12 Ocak 2014 Pazar

Öğretmenlik mi Kutsal, Para mı?



Öğretmenlik kutsaldır denirdi eskiden. Hâlâ da birine "öğretmenim" diyince bir değişik bakar, saygı duyar. Haklılık payı da vardır aslında. Gençleri kendi düşüncelerin doğrultusunda yetiştirebileceğin bir meslektir öğretmenlik. Ve bilgi verdiğin için de "kutsallık" kategorisine sokulabilir belki de. Gelgelelim öğretmenlik de artık eski değerini kaybetti.
Ben özel bir lisede öğretmenlik yapıyorum. Öğretmenin kutsallığının verdiği mutluluk dışında öğretmenlerin birçok sıkıntısı var aslında. Özel okul olunca devlettekinden biraz farklı şartlarımız oluyor tabii. Daha iyi bir eğitim vermen gerekiyor, çünkü bu öğrenciler "paralı"; bazen geçemeyecek bir öğrenciyi bile dersten geçirmek zorunda kalıyorsun, çünkü "para her kapıyı açar". Ve daha birçok sorun...
Bunların yanı sıra, çalıştığım yer özelinde konuşacak olursam biz maaşlarımızı birer ay gecikmeli alıyoruz. Üstüne öğretmenliğimize devamlı hakaret ediliyor. Maaşlarımız konusunu patronla konuşunca klasik cevapları alıyoruz. Batmakta olduğunu, idare etmemiz gerektiğini söylüyor. Bizden anlayış göstermemizi bekleyen patron, bizden empati kurmamızı beklerken kendisi bizle empati kurma yoluna hiç gitmiyor! Sürekli borçlarından, borçlularından bahsedip tam öğretmenler odasının yanında bulunan idare bölümünde borçlularıyla bağıra bağıra telefonda konuşuyor ki, biz duyalım "ne kadar zor durumda olduğunu".
Patronlar; kaç milyarlık arabaları olan, her yaz ayrı bir yere tatile giden patronlar; işe tıklım tıklım metrobüste giden, aldığı maaşla kıt kanaat geçinen biz işçilerden daha fakirler.
İster öğretmen olalım ister doktor ister de fabrika işçisi bizim kazanım elde etmemizin tek yolu örgütlenmekten geçiyor.
İstanbul'dan İMD'li bir öğretmen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder