16 Mart 2015 Pazartesi

İç Güvenlik Paketi, Bursa’da Berkin Anmasında Yürürlükteydi!

Bugün saat 17.30 sularında Heykel Adliye çay ocağında toplanmaya başladık. Etrafımızın sivil polis kuşatması altında olduğunu gördüğümüzde, bulunduğumuz alandan çıkmaya karar verdik. Dışarı çıkar çıkmaz 60 kadar sivil polis etrafımızı sarıp gitmemize izin vermedi. “Makul şüpheli” sıfatıyla kimlik ve çanta kontrolü yapmak istediler. Biz de gerekçe isteyince savcılık kararını okudular. Kimliklerimizi verdikten sonra iki yoldaşımızı, üstlerini ve çantalarını aratmadıkları için polis kontrol merkezine götürüp orada yüzlerce çevik polisin içinde arama yapmaya çalıştılar. Kadın yoldaşımız, aranmasının kadın polis tarafından yapılması için, yasal talepte bulundu. Yapılan aramada saldırı aracı bulunmadığı için serbest bırakıldılar. Ve sonraki tüm saatlerde yakın takip altında kontrolde tutuldular.



Savcılıkta, sivil toplum örgütleri içerisindeki “makul şüpheli” listesinde örgütümüz İşçi Mücadele Derneği de yer almaktaydı. Böylece, Bursa için iç güvenlik paketinin fiilen yürürlüğe girmiş olduğu ispatlanmış oldu.

Anma kitlesi 500 kişi kadardı ama gelen çevik ve sivil polisler 2-3 katımız kadar vardı. Anma psikolojik baskı nedeniyle 20 dakika içinde olaysız bir şekilde bitmiş oldu. 
                                                                                                                             
Bursa’dan İMD’li Bir İşçi 

9 Mart 2015 Pazartesi

BERKİN ELVAN “YAŞIYOR!”

Geçen sene Mart ayı… Hava tıpkı bugün gibi soğuk, gündem yine bugün gibi yoğun. 8 Mart geride kalmış, Newroz geliyor ve sonrası 1 Mayıs. Öyleydi gidişat, kendimizi ona göre ayarlayalım diyorduk. Ama hiç tahmin etmediğimiz, hesaba katmadığımız, ihtimali bile bizi üzen bir gün daha eklendi anmalarımıza. Adı kadar masum, kalbi kadar yiğit bir ismin ölümsüzlüğü eklendi sloganlarımıza... Onun ardında bıraktığı mücadele bayrağı yeni bir nefes oldu kavgamıza.

Bir çocuk vardı, adı Berkin! Komadaydı çocuk, herkes biliyordu! Susan da haykıran da. Chplisi de Akplisi de Başbakan da biliyordu, Cumhurbaşkanı da! Hepimiz biliyorduk onu. Kimisi için; ekmek almaya giderken arkadaşı taş atmıştı Berkin’e, oyun olsun diye. Tabi canııım, polislerle ne ilgisi vardı. Olayı insanlar siyasileştiriyordu! Kimisi için; bize neydi, annesi sahip çıksaydı çocuğuna, ekmek almaya kendi gitseydi. Okmeydanı’nı bilmiyor muydu sanki, çocuğunu göndermeseydi(!) Kimisi için ise bilyesiyle, sapanıyla; hırsızlıkların, katliamların gölgesinde büyüyen saltanatına zarar vermek üzere, ekmek bahanesiyle(!) sokağa çıkmış 14 yaşında bir teröristti ve kime neydi neden komada olduğu? Milli birliği tehlikeye düşürmek için bir oyundu, 14 yaşındayken komaya girmiş, 15 yaşında komada 16 kilo kalmış bir çocuğun başına gelenler.

Herkes biliyordu neden komada olduğunu halbuki. Terörist diyen de biliyordu, ses çıkarmaktan korktuğu için, karaktersizce annesinin adını ağzına alanlar da. Onun için eylem düzenleyen devrimciler de kafasına gaz kapsülünü atan polis de biliyordu! Ki zaten emri veren zat; meydanlarda “Emri ben verdim“ diye haykırmaktan çekinmiyordu!

10 Mart 2014 günü 16 kilo kaldığının haberi geldi Berkin’in. Yürekler paramparça, emri verenler ise ilk günkü kadar yüzsüzdü. 11 Mart 2014’te ise duyulmuştu acı haber, duyulmuştu isyan. 269 gün süren yaşam mücadelesine daha fazla dayanamamıştı Berkinimiz, yorulmuştu kalbi, durmuştu. Bizler için ise; okulda, işte, sokakta ölen bizler için, bir kez daha haykırmanın, hesap sormanın, zalimin karşısına çıkmanın vakti gelmişti. Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, diğerleri ve şimdi de Berkin Elvan! Öyle içimizden ki hepsi, öyle içimizdendi ki Berkin, annesinin gözyaşlarını görmek, gözyaşlarımızın sel olmasına yetmişti. Ethem’in, Ali İsmail’in, hatta bizim annelerimizin de Berkin’i kendi çocuğu gibi sahiplenmesi de mücadelemizin haklılığını bir kez daha göstermişti.

Berkin Elvan... Öldükten sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın utanmadan, sıkılmadan, ekmek almaya gidip can veren yavrusunun ardından gözyaşı döken annesini meydanlardan hedef gösterdiği, daha 15’inde bir fidan! Ölümünün sorumlusunu korumaya çalışanların “Çocuk öldü sonuçta, olay siyasi değil“ dediği, polis tarafından katledilmiş kardeşimiz, çocuğumuz, yoldaşımız…

7 Mart 2015. Berkin 1 yıldır yok! 1 yıldır ölümsüz kavgamızda. 1 yıldır haykırıyoruz meydanlarda “Berkin Elvan! YAŞIYOR!“ Bugün olduğu gibi. Okmeydanı Cemevi önündeki binlerce insan gibi. Orada olmasa da kalbiyle orada olan, vicdanının sesine kulaklarını tıkamayan herkes gibi.

Öğlen saat 12.00’da başlayan anma, gözyaşları içinde cemevinden çıkan insanlarla ve Cemevi önünde artan kalabalıkla devam etti. Milletvekilleri, eski solcular, hatta birtakım belediye başkanları bile vardı anmada. Tabi ki hepsi birer birer ayrıldı. Derken saat 14.00’da, düzenli korteji mümkün kılmayan bir kalabalık ile başladık yürüyüşe, Berkin için. Pek çok ideolojiden insan, Berkin için ordaydı. 1 yıl sonra oradaydı! Cenazesi kadar kalabalık değildik belki de sayıca, ama bu Berkin Elvan’ın ölümsüzlüğünü gölgeleyemedi, hiçbir şey artık gölgeleyemezdi. Biliyorduk geçen sene, bugün de biliyoruz, Berkin unutulmayacak, unutturmayacağız. “Unutursak kalbimiz kurusun!“ diyerek haykırdık, daha da haykıracağız!

Her yeni gün, devrime adım adım gidiyoruz, gitmeye de devam edeceğiz! Yoldaşlarımızın, kardeşlerimizin, kaybettiklerimizin adını dilimizden, nefesimizden eksik etmeyeceğiz. Haykırmaya devam edeceğiz!


SORULACAK HESABIMIZ VAR !

İstanbul Üniversitesinden Bir Öğrenci

3 Mart 2015 Salı

Tetikçi Baransu Tutuklandı; Sıra Bugünün Tetikçilerine de Gelecek!



Tayyip'in polis diktatörlüğünün Cemaat'in basın ayağına yönelik operasyonları sürüyor. Dün de bavulcu gazeteci Mehmet Baransu tutuklandı.
Yasemin Çongar niye susup köşesine çekildi diyenler bugünkü yazısını okusun. Tetikçi Baransu'yu şöyle savunuyor: "Bir gazeteci[!!] elindeki belgelerde sahtecilik yapsa ya da sahte olabileceğini düşünse,bunları kendi eliyle devlete teslim eder mi?"
Cemaat-AKP çete ittifakının 1000 yıl süreceği vehmine kapıldıysa bal gibi eder! Tıpkı bugünkü yandaşların Kabataş'ta toplu taciz, camide içki vb. yalanlara malzeme olmaları gibi, birkaç yıl öncesinin yandaşı olan Baransu da iktidarlarının ilelebet süreceğini düşünüyor, Şamil gibi yağlı bir koltuk kapacağı düşüncesiyle maşa olarak kullanılmakta beis görmüyordu.
Baransu gibi bugünkü tetikçilerin de (Elif Çakırlar, Şamiller, Barlaslar, Şafak'ın-Akit'in fetvacıları) tepetaklak olacakları gün gelecek. Yeter ki Gezi'de ortaya çıkmış olan muhalefet eve tıkılıp kalmasın, Gezi'den dersler çıkararak yeni Geziler için mücadeleye devam etsin.
Zaman, STV vb. operasyonlarda ne söylediysek Baransu için de aynısını söylüyoruz: AKP intikam almaya girişti ve yine hukuksuzluk yapıyor ama buradan hareketle basına yönelik baskıdan bahsetmek, bunları gazete/gazeteci addetmek yanlış. Tetikçiysen bir gün tetiğin hedefi olursun,gayet net.
Peki, her şeye rağmen bu tutuklamaya niye tepki göstermeli? AKP operasyonlarını doludizgin sürdürürse bunun dönüp dolaşıp, hatta fazla dolaşmayıp doğrudan vuracağı biz oluruz.

2 Mart 2015 Pazartesi

Kafkas Kestane Şekerinde Şeker Tadında Direniş Var


Bursa'da kestane şekeri deyince ilk akla gelen markalardan olan Kafkas Kestane fabrikasında işçiler, yaklaşık 3 ay önce yüzde 80’lere varan bir oranda Tek Gıda-İş sendikasında örgütlendi. Patron, önce yetkiye itiraz etti, ardından işçilere baskı uygulamaya başladı. Cuma günü 2, Cumartesi ise 1 kişiyi işten çıkardı. İşçiler işten çıkarılan arkadaşlarına destek için Cumartesi pasta imalathanesinin bulunduğu Soğukkuyu Mahallesi’nde üretimi durdurdu.

Saat 14.30'da başlayan eylem coşkulu bir şekilde devam etti. Yapılan basın açıklamasında sendika hakkının anayasal bir hak olduğu vurgulandı. Atılan işçiler geri alınıncaya, sendika patron tarafından tanınıncaya dek mücadelenin süreceği vurgulandı. Pazartesi itibarıyla ana fabrika ve pasta imalathanesinde üretimin komple duracağı, Heykel'deki Kafkas Kestane satış mağazasının önüne siyah çelenk bırakılıp kitlesel bir basın açıklamasının yapılacağı belirtildi. Tüm emek dostlarına Pazartesi günkü eyleme destek için çağrıda bulunuldu.

Eylem saat 17.00'da vardiya bitim saatinde sonlandırıldı.

Yaşasın Sınıf Dayanışması!
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!