27 Ağustos 2012 Pazartesi

Yaz Kampımıza Dair Birkaç Söz


İşçi sınıfının devrimci mücadelesini örgütlü bir biçimde İMD çatısı altında yürüten biz sınıf devrimcilerini bir araya getiren çalışmalarımız, eylemlerimiz ve toplantılarımızın yanı sıra bizleri yoldaş olarak yakınlaştıran, hem eğiten hem de eğlendiren yaz kampımız gerçekten de anlatılmaya değerdi.

Söze sanırım bayram trafiğinden dolayı saatler süren gidiş yolundan başlamak gerek. Yol boyunca söylenen şarkılar, türküler, hatta durgun trafikte zaman zaman yapılan yürüyüşler, hepimizin ne kadar heyecanlı olduğunu gösteriyordu. Uzun süren bu yolculuktan sonra kamp alanımıza vardığımızda dolu dolu geçecek olan 3 günlük bir kamp süreci bizleri bekliyordu.
Kamp süresince belki de en çok vurgulamamız gereken yanımız hem çalışırken hem de eğlenirkenki örgütlü duruşumuzdu. Bizler için yaz kampları aynı zamanda, yaratmak istediğimiz sınıfsız, kolektif üretim ilişkilerinin egemen olacağı toplumun birer provasıdır. Biz bu provayı gerek kampın genel işlerini yaparken (yemek yaparken, bulaşık yıkarken vs.) gerekse de eğitici ve eğlendirici etkinlikleri yaparken kolektif bir biçimde sahneye koyduk. Çünkü biliyoruz ki ancak ve ancak birlikte çalışarak, iş örgütleyerek, birlikte gülüp eğlenerek, birlikte zorluklara göğüs gererek yoldaşlık ilişkilerini geliştirebilir ve mücadelemizde örgütlü duruşumuzu koruyabiliriz.
Kamptaki çalışmalarımıza dönecek olursak, teorik eğitim açısından çok verimli bir kamp geçirdiğimizi söylememiz gerekir. Kamp boyunca çok güzel tartışmaların yaşandığı, “Devrim Nedir, Neden, Nasıl?”, “Suriye’deki Ayaklanmalar ve Suriye’ye Emperyalist Müdahale” ve “Enternasyonalizm” konuları üzerine geniş toplantılar yaptık. Bunun yanı sıra yoldaşlarımızın önerileri doğrultusunda “Emperyalizm”, “Sosyal Medyanın Mücadeledeki Önemi” ve “Fabrika Komiteleri” başlıklarıyla atölye çalışmaları gerçekleştirdik. Tüm bunların yanında aramıza yeni katılan yoldaşlarımızla birlikte İMD olarak bugüne kadar nasıl bir mücadele verdiğimizi, ne gibi çalışmalar yaptığımızı ve bundan sonra neler yapacağımızı konuştuk ve kararlar aldık.
Bir yandan öğrenirken, diğer yandan eğlenmeyi de unutmadık. Denizin, güneşin tadını çıkardık. Gerek plajda gerekse çadırlarımızın önünde oyunlar oynadık, mangalımızı yaptık. Kampın olmazsa olmazlarından gece ateşimizi yaktık, türküler söyledik, halaylar çektik. Hem böyle zamanlarda hem de toplantılarda aramıza katılan misafirlerimize de İMD’nin örgütlü duruşunu göstermiş olduk bu sayede.

Gelelim kampımızın hem eğiten hem de eğlendiren en güzel etkinliğine: İMD Tiyatro Atölyesi Oyuncuları’nın “Palavracı Recep” adlı oyunu. Yoldaşlarımız bu oyunda, devrimci mücadele içerisinde hepimizin çok aşina olduğu bir tipin, bir taraftan “devrimciyim, sınıf mücadelesi veriyorum” diyen, diğer taraftan erkek egemen toplumun kadına uyguladığı baskı ve şiddeti evinde karısına karşı kullanan “devrimci bir işçi”nin eleştirisini sahnelediler. Yoldaşlarımızın bu oyunu hem sanatsal açıdan hem de verilen mesaj açısından takdire şayan bir çalışmaydı. Hepsinin emeğine sağlık diyelim ve çok daha iyi çalışmalar yapacaklarından emin olduğumuz yoldaşlarımıza gereken desteği vermeyi unutmayalım.
Son olarak şunu söylemek gerekir ki; kamp süresince birçoğumuzun tekrar tekrar şahit olduğu, aramıza yeni katılan yoldaşlarımızın da yaşayarak ve görerek farkına vardığı güzel insani ilişkiler ancak ve ancak bu sömürü düzeni içerisinde yoldaş olunarak, yani örgütlü bir biçimde mücadele ederek kazanılacak zaferlerle toplumda yerleşebilir. İMD olarak biz bu toplumu yaratmak için her gün yeni adımlar atmaya devam edeceğiz. Kampa gelen, gelemeyen tüm yoldaşların bunun bilinciyle İMD’ye, yani kendi örgütlülüğüne güvenerek bu yolu yürümesi gerektiğini unutmayalım.
 İMD'li Bir Üniversite Öğrencisinden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder