Dün kendilerine “Müslüman
anti-kapitalist gençler” adını veren bir grup 1 Mayıs bildirisi yayınladı ve 1
Mayıs günü, Taksim’de ölen işçilerin anısına Fatih Camii’nde gıyabi cenaze
namazı kılıp alana geleceklerini açıkladılar.
Onların bu çağrısı, işçi sınıfı
dışında her türlü güce, harekete vb. biat etmeye yeminli “yeni dinamik”çilerden
çok ilgi gördü, yine boyundan büyük anlamlar yüklemeler gırla. Devrimci teoriye
ve daha önemlisi devrimci hareketin uluslararası tarihine ilgisizlik ve
bilgisizlikten kaynaklı bu yüceltmenin niye yanlış olduğunu burada uzun uzun
anlatmaya gerek yok, biz bildiriye şöyle bir bakalım.
Kuşkusuz bir
dini inanç olarak Müslümanlıkla yetinmeyip, bir siyasal kimlik olarak da
İslamiyeti referans alanların kökten dinci olmalarındansa anti-kapitalist
olmaları evladır, ama 1 Mayıs bildirisinde “Firavunlara, Karunlara, Hamanlara,
tağutlara” karşı mücadeleden bahseden bir siyasal İslamcının, her şey bir tarafa, Tayyiplerden, Gülenlerden vb. bahsetmemesi kabul edilebilir mi?
“Müslüman
Antikapitalistler” kökten dinci veya ticareten dincilerle aralarına çizgi
çekeceklerse AKP ile Gülen ve co.’dan başlamalılar, aşırı radikalliğe gerek yok,
zira bunu yapmadıklarında, görünüşteki radikallik aslında kabuğun altındaki statükoculuğun örtüsü olur.
Özellikle göze çarpan cümlelerden biri de "Mülk Allahındır" sloganı. Geçmişte de benzer gruplar tarafından kullanılmış olan bu slogan aslında devrimci değil, “status quo ante” (eskiye
dönüş) yönelimli bir slogan. Ortaçağda Batı’da da mülk tanrınındı! “Mülk Allahın”,
peki, ama yeryüzünde tasarrufu (intifa hakkı) kimde?! Bu soruya yanıt vermek
lazım. Biz kapitalistleri mülksüzleştirecek olan işçi devletinde, işçi
sınıfının kolektif mülkiyetinde olmalı diyoruz, anti-kapitalist böyle olunabilir diyoruz.
Her şeye rağmen,
Taksim’e, 1 Mayıs alanına buyursunlar gelsinler, nasıl olsa artık izinli,
icazetli! Dahası Taksim yalnızca devletten izinli olunca gelen bir tek onlar
olmayacak. Malum, birçok “solcu” da devletten izin gelince Taksim’e teşrif
ediyor! (bkz. Ya Tayyip 1 Mayıs'ta Taksim'e Yine İzin Vermezse?) Ama biz kendilerini, yarın bir gün Taksim yine yasaklanırsa, biber
gazlarını, copları yerken de, veya Madımak kundakçılarına karşı savaşırken de aramızda
görmek isteriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder