Suriye'de emperyalist savaşın
tırmanmasıyla, Avrupa ve Türkiye'ye mülteci akınları başlamıştır. Mülteci akını
her geçen gün çığ gibi büyüyor. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşından bu yana dünya
en büyük mülteci krizlerinden birini
yaşamaktadır. AB ülkeleri bu kadar mülteciyi kendi ülkelerinde
barındıramayacağını açıkladı.
Türkiye, Suriye'ye komşu olması
nedeniyle en çok mülteci akını olmuş ülkedir. AB-Türkiye konferansında bu konu
rezil bir pazarlığa dönüşmüştür. Türkiye'deki sığınmacıların AB'ye girişini
engelleme sözüne karşılık, 3 milyar euro, AB üyeliği ve vizesiz seyahat
müzakerelerini hızlandırma taahhüdü verildi. Türkiye AB'yi mülteci akınından
koruyan jandarma görevini almıştır.
Mülteci krizini derinleştiren
ve bu krizi yaratan kapitalist sistemdir. Bu insanlık krizinin önemli
aktörlerinden olan AB'nin tutumu, mültecilere sınırları kapatmak ve onları kamplara hapsetmek olmuştur. AB-Türkiye
konferansından bir gün sonra, Türkiye üzerinden Yunan adalarına gitmeye
çalışan, 1300 Suriyeli mülteci gözaltına alınmıştır. Türkiye ilk günden sözünü
tuttuğunu ispatlamıştır.
Akdeniz mülteci mezarlığına dönüşmüştür. İnsan tacirliği, bir kez daha, iyi gelir getiren bir işkolu haline gelmiştir. Mülteci krizini bir fırsata dönüştüren, yine bu krize neden olan sermaye sınıfıdır. Mafyalar için, insan tacirliği iyi gelir getiren bir sektör, işçi simsarları için mülteciler ucuz işgücü, burjuva politikacılar için bütün bunlar milliyetçi dalga yaratıp işçi sınıfını bölme argümanıdır. Mülteci sorununun sebebi olan kapitalizm için, sermaye nasıl dünyanın her yerinde özgürce dolaşabiliyorsa, mülteciler de özgürce dolaşabilme hakkına sahip olmalıdır. Yabancı düşmanlığı üzerinden yaratılan ırkçı dalgaya pirim vermemek biz devrimci Marksistlerin asli görevlerindendir.
Akdeniz mülteci mezarlığına dönüşmüştür. İnsan tacirliği, bir kez daha, iyi gelir getiren bir işkolu haline gelmiştir. Mülteci krizini bir fırsata dönüştüren, yine bu krize neden olan sermaye sınıfıdır. Mafyalar için, insan tacirliği iyi gelir getiren bir sektör, işçi simsarları için mülteciler ucuz işgücü, burjuva politikacılar için bütün bunlar milliyetçi dalga yaratıp işçi sınıfını bölme argümanıdır. Mülteci sorununun sebebi olan kapitalizm için, sermaye nasıl dünyanın her yerinde özgürce dolaşabiliyorsa, mülteciler de özgürce dolaşabilme hakkına sahip olmalıdır. Yabancı düşmanlığı üzerinden yaratılan ırkçı dalgaya pirim vermemek biz devrimci Marksistlerin asli görevlerindendir.
Sınırlar mültecilere açılsın!
Mültecilere eğitim, sağlık,
barınma hakkı!
Mültecilere iş, sosyal güvence,
sendika, örgütlenme hakkı!
Bursa'dan İMD'li Bir İşçi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder