Samsun
Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi'nde görevli Dr. Kamil Furtun'un
29 Mayıs günü uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi üzerine bugün
Edirne Tabip Odası, SES, Türk Sağlık-Sen, Tıp Fakültesi ve diğer sağlık
bölümleri öğrencilerinin katılımıyla Edirne Devlet Hastanesi önünde toplanılıp
bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Ardından Saraçlar Caddesi'ne yüründü ve
burada Edirne Tabip Odası'nın bildirisi okundu. Ne yazık ki yürüyüş ve basın
açıklaması boyunca slogan atılmıyordu, "sessiz çığlık"larımızın
duyulacağı varsayılarak. Oysa öfkemizi sloganlarla haykırmak bir nefret kusma aracı olmaktan çok daha fazlası; izleyenlere meramımızı anlatma aracı.
Katılanlara, çevredekilere en az sözle bu ölümün suçlularını deşifre etmenin
yolu. Tek ama vurucu sloganla eylem sona erdi: "Sağlıkta Dönüşüm ölüm
demektir!"
17
Nisan 2012'de Gaziantep'te Dr. Ersin Arslan, ölen dedesinin emekli maaşını
almaya devam edebilmek için dedesinin öldüğünün resmi olarak gösterilmemesini isteyen
bir katil tarafından bıçaklanarak öldürüldü. 30 Kasım 2012'de İstanbul Samatya
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli Asistan Dr. Melike Erdem 48 saatlik
nöbeti sonrası Alo 184-SABİM (Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi) hattına yapılan
bir şikayet üzerine savunması istendiğinde, elinde savunma kağıdıyla intihar
etti. 11 Kasım 2005'te İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde görevli
Dr. Necip Göksel Kalaycı ölen hastasının yakını tarafından öldürüldü. Hekime
şiddetin simgeselleşen bu isimleri hayatını kaybedenler; daha şanslı olanları darp ediliyor, sözlü
saldırıya uğruyor. Hekimlere ve diğer sağlık emekçilerine şiddet sağlık
sektöründe gündelik hayatın bir parçası haline geldi. Sağlık
Bakanlığı 113 Beyaz Kod (şiddete uğrayan sağlık emekçilerinin bu durumu
bildirmesi için kurulmuş hat) kayıtlarına göre; 14 Mayıs 2012’den 2015 Mart ayına kadar 31.767
sağlık çalışanı şiddete uğramıştır. Bunların 18 bini hekim 13 bini ise diğer
sağlık çalışanlarıdır. Saldırıların üçte biri fiziki saldırıdır. Bunlar sadece
bildirilenler, elbette Sağlık Bakanlığı kaynaklarından edindiğimiz bir verinin
güvenilirliği üzerine de iki kez düşünmekte fayda var, çünkü bütün bu şiddet
olayları münferit vakalar değil. Bunu kavrayabilmek için Tayyip Erdoğan'ın "Doktorlara iğne yaptırmam; çünkü
felç olabilirim", "Doktor efendi dönemi bitti", önceki Sağlık
Bakanı Recep Akdağ'ın "Doktorların eli hastaların cebinde", "Paracı
doktorlar gürültü yapıyor" söylemlerine; "Bugün de bir doktoru
halletmişler" diyerek gülen Türkiye gazetesi yazarı Nuri Elibol'a
karşılık Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun da gülüyor olmasına; Mayıs
2015'te Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Dr.
Ersan Şener'i hastane önünde darp eden hasta yakınının hiçbir ceza almaması
gibi örneklere bakabiliriz.
AKP'nin Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık
hizmetlerinin bir metaya, hasta-hekim ilişkisinin bir satıcı-müşteri ilişkisine
dönmesine sebep oldu. Polikliniklerde beş dakikada hastanın öyküsünü alıp
muayene edip tanı koymak ve tedavi için yönlendirmek gerekiyor. Servislerde
yatak sıkıntısı çekiliyor; sağlık personeli yetersizliği sonucu sağlık
emekçileri arasında yetkiler, sorumluluklar karmaşıklaşıyor. Sağlık emekçileri
insan hayatının sorumluluğunu 36 saatlik uykusuzlukla taşımak zorunda
bırakılıyor. Ortaya çıkan bu niteliksiz sağlık hizmeti, tıp fakültelerinin bir
altyapı geliştirme süreci olmaksızın artan kontenjanları neticesinde niteliksiz
tıp eğitimiyle de taçlandırılıyor.
Sağlık öğrencileri ve emekçileri olarak; bu kaos ortamına dur
demek için, haklarımızın gasp edilmesini engellemek için, insani koşullarda
işimizi yapabilmek için, hayatta kalabilmek için birlikte hareket etmek,
örgütlenmek zorundayız! Yaşanan sorunlardan sağlık emekçileri hastaları,
hastalar sağlık emekçilerini suçluyor. Sağlık sektörünün hasta ve sağlık
emekçisi tarafında konumlanışıyla AKP'nin sağlık politikalarının farklı şekillerde
ceremesini çeken tüm emekçiler olarak ortak düşmanımızı görmeliyiz: en insani
ilkelerle sürmesi gereken hasta-hekim ilişkisini bile maddi bir ilişkiye
döndüren esas düşmanlar AKP ve hizmet ettiği sistemdir. Tüm emekçiler olarak
katilimizi iyice tanımalı ve bu katile karşı hep birlikte örgütlü bir mücadele
vermeliyiz!
Edirne'den İMD'li bir tıp öğrencisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder