2 Haziran 2015 Salı

"Sağlıkta Dönüşüm" Ölüm Demektir!

Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi'nde görevli Dr. Kamil Furtun'un 29 Mayıs günü uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi üzerine bugün Edirne Tabip Odası, SES, Türk Sağlık-Sen, Tıp Fakültesi ve diğer sağlık bölümleri öğrencilerinin katılımıyla Edirne Devlet Hastanesi önünde toplanılıp bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Ardından Saraçlar Caddesi'ne yüründü ve burada Edirne Tabip Odası'nın bildirisi okundu. Ne yazık ki yürüyüş ve basın açıklaması boyunca slogan atılmıyordu, "sessiz çığlık"larımızın duyulacağı varsayılarak. Oysa öfkemizi sloganlarla haykırmak bir nefret kusma aracı olmaktan çok daha fazlası; izleyenlere meramımızı anlatma aracı. Katılanlara, çevredekilere en az sözle bu ölümün suçlularını deşifre etmenin yolu. Tek ama vurucu sloganla eylem sona erdi: "Sağlıkta Dönüşüm ölüm demektir!"



17 Nisan 2012'de Gaziantep'te Dr. Ersin Arslan, ölen dedesinin emekli maaşını almaya devam edebilmek için dedesinin öldüğünün resmi olarak gösterilmemesini isteyen bir katil tarafından bıçaklanarak öldürüldü. 30 Kasım 2012'de İstanbul Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli Asistan Dr. Melike Erdem 48 saatlik nöbeti sonrası Alo 184-SABİM (Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi) hattına yapılan bir şikayet üzerine savunması istendiğinde, elinde savunma kağıdıyla intihar etti. 11 Kasım 2005'te İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde görevli Dr. Necip Göksel Kalaycı ölen hastasının yakını tarafından öldürüldü. Hekime şiddetin simgeselleşen bu isimleri hayatını kaybedenler; daha şanslı olanları darp ediliyor, sözlü saldırıya uğruyor. Hekimlere ve diğer sağlık emekçilerine şiddet sağlık sektöründe gündelik hayatın bir parçası haline geldi. Sağlık Bakanlığı 113 Beyaz Kod (şiddete uğrayan sağlık emekçilerinin bu durumu bildirmesi için kurulmuş hat) kayıtlarına göre; 14 Mayıs 2012’den 2015 Mart ayına kadar 31.767 sağlık çalışanı şiddete uğramıştır. Bunların 18 bini hekim 13 bini ise diğer sağlık çalışanlarıdır. Saldırıların üçte biri fiziki saldırıdır. Bunlar sadece bildirilenler, elbette Sağlık Bakanlığı kaynaklarından edindiğimiz bir verinin güvenilirliği üzerine de iki kez düşünmekte fayda var, çünkü bütün bu şiddet olayları münferit vakalar değil. Bunu kavrayabilmek için Tayyip Erdoğan'ın "Doktorlara iğne yaptırmam; çünkü felç olabilirim", "Doktor efendi dönemi bitti", önceki Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın "Doktorların eli hastaların cebinde", "Paracı doktorlar gürültü yapıyor" söylemlerine; "Bugün de bir doktoru halletmişler" diyerek gülen Türkiye gazetesi yazarı Nuri Elibol'a karşılık Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun da gülüyor olmasına; Mayıs 2015'te Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Dr. Ersan Şener'i hastane önünde darp eden hasta yakınının hiçbir ceza almaması gibi örneklere bakabiliriz.



AKP'nin Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık hizmetlerinin bir metaya, hasta-hekim ilişkisinin bir satıcı-müşteri ilişkisine dönmesine sebep oldu. Polikliniklerde beş dakikada hastanın öyküsünü alıp muayene edip tanı koymak ve tedavi için yönlendirmek gerekiyor. Servislerde yatak sıkıntısı çekiliyor; sağlık personeli yetersizliği sonucu sağlık emekçileri arasında yetkiler, sorumluluklar karmaşıklaşıyor. Sağlık emekçileri insan hayatının sorumluluğunu 36 saatlik uykusuzlukla taşımak zorunda bırakılıyor. Ortaya çıkan bu niteliksiz sağlık hizmeti, tıp fakültelerinin bir altyapı geliştirme süreci olmaksızın artan kontenjanları neticesinde niteliksiz tıp eğitimiyle de taçlandırılıyor.

Sağlık öğrencileri ve emekçileri olarak; bu kaos ortamına dur demek için, haklarımızın gasp edilmesini engellemek için, insani koşullarda işimizi yapabilmek için, hayatta kalabilmek için birlikte hareket etmek, örgütlenmek zorundayız! Yaşanan sorunlardan sağlık emekçileri hastaları, hastalar sağlık emekçilerini suçluyor. Sağlık sektörünün hasta ve sağlık emekçisi tarafında konumlanışıyla AKP'nin sağlık politikalarının farklı şekillerde ceremesini çeken tüm emekçiler olarak ortak düşmanımızı görmeliyiz: en insani ilkelerle sürmesi gereken hasta-hekim ilişkisini bile maddi bir ilişkiye döndüren esas düşmanlar AKP ve hizmet ettiği sistemdir. Tüm emekçiler olarak katilimizi iyice tanımalı ve bu katile karşı hep birlikte örgütlü bir mücadele vermeliyiz!    


                                                                                             Edirne'den İMD'li bir tıp öğrencisi                                                                         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder