kadar iki uç eğilim sivrildi: Bir kesim “öldük bittik, çok ama çok kötü durumdayız” dedi. Diğer bir kesimse “aman canım hiçbir sorun yok” ruh halinde. Evet, korkacak bir şey yok. Her hareketin bir ivmesi vardır. Ama diğer yandan var olanı daha iyi yere nasıl çekeceğimizi konuşmak bizim görevimiz.
Forum sonunda oylanarak alınan karar: 21 Temmuz Pazar günü forumunun ana gündemi: Abbasağa Park Forumu’nun daha güçlü hale gelebilmesi için neler yapılmalı? Gündem ve karar alma süreçleri nasıl şekillenmeli? Diğer parklarla koordinasyon nasıl sağlanmalı. Pazar günü tüm katılımcıların bu gündemle ilgili görüşlerini şekillendirip gelinmesine karar verildi.