İşçi sınıfının devrimci mücadelesini
örgütlü bir biçimde İMD çatısı altında yürüten biz sınıf devrimcilerini bir
araya getiren çalışmalarımız, eylemlerimiz ve toplantılarımızın yanı sıra
bizleri yoldaş olarak yakınlaştıran, hem eğiten hem de eğlendiren yaz kampımız
gerçekten de anlatılmaya değerdi.
Söze sanırım bayram trafiğinden dolayı
saatler süren gidiş yolundan başlamak gerek. Yol boyunca söylenen şarkılar,
türküler, hatta durgun trafikte zaman zaman yapılan yürüyüşler, hepimizin ne
kadar heyecanlı olduğunu gösteriyordu. Uzun süren bu yolculuktan sonra kamp
alanımıza vardığımızda dolu dolu geçecek olan 3 günlük bir kamp süreci bizleri
bekliyordu.
Kamp süresince belki de en çok vurgulamamız
gereken yanımız hem çalışırken hem de eğlenirkenki örgütlü duruşumuzdu. Bizler
için yaz kampları aynı zamanda, yaratmak istediğimiz sınıfsız, kolektif üretim
ilişkilerinin egemen olacağı toplumun birer provasıdır. Biz bu provayı gerek kampın
genel işlerini yaparken (yemek yaparken, bulaşık yıkarken vs.) gerekse de eğitici
ve eğlendirici etkinlikleri yaparken kolektif bir biçimde sahneye koyduk. Çünkü
biliyoruz ki ancak ve ancak birlikte çalışarak, iş örgütleyerek, birlikte gülüp
eğlenerek, birlikte zorluklara göğüs gererek yoldaşlık ilişkilerini
geliştirebilir ve mücadelemizde örgütlü duruşumuzu koruyabiliriz.
Kamptaki çalışmalarımıza dönecek olursak,
teorik eğitim açısından çok verimli bir kamp geçirdiğimizi söylememiz gerekir.
Kamp boyunca çok güzel tartışmaların yaşandığı, “Devrim Nedir, Neden, Nasıl?”, “Suriye’deki
Ayaklanmalar ve Suriye’ye Emperyalist Müdahale” ve “Enternasyonalizm” konuları
üzerine geniş toplantılar yaptık. Bunun yanı sıra yoldaşlarımızın önerileri
doğrultusunda “Emperyalizm”, “Sosyal Medyanın Mücadeledeki Önemi” ve “Fabrika
Komiteleri” başlıklarıyla atölye çalışmaları gerçekleştirdik. Tüm bunların
yanında aramıza yeni katılan yoldaşlarımızla birlikte İMD olarak bugüne kadar
nasıl bir mücadele verdiğimizi, ne gibi çalışmalar yaptığımızı ve bundan sonra
neler yapacağımızı konuştuk ve kararlar aldık.
Bir yandan öğrenirken, diğer yandan
eğlenmeyi de unutmadık. Denizin, güneşin tadını çıkardık. Gerek plajda gerekse
çadırlarımızın önünde oyunlar oynadık, mangalımızı yaptık. Kampın olmazsa
olmazlarından gece ateşimizi yaktık, türküler söyledik, halaylar çektik. Hem
böyle zamanlarda hem de toplantılarda aramıza katılan misafirlerimize de
İMD’nin örgütlü duruşunu göstermiş olduk bu sayede.
Gelelim kampımızın hem eğiten hem de
eğlendiren en güzel etkinliğine: İMD Tiyatro Atölyesi Oyuncuları’nın “Palavracı
Recep” adlı oyunu. Yoldaşlarımız bu oyunda, devrimci mücadele içerisinde
hepimizin çok aşina olduğu bir tipin, bir taraftan “devrimciyim, sınıf
mücadelesi veriyorum” diyen, diğer taraftan erkek egemen toplumun kadına
uyguladığı baskı ve şiddeti evinde karısına karşı kullanan “devrimci bir işçi”nin
eleştirisini sahnelediler. Yoldaşlarımızın bu oyunu hem sanatsal açıdan hem de
verilen mesaj açısından takdire şayan bir çalışmaydı. Hepsinin emeğine sağlık
diyelim ve çok daha iyi çalışmalar yapacaklarından emin olduğumuz
yoldaşlarımıza gereken desteği vermeyi unutmayalım.
Son olarak şunu söylemek gerekir ki; kamp
süresince birçoğumuzun tekrar tekrar şahit olduğu, aramıza yeni katılan
yoldaşlarımızın da yaşayarak ve görerek farkına vardığı güzel insani ilişkiler
ancak ve ancak bu sömürü düzeni içerisinde yoldaş olunarak, yani örgütlü bir
biçimde mücadele ederek kazanılacak zaferlerle toplumda yerleşebilir. İMD
olarak biz bu toplumu yaratmak için her gün yeni adımlar atmaya devam edeceğiz.
Kampa gelen, gelemeyen tüm yoldaşların bunun bilinciyle İMD’ye, yani kendi
örgütlülüğüne güvenerek bu yolu yürümesi gerektiğini unutmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder