5 Mart 2013 Salı

Devlet Bizi Ne Yerine Koyuyor?


Bildiğiniz gibi Samatya’da bir süre önce Ermeni yaşlı kadınlara yönelik saldırılar meydana geldi. Birinin ölümüne neden olan saldırılarda diğer kadınlar da çok ciddi darp edilmişlerdi, hatta biri gözünü kaybetme riskiyle karşılaştı. Birçok kanal ve gazete bu saldırıların sadece hırsızlık amacıyla yapıldığını, hiçbir ırkçı yönünün olmadığını vurguladı. Hattâ Ermeni aydınlar da çıkıp “Polisimiz iyi çalışıyor. Net bir sonuç olmadan ırkçı saldırı olarak nitelememeliyiz” açıklaması yaptılar. Ardından Samatya’da daha önce hiç rastlamadığımız türde bir eylem gerçekleşti. Ermenilerin de yoğun olarak katıldığı bir basın açıklamasıyla “Kardeşime dokunma!” mesajı verildi. Kardeşlerinin yanında olan insanlar bu günde onları yalnız bırakmadılar.
Aradan bir aydan fazla zaman geçti. Bugün medyada Samatya’daki katilin bulunduğu haberi verildi. Katil bir Ermeniydi ve işsiz olan bu “Ermeni vatandaş” sadece gasp amaçlı yaşlı kadınların evine girerek onları darp etmişti! Bu haberle devlet; saldırıların azınlıklara yönelik ırkçı saldırılar olmadığını, İstanbul valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun dediği gibi sadece gasp amaçlı olduğunu belirterek kendini aklamış oldu. Peki, bu haber bizim içimize su serpti mi?
Bunu bir örnekle daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum. Medyadaki  en büyük kanallardan birinde yayınlanan “Karadayı” dizisini birçoğumuz biliyoruz. Orada da bir adam savcıyı öldürdüğü gerekçesiyle idam cezasına çarptırılmak üzere. Ama olayın arka planında çok büyük oyunlar dönüyor. Mahkemenin en yüksek mertebelerinde yer alan insanların yolsuzluğunu ortaya çıkartacağı için, diğer bir savcı tarafından öldürüldüğünü ve nasıl örtbas edilip suçu başka birine attıklarını görüyoruz.
Aslında devlet yayınladığı dizilerle bize bu yalanlara inanmamamız gerektiğini kendi medyasıyla anlatıyor.  Biz de bu yalana inanmıyoruz. Devlet kendini aklamak için birini ortaya atmıştır ve bu kişi de tesadüfe bakın ki Ermenidir. Yetkililer birçok örnekte olduğu gibi yalanlara sığınmıştır ve yalanlarla bizi susturmaya çalışıyor. 24 Nisan’da Sevag Balıkçı’nın şaka yoluyla öldürülmediğini, Mazlum Aksu’nun intihar etmediğini, öldürüldüğünü bildiğimiz gibi Samatya’daki olayların da ırkçı saldırı olduğunu söylemeye devam edeceğiz.
Yaşasın halkların kardeşliği!
Կեցցէ՝ժողովուրդներու եղբայրութիւնը:
Samatya’dan İMD’li bir devrimci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder