28 Temmuz 2013 Pazar

Gezi Parkı Merkezi Forumu Notları (27 Temmuz Cumartesi)

Gündem önerileri:
1. Farklı forumlardan gelenler olarak burada bir aradayız. Ben o forumlarda neler yapıldığını genel durumun ne olduğunu merak ediyorum ve o yüzden serbest kürsünün yanı sıra forum deneyimlerinin aktarılmasını talep ediyorum.
2. Bu öneriye ek olarak somut bir gündem tartışılmasını talep ediyorum. Örneğin hükümetin Gezi Direnişi’ni itibarsızlaştırma saldırıları ve genel olarak yürüttüğü saldırılar.
3. Üç gündem öneriyorum: AKP hükümetinin karalama politikaları, hamile kadınlara karşı yürüttükleri çirkin politika, orantısız güç ve genel çirkin siyaset.

Konuşma sırasına göre:
1. Elektrik Mühendisleri Odası’ndan geliyoruz. Bugün toplantımız vardı, ancak burada merkezi bir forum olduğunu duyunca buraya toplanıp gelmeye karar verdik. Küçük bir eleştiri ile başlamak istiyorum, sayıca azız bu gecenin duyurusunun yeterince iyi yapılamadığını düşünüyorum. Hem EMO Forum’dan hem de Abbasağa Forumu’ndan geliyorum. Ben Gezi’ye kadar kendimi hep eylem turisti olarak tanımladım. Bir izm’in savunucusu değildim. Benim bugünkü önerim forum turizmi yapmak. Örneğin hafta içi Yeniköy Forumu’na gittik. Onlar Abbasağa Forumu’na gelerek destek istemişlerdi ve sonuçta orada 300 kişi toplandı. Bu bizi diriltti dediler ve çok mutlu oldular. Bu tip ziyaretler çok yararlı olacaktır. O yüzden yaşasın forumlar arası iletişim ve forum turizmi diyorum.
2. Abbasağa Forumu Güvencesizler Çalışma Grubu’ndan geliyorum. Sizlere hazırladığımız metni okumak istiyorum. Güvencesizler Çalışma Grubu Çarşamba akşamı 8’de Abbasağa’da toplanacak, katılmak isterseniz bekleriz.

  Diren Güvencesiz!
  Ey egemenler,
  Bu yazıda size “Gezi Parkı Gençliği”nden, “ben”den, yani “sen”den, milyonlarcamızdan, kısaca “biz”den, yani güvencesizlik gerçekliğinden söz etmek istiyoruz. Bu “biz”, şüphesiz Gezi Parkı eylemlerine ve Haziran Direnişi’ne bizzat katılanlarla sınırlı olmayacak kadar büyük, geniş ve kapsayıcıdır.
  Biz “okursan büyük adam olursun”, “en az bir yabancı dil bilirsen paraya para demezsin” masallarıyla büyütülen;
  On yıllardır eşitsiz eğitim sistemi ve sınavlar üzerinden birbiriyle rekabet etmeye zorlanan; çocukluğu bir çocuk gibi değil, üzerine bahis oynanan bir yarış atı gibi yaşaması planlanan; küçüklüğünde arkadaşlıkları, büyüdüğünde ise tüm ilişkileri para, mevki ve statü esasına göre belirlenen;
  Çalışma ve üretime dâhil olmayı sadece ücretli iş üzerinden tarif etmenin, ücret karşılığı yapılmayan tüm üretimleri ise “acınacak bir durum”, bir tür “toplum dışılık”, kısaca “işsizlik” olarak görmenin öğretildiği bir kuşağız.
  Bu kuşağı çuvala sığdıramıyorsunuz farkındayız, ama hiç uğraşmayın çünkü sığmayız! Çünkü kuşaklar sizin sandığınız gibi bir biyolojik doğum ya da yaş meselesi değildir. Kuşaklar biyolojik yaşlarından dolayı değil, ortak sorunlarını aşmak ve yaşadıkları toplumları dönüştürmek adına ortak davranışlar gösterdiği için tarihselleşir. Biz direnişçilere “Gezi Parkı Gençliği” adını verdiniz; böylece düzeninizden şikâyetçi olanlar sadece 20’li yaşlardaki gençlikmiş de geri kalan tüm yaş grupları hayatlarından çok memnunmuş gibi göstermeye çalıştınız. Yine yanıldınız! Çünkü biz 20, 30, 40, 50, 60 yaşlarındayız. Gezi Parkı gençliği dediniz ve bizi türbanlı-türbansız, laik/anti-laik ya da Türk-Kürt ikilemlerinde boğmaya, bölmeye giriştiniz. On yıllardan beri ne giyip ne giymeyeceğimize, ne yiyip ne içtiğimize, kendimizi hangi inanç, hangi cinsiyet ve hangi ulusal aidiyet üzerinden tanımlayacağımıza karar vermeye cüret ettiniz. Oysa biz direnişin ilk gününden beri sergilediğimiz birlik, dayanışma ve duruşumuzla sizin bu çabalarınızı her daim boşa çıkardık ve çıkarmaya devam edeceğiz.
  Siz ne kadar gözlerinizi kapatırsanız kapatın, kulaklarınızı ne denli tıkarsanız tıkayın bizim, meslek cinayetleriyle, hain kurşunlarınızla öldürüp, yaraladığınız;
  Silikozis gibi meslek hastalıkları ve kanser yüzünden ölüme mahkûm ettiğiniz;
  İşsizleştirip açlıkla, yoksullukla, örgütsüzlükle terbiye etmeye çalıştığınız;
  İş verip ya üç kuruşa talim ettirdikleriniz, ya da yüksek ücretler ödeyip, bu paraları harcamaya, yani yaşamaya zaman bırakmadığınız;
  Nefes alınabilecek, bugün sayısı zaten çok azalmış olan ortak mekânları yok ederek, yaşam alanları olan kentlerini birer kapalı cezaevine dönüştürdüğünüz;
Bir eşya gibi satın aldığınız, kiraladığınız ve sonunda çöp muamelesi yaptığınız;
  Emekliye ayırıp, 50’li, 60’lı yaşlarında mutlak yoksulluğa mahkûm ederek adeta emeklettiğiniz ve banka kuyruklarında telef ettiğiniz HALK olduğumuz gerçeğini değiştiremezsiniz!
  Biz kimiz biliyor musunuz?
  Biz, önce direniş barikatlarında ve sonrasında caddelerde, sokaklarda hak ve özgürlükleri için direnen, vurulan ve gazlananlarız!
  Biz, çok istediği halde “işten kovulurum”  kaygısıyla direnişe katılamayanlarız!
  Biz, yol parasını denkleştiremediği için Taksim’e ancak birkaç kez, o da birkaç saatliğine gelebilen taşeron işçileriyiz!
  Biz “fişlenme” ve bu yüzden sürgün yeme korkusuyla kortejlerin en arkasında yürüyen, sloganlarını “sessiz çığlıklar” halinde atan sözleşmeli, örgütsüz kamu emekçileriyiz!
 Biz, sırf ailelerimiz kömür, makarna yardımlarından mahrum, açlığa ve soğuğa mahkûm edilmesin diye direnişe destek veremeyenleriz! 
  Biz, barikatlara katılamasa da, sloganlara iştirak edemese de hakları için direnen ve direndiği için cezalandırılanlara talcitli su ile ilk yardım yapan ve bu yüzden para ve kapatma cezalarına mahkûm edilen kent esnaflarıyız, işçileriz, çalışanlarız!
  Biz çağrı-merkezi, market, mağaza ve ticaret şirketleri çalışanları, sanatçılar, sağlık sektörü emekçileri, eğitimciler, öğrenciler, medya ve basın elemanları, banka memurları, fabrika ve atölyelerde çalışan “mavi yakalı” tabir ettikleriniz, ev ve bakım emekçileri, emekliler ve işsizleriz. Biz kendi evlerini ofis ya da atölye olarak kullanan ve bu yolla geçimini sağlamaya çalışanlarız.
  Bu yüzden biz mola, tatil, senelik izin gibi standart işlerde var olan hakları bilmeyen, düzen ve düzensizlik arasındaki sınırın ortadan kalktığı ve sömürünün görünmez hale geldiği bir çarkın dişlileriyiz.
  Biz her türlü ırkçı baskıya rağmen evini barkını terk ederek başkalarının ürünlerinin hasadını yapan mevsimlik tarım işçileriyiz.
  Biz “kaçak göçmen” dediğiniz uluslararası işçileriz.
  Biz, geçtiğimiz yıllarda maden göçüklerinde, kot taşlama işlerinde, gemi tersanelerinde, sel baskınlarında, fabrika yangınlarında kurban ettiğiniz için Gezi Direnişi’ne katılamayan ölü işçileriz.  
  Biz, sırf özgürlüklerinin peşinden koştuğu, hakkını aradığı, yani direnişe katıldığı için işten çıkarılan medya, basın emekçileri, üniversite çalışanları ve işçileriz.
  Biz, “taraftar grupları” diyerek hafife aldığınız ve böyle yaparak sınıfsal aidiyetlerini gizlemeye çalıştığınız işçi, işsiz, öğrenci, memurlarız ve milyonlarız. 
  Bu süreçte duymazdan geldiğiniz bir çığlığımız daha var! Biz “boş zamanlarımız”, “özel hayatımız”, “yaşam alanlarımız” dedik, siz el çabukluğuyla bunu yapacağımız çocuk sayısı, doğurma biçimi ve alkollü içki yasağına indirgeyip, sınırlayıverdiniz.
  Oysa biz boş zamanlarımızı belirleyen şeyin çalışma ve emek süreleri olduğunu çok iyi biliyoruz. Çalışma saatlerimiz arttıkça, tatil ve mola zamanlarımız kısıtlandıkça boş zamanlarımızın azaldığını deneyimlerimizden de görüyoruz. Yalnızca bu kadar da değil, boş zamanlarımızda ne yapacağımızı belirleyen şeyin çalışırken aldığımız ücret olduğunun ya da işsizliğin özel hayatı her boyutuyla tamamen bitirdiğinin de farkındayız. Ücret gelirimizin hangi sosyal aktiviteye, ne kadar süre ve ne sıklıkla katılabileceğimizi belirlediğini de biliyoruz. Ücretimizden yaptığımız zorunlu kesintilerin de boş zamanlarımızı, tatillerimizi nasıl geçireceğimizi belirlediğini görüyoruz.
  Ulaşımı, eğitimi, sağlığı, barınmayı, ısınmayı, temiz suyu, kent ortak alanlarını, yani doğrudan yaşamın kendisini metalaştırmanıza dur demek için illa çevreci olmak gerekmiyor. Sanata, sanatçıya yaptığınız her saldırıya karşı çıkmak için illa sanatçı olmamız gerekmiyor. Eğitimin ticarileştirilmesine, eğitim hizmetlerinin daha da güvencesizleştirilmesine itiraz etmek için illa öğrenci ya da eğitimci olmamız ya da sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine hayır demek için doktor, hemşire ya da hasta olmamız gerekmiyor.
  Bizim bütçemizi denkleştirme ya da sağlığımızı koruma adına bize yasaklar koymayın. Biz bunun ancak eğitimi, sanatı, barınmayı, ulaşımı, sağlığı, yani özetle yaşamın bütün alanlarını özgürleştirmek, yaşamın piyasa ile bağlarını kopartmakla mümkün olabileceğinin farkındayız. Gezi Direnişi’mizle başlayan ve tüm ülkeye yayılan isyanımız da bu farkındalığın sonucudur.
  Bizler bu farkındalığı bir üst aşamaya taşımanın yolunun saydığımız meslek dalları ve iş kollarındaki tüm güvencesizlerin diploma, statü, ücret düzeyi gibi yapay farklılıklara bakmadan temel hak ve özgürlükleri için bir araya gelmesinden, yani örgütlenmesinden geçtiğini biliyor ve “bu benim hikâyemdir” diyenleri hikâyelerini anlatmaları ve sorunlarımıza birlikte çözüm üretmek için Abbasağa Forumu Güvencesizler Çalışma Grubu’na katılmaya çağırıyoruz.


3. Üçüncü gündem önerisi benimdi bu konuyla ilgili konuşmak istiyorum. Orantısız devlet terörü tepemizde. Geçmişte boyalı suları panzerleri vardı artık boyalı mermiler sıkıyorlar. Bize “polis yapıyorsa hukukidir” diye göstermeye çalışıyorlar, oysa yaptıkları her şey hukuksuz. Bizler TC’nin verdiği kimliğe sahibiz, anayasada bize tanınan hakları kullanmaya hakkımız var. Eylemlere katılmak demokratik hakkımız. Polis devletin, hükümetin değil halkın olmalı. Halka karşı kullanılmamalı. Hükümete de senin dediğini yapmak zorunda değilim diyebilmeli.
4. Maçka Parkı Forumu’ndan geliyorum. Gündem önerilerinden biri forumlarda yaşananların konuşulmasıydı; anlamlı bulsam da bunun asıl yönteminin bu olmadığını düşünüyorum. Şu an tüm park forumlarından temsilcilerin katıldığı bir koordinasyon var. Taksim Dayanışması’na da temsilcilerini gönderiyor. Bu örgütlü mücadele edebilmemiz için iyi bir araç. Benim somut önerim her park kendine bir kardeş park seçebilir, bu sayede parklar arasındaki ilişkiler gelişir.
5. Bodrum Parklar Bizim Forumu’ndan geliyorum. Milas’a yakınlarda bir termik santral daha yapılmak isteniyor. Karacahisar köyü ise termik santralle tamamen ortadan kaldırılıyor. Diren Karacahisar isimli bir twitter hesabımız var. Onun dışında ben her gittiğim yerde imza topluyorum. Başvurunun yapılması sırasında şikayet dilekçelerimizi teslim edersek bir kamuoyu oluşturmuş olabiliriz.
6. Buranın forumların merkezi olması konuşuluyor, ama bunun çok sağlıklı olmayabileceğini, onun yerine bunun koordinasyon sayesinde gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan Gezi’ye karşı yürütülen bir kara propaganda var. Geçen başörtülü bir arkadaşıma “foruma gel” dedim ona saldırılacağından korktuğu için gelemediğini söyledi. Duran adamın tiyatrocu olduğunu düşünen milyonlar var. Düzenlenen iftarlara katılınabileceğini düşünüyorum. Bu iftarlar bizim vergimizle yapılıyor, oraya gidip Gezi direnişçisi olmanın kötü bir şey olmadığını insanlarla tanışarak gösterebiliriz.
7.  Yurtdışından buraya size destek olmaya geldim. Bu tip barışçıl eylemlere 3 yıldır katılıyorum. Türkiye ile ilgili bir şey söylemeden önce genele dair bir şeyler söylemek istiyorum. 2010 yılında Tunus’ta ailesini geçindiremediği için genç bir adam kendini yaktı. Bu olay tüm Tunus’a ve ardından dünyaya yayıldı. Onu Mısır takip etti. Avrupa’da insanlar yaşananları görünce gerçek demokrasi istediler. Yunanistan’da “bu gerçek demokrasi değil” diyerek sokaklara çıktılar. Bu direniş dalgası büyüdü gelişti ve 2010 yılında Türkiye’de böylesine gelişmiş bir eylem yaşandı. Forumlar ve sokaklarda yürüttüğünüz mücadele göz kamaştırıcı. Bu dünya devrimi dünyayı değiştirecektir.
8. Abbasağa Forumu’ndan geliyorum, 60 gündür tüm hayatımı forumlara göre düzenliyorum. Dün gece Abbasağa’da bir Yeryüzü Sahuru gerçekleştirdik. Oruç tutan ve tutmayan arkadaşlar olarak sabaha kadar birlikteydik. Ben oruç tutan biriyim, ama bu ne beni yüceltir ne de tutmayanı küçültür. Biz kimseyi ayırmadan ortak bir şeyler kurmaya çalışıyoruz. Hepimiz özgürlüğümüzde birleşiyoruz. Ben bugün yaptığımızın seçimlere kadar forumları sıcak tutmak olduğunu düşünüyorum. Bizim asıl işimiz seçimler. Bu arada aranızda olduğum için gurur duyuyorum.
9.  Ben buranın daha kalabalık olacağını umut ediyordum. Keşke tüm forumlar burada olsaydı. Abbasağa’dan geliyorum bizim parkta bir ortak site kurma çalışması var.
10. Gazi Mahallesi’nden geliyorum. Otobüsle gelirken bir arkadaşın akbilinde kontör yoktu, bunun üzerine şoför onu indirmeye çalıştı ve halk da onu destekledi. Halbuki tam tersi olması gerekirdi. Ben Çukurova Üniversitesi’ni bitirdim. Gençlik üzerine bir araştırma yaptım, ama 3 yıldır basacak yayınevi bulamadım.
11. Parklar arası bir koordinasyonumuz var, İstanbul’daki 27 park bir araya geliyor. Bu pazartesi değil, bir sonraki pazartesi parklar arası koordinasyon bir kez daha toplanacak. Buradan tüm küçük parklara da çağrı yapıyorum. RTE her şeyi çarpıtıyor ve karalıyor ama her şeyi çarpıtsa da bizi yenmeyi başaramayacak.
12. İlk defa bir foruma katılıyorum, Gezi’ye gelmiştim, ama korktuğumuz için ailecek ayrı ayrı gelmiştik. Gezi ile birlikte gece eve rahat rahat yürüyerek gidebilmeye başladım. Artık çevremde mutlu insanlar görüyorum. Birbirine duyarlı insanlar. Şimdi sıra seçimlerde, seçimlerde oyumuzu vereceğiz, oyumuza sandığımıza sahip çıkacağız
13. Alkışlamamızın önünde bir engel yok. Burası mahalle arası değil. Kimse rahatsız olmaz.

**Oylamanın ardından alkışlayalım çıktı.

14. Abbasağa Forumu’ndan geliyorum. Bizde yeni bir fikir atıldığında karşıt görüşte olan birine de söz veriliyor ki, bu sayede sağlıklı bir oylama yapılabilsin. Ben hem gelenekselleşmiş bir dil oturttuğumuz için hem de yarın burada daha kalabalık olduğumuzda sorun olmaması için alkışlamayalım diyorum.

** Tekrar oylamada eşit çıktı. Ve olduğu gibi devam edilmesi yönünde karar bağlandı.

15. Deniz Gezmiş Forumu’ndan geliyorum. Ben işçi sınıfına mensup emekçi bir kadınım. Devletin hiçbir gücü beni mücadeleden uzak tutamaz. Ben de başka bir dünyanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Burada önemli bir noktanın mahallelerimizi parkalara daha çok katmak olduğunu düşünüyorum. İstediklerimizi bir bir alana kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz.
16. Arkadaşlar Ethem’in, İsmail’in katillerini üniversitelere sokmaya çalışıyorlar. Buna sonuna kadar tüm üniversiteliler olarak karşı çıkmalıyız. Çarşamba günü Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüste akşam 6’da bu konu ile ilgili bir forum olacak.
17. Maçka Forumu’ndan geliyorum, aynı zamanda Gülsuyu Forumu’na katılıyorum. Geçen Çarşamba Gülsuyu’da kurşun sıktılar. Perşembe 1.000 kişi ile yürüdü Gülsuyu halkı. Çetelerden hesap soracağını duyurdu. Bugün Ethem için lokma dağıtıp geldik. Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından bu topraklarda Erzincan şuraları toplanmıştı, bu forumlar onun devamıdır. Bu topraklarda var olan bu kültür gelişmektedir. Bu katliamcılardan hesap sormanın yeri bu meydanlar ve sokaklar.
18. Abbasağa ve Yoğurtçu’dan gelenler var, bu çok anlamlı. Burada herkes kendi deneyimlerini paylaşıyor ve forumlar bir yumruk gibi birleşiyor. Bu süreç büyük bir sabır ve inat gerektiriyor. AKP’yi bu forumlardan doğan fikirler yıkacak. Burayı daha kalabalık yapalım, bu daha başlangıç!
19. Kürt coğrafyasında bugüne kadar yok olan ormanın hesabı yok. Bu yüzden çocuklarımızı faşizme karşı aşılamalıyız. Gezi için mücadele ettiğimiz gibi Hasankeyf için de etmeliyiz. Yaşasın Halkların Kardeşliği.
20. Marmaris Forumu’ndan geliyorum. Bizim orada ne yazık ki 3 ayrı forum düzenleniyor, bu durum Gezi ruhuna biraz aykırı. Benim katıldığım forumda esnafa yönelik bir şeyler yapıyoruz. Esnaf bizi istemiyor, gidin Taksim’de direnin diyor. Onlarla konuşuyoruz. Köy ziyaretlerine başladık, daha bir köye gittik, ama birlikte olursak kazanabileceğimizi konuştuk.
21. Haziran 2013 klasik siyasetin bittiği tarihtir. Klasik siyaset hep bölme ve ayrıştırma üzerine kuruluydu, bu nedenle forumların birleştiriciliği çok önemli.
22. Haydarpaşa Platformu’ndan geliyorum. Ne yazık ki Gezi döneminde burada olamadık, ama şimdi Yoğurtçu’nun bizi ziyaret etmesinin ardından biz de onlara gittik ve çok güzel bir birliktelik yakaladık.
23. Ben 36 yaşımdayım. Hayatımda böyle bir şey görmedim, herkesi tebrik ediyorum.
24. Kadınlar çetesi olarak bugün TRT’nin önündeydik. Ve oraya kendi pisliklerini süpürmeleri için süpürge bıraktık. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da bizi desteğe gelmişti. Basın açıklamamızı sizlere okumak istiyorum…
25. CHP her nabza göre şerbet veren bir parti bence. Buradan çağrıda bulunuyorum, lütfen CHP gibi düzen partilerine güvenmeyelim. Kadınlara ve feministlere bir çağrıda bulunmak istiyorum: Eğer sokağa halısını serip yemeği için sebze ayıklayan kadınlar bu mücadeleye katılamazsa ilerlemek mümkün değil. Kadın hareketi toplumsallaşmadan emek hareketinin de toplumsallaşamayacağına inanıyorum. Son olarak buradan herkese bankalardaki paralarınızı çekin ve kredi kartı kullanmayın çağrısı yapmak istiyorum.
26. Yola çıktık ve devrimi parası olan ve zenginlerle değil, parasız ve alttakilerle yaptık. Bugün de bunu unutmayalım, halen parklarda yaşayan ve altta olan dostlarımızla dayanışalım. Geçen gün polis bizi parktan atıyordu bir abla ağlıyordu bunu engelleyemediği için. Bu ruhu kaybetmeyelim. Bir ekip kuralım, park park dolaşıp yardıma ihtiyacı olan arkadaşları bulalım.
27. Bu adam kudurmuş köpek gibi saldırıyor. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de sosyal medya kullanımı % 49, geri kalana ulaşabilmek için Anadolu’yu dolaşmayı öneriyorum.
28. Pakistan’dan geliyorum. Orada sizi çok yakından izlediğimizi ve barışçıl eyleminizi desteklediğimizi söylemek istiyorum. Tüm dünya sizi izliyor, bu nedenle bu eylemi barışçıl tutmak bize örnek olacak olması açısından da çok önemli.
29. Forumlar arası koordinasyonun belirli ekiplerle gerçekleşmesinden ziyade bu tip ortak forumlarla bir araya gelmek daha anlamlı.
30.  Gezi hayatımdaki en güzel şeydi. Heyecan korku mutluluk her şeyi yaşadım. Artık bu sivil hareketin devam etmesini ve yeni bir partiye oy atmak istiyorum.
31. Biz en başta kepçe gelmiş dendiğinde ne oluyor diye bakmaya gelmiştik ve buradakilerden çok daha az insandık. Ama sonra neler olduğunu hep beraber gördük, o park defalarca dolup boşaldı. O yüzden umutlu olmak gerektiğini düşünüyorum. Ve bu ortak forumları çok önemsiyorum.
32. Ben turizmciyim. Devlet turizmdeki krizi Gezi’ye bağlayarak yıpratmaya çalışıyor bizi, ama gerçek bu değil. Asıl neden kriz ancak Gezi’ye suçu yıkmaya çalışıyorlar.
33. Güngören’den geliyorum. Bizim orada forum yok ne yazık ki. Bu güzelliğin oraya aktarılması gerektiğini düşünüyorum çünkü AKP’ye oy veren kesim aslında bizim oralarda yaşıyor. O yüzden burası belki yardımcı olabilir bize.
34. Hepimiz Çapulcuyuz, önemli bir devrimi gerçekleştirdik. Şimdi sıra Ankara yürüyüşünde. Ankara’ya yürümeliyiz.
35. Ben diğer parklardan bildiklerimi aktarmak istiyorum. Kartal Dayanışma Cevizli Dayanışma ile birlikte hareket ederek Cevizli TEKEL arazisinin özel üniversiteye verilmesine karşı olmak ve oradaki Darphane işçileri ile dayanışmak amacıyla eylemler yapıyor. Kartal “Gezi”sini bulmuş durumda. Başka bildiğim ve bana çok anlamlı gelen gelişme Yoğurtçu’da mahalle meclislerinin kurulmuş olması. 5 bölgeye ayrılındı ve mahallerin sorunlarının konuşulduğu küçük meclisler kuruldu. Abbasağa Forumu’nda iskelenin satılması ve durak sorunu ile ilgili olarak Perşembe günü bildiri dağıtma ve bisiklet eylemi kararı alındı. Bu tip küçük gözüken adımlar hem somut bir şey yapılmış olması açısından hem de yerelin sorunlarına cevap verilebilmesi açısından önemli diye düşünüyorum.
36. Ben Yoğurtçu Parkı’ndan geliyorum. Bazı günler etkinlik, bazı günler forum yapıyoruz. Burada diğer forumlardan gelenlerle ilgili edindiğim bilgileri gidip forumda aktaracağım.
37.  Ben eşcinselim. Gezi Parkı’na seks için geldiğimiz yönünde yapılan haberler tamamen asılsız ve yalandır. Bizi ve direnişi karalamaya yöneliktir. Bir kez daha vurgulamak istiyorum ki, LGBT’ler Gezi’ye direnmek için geldi!
38. Kendi içimizdeki tahammülsüzlüğü aşmamız gerektiğini düşünüyorum. Kendi fikrimize yakın olmasa da başkalarını dinleyebilme kültürümüz yok. Ben Nevşehir’deydim. TGB’li arkadaşlar orada düzenlenen eyleme Kürtler var diye gelmeyerek başka bir bölgede forum yapmaya gittiler. Ben içimizdeki her türlü milliyetçi unsuru-Türk milliyetçiliğinin de Kürt milliyetçiliğinin de kendini törpülemesi gerektiğini düşünüyorum.
39. Mısır’daki askeri darbeye karşıyız. Şu an Müslümanların çağrısıyla Taksim Meydanı’nda bir eylem yapılıyor. Bence oraya gidip bu eyleme destek vermeliyiz.
40. Cezaevindeki tüm dostlara selamlar!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder