24 Temmuz 2012 Salı

Yorucu ve Öğretici Bir Pazar


Geçtiğimiz Pazar öğlene doğru Kartal İMD’de toplanmaya başladık. Bir kısmımız kahvaltıyla açılışını yaptı, bir kısmımız da balkon sohbetleriyle. Gündem ve sorular üzerinden tartışma belirleyecektik bugün. Havaların ısınmasıyla geleneksel İMD Kartal sahil günlerinin başladığını kendi aramızda sık sık tekrarlıyoruz! Deniz, çim, gölge... Bazen bunlara eşlik eden karpuz-peynir ve soğuk içecekler ve hatta herkesin şikayet ettiği en kötü alışkanlıklardan biri, çekirdek! Bugün de bu gelenekselliği gerçekleştirip, serin bir yer bulduktan sonra sohbetimizi sahilde tamamlamaya karar verdik.

Konumuz, Bahçelievler katliamının hükümlülerinden olan Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanalı’nın serbest bırakılması üzerinden açıldı. Buradan asıl konuşulması gerek konu referandum süreciydi. Bazı arkadaşlarımız bu serbest bırakılmalar neticesinde, “hayır” oyu vermenin gerekli olduğunu söylediler. Biz de hayır ya da evet oyunun bir kamplaşmayı ifade ettiğini, hayır oyu ağırlıklı çıksaydı bile yeni anayasanın belirlenmesinde devrimcilerden çok, sermaye partisi olan CHP’nin etkili olacağını söyledik. CHP’nin başını çektiği hayır kampı bir tarafta, diğer tarafta da AKP’nin başını çektiği ve faşistlerle birlikte teşekkürlerini esirgemediği bir “Evet” (yetmez ama’lı ya da doğrudan Evet’li!) kampı bulunuyor. Sonuçta CHP ve AKP’nin bir güç oylaması yaptıkları konusunda ortaklaştık.
Ardından BEDAŞ direnişi üzerinden gözlemlerimizi anlattık, direnişlere katılmanın, sınıf içinde örgütlenme yapmanın önemini bir kez daha vurguladık. Bununla birlikte bu alanlarda çalışma nasıl yapılır, deneyimlerin bizler açısından faydasını sorular üzerinden cevaplamaya çalıştık. Uzun bir tartışmanın ardından bir top oynama molası, ardından erkek ve kadın yoldaşlarla birlikte dernekte yaz temizliğine girişmeye karar verdik. Yorgunluk makarnası ve çayı da üzerine afiyet oldu. Daha sonra bir kısım erkek yoldaş futbol oynamak üzere planladıkları yere gittiler. Gecenin sonunu sahilde halay ve müziklerle tamamlayarak, Ankara’dan gelen yoldaşımızı aynı türkülerle uğurladık.
Günün 12 saatini, tartışmasıyla, temizliğiyle, şarkıları-türküleri-oyunlarıyla bir arada geçirmenin yorgunluğu beraberinde huzuru da getiriyor. Yalnız olmadığımızı anladığımız, hayata aynı yerden baktığımız, düşmanı aynı bildiğimiz, kavgada yan yana durduğumuz dostların, yoldaşların varlığını ideolojimize ve örgütlülüğümüze duyduğumuz gücü ve güveni daha da arttırıyor.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder