Hepimizin
malumu olan bir gerçek var hayatımızda: televizyon dizileri. Dizi furyası artık
öyle bir hal aldı ki, çalışma saatlerimize göre günün her saatinde izleyebilecek
bir dizi bulabiliyoruz. Hattâ dizi sektörü öyle gelişti ki, toplumun her kesimi
için ayrı bir dizi yapılabiliyor desek daha doğru.
İşte
bunlardan biri de yeni gösterime giren Huzur
Sokağı. İlk başta bu dizinin de diğerlerinden pek bir farkı yokmuş gibi görünüyor:
Mini etekli zengin bir kız okulun en çalışkan çocuğuna kafayı takmıştır, rakibi
de “cadı” annesinin dayatmaları altında yaşayan ve bu çocuğa depresif bir aşkla
bağlanan başı kapalı bir genç kızdır.
Ancak dizide
esas oğlan karakterine baktığımızda AKP’nin yaratmak istediği genç
tipinin beyaz perdeye aktarılmış hali çıkıyor karşımıza. Kapitalist sistemin
ihtiyaçlarına uygun, aynı zamanda muhafazakâr değerlerine bağlı bir genç erkek
tipi. Dizinin diğer karakterlerine baktığımız zaman ise bütün iyi ve
mutlu karakterler muhafazakâr, haline şükreden tiplerdir. Onların dışında kalanlar
ise elbette iç huzurdan yoksun ve mutsuzdur. Sürekli bir arayış
içerisindedirler vesaire…..
Dizide
ara ara başörtüsü ile ilgili vurgular yapılarak sanki bugüne kadar sadece
onlar ezilip dışlanmış gibi, sürekli “türbanlı genç kızlarımız üniversitelere
alınmıyor”, “başörtülü kızlarımız eziliyor” mesajı eksik edilmiyor. Tabii amaç
muhafazakâr işçileri diğer işçilerle karşı karşıya getirmek. Madem o
kadar demokratsınız, haksızlığa karşısınız, haksız yere hapis yatan öğrencilerden neden
bahsetmiyorsunuz?
Burjuvazinin
kendi iç çatışması dizilere de taşmış durumda. Patronlar sınıfı ellerindeki bu
araç sayesinde emekçileri kendi kamplarına payanda edebilmek için var gücüyle
çalışıyor. Oysa ister muhafazakâr olsun ister Kemalist bütün patronlar bizim düşmanımızdır.
Hepsinin derdi vampirler gibi kanımızı emmek, sırtımızdan kazandıkları
paralarla sermayelerini büyütmektir. İşçiler olarak tek bir çıkarımız var, o da
herhangi bir burjuva kampın peşinden gitmek değil, patronlara karşı sınıf
cephesi saflarını örmek ve patronlara karşı saflarımızı sıklaştırmaktır.
Huzur “Huzur
Sokağı”nın ideolojisinde değil, huzur kapitalizme karşı isyanda!
Bursa’dan Bir İMD’li
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder