Kampın kısa sürdüğüne dair
homurdanmalar, birkaç gece daha uzun kalmak isteyen arkadaşlarımızın
istekleriyle kamp ekibi olarak bir piknik yapmaya karar verdik. Anadolu ve
Avrupa yakasından arkadaşların rahat gelebileceği bir yer belirlemeliydik ve
Altunizade İzci Kamp alanı tam buna uygundu.
Kahvaltıyla başlayacağımız piknik
için saat 10’da toplanmaya başladık. Programı kahvaltı, kamp değerlendirmesi,
serbest zaman, öğle yemeği, toplantı, müzik ve oyunlar olarak belirledik.
Serbest zamanda Hababam Sınıfı’nın çekildiği okulu ziyaret ettik, tadilatta
olduğundan dolayı içeri giriş yasaklanmıştı. Biz de okulun ana kapısının
önünde, bu filmle büyüyen herkes gibi klasik film üzerinden sohbetler
çevirirken, birden kendimizi sahneleri canlandırırken bulduk. Mahmut Hoca’nın
penceresinden bakamasak da, cama gülle atamasak da, Badi Ekrem bize tek ayak
cezası verdi!
Ev yemekleriyle yapılan öğlen
yemeğinin ardından, toplantı düzenine geçtik. Tartışma konusu olarak da 1 Eylül
Dünya Barış Günü’nün de ardından barış konusunun konuşulması talep edildi.
Konuyu iki şekilde ele aldık: Kürt sorunu bağlamında barış ve işçi sınıfına
karşı tüm dünyada silahlı-silahsız bir şekilde yürüyen savaş. Barışı kimin
getireceği, işçi sınıfı açısından barış nasıl gelecekti, silahların inmesi
barışın gelmesi mi anlamına geliyordu? Salt savaş karşıtlığı üzerinden kurulan
barış sloganı kitleler açısından ne anlam taşıyordu? Suriye-Türkiye savaşında
nasıl bir tutum almalıydık? Savaşın silahlarla devam ettiği gibi, aynı zamanda
işçiler açısından da sermayeyle 24 saat savaşın içinde olunduğu, o nedenle
sınıfları kaldırana dek de barışın gelmeyeceği, aslında barışın da savaşla, ama
sınıf savaşıyla geleceği konuşuldu. Tüm bunları konuştuktan sonra halaylarla
türkülerle pikniğimizi sona erdirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder