8 Mart 2012 Perşembe

YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!

Yaşadığımız toplumda emekçi kadınlar yalnızca emekçi kimliklerinden ötürü değil, kadın kimliklerinden ötürü de sömürülüyor, eziliyor, yok sayılıyorlar. İşte 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bu katmerli sömürüye bir tepkidir.



1857 baharı New York’ta çok düşük ücretler karşılığında günde 12-14 saat çalışmaya mahkûm edilen dokuma işçisi kadınların “8 saatlik işgünü, eşit işe eşit ücret ve daha iyi çalışma koşulları” talepleriyle çıktıkları grevle başladı. 40 bin dokuma işçisi kadının katıldığı eylemler polis saldırısıyla durdurulmaya çalışıldı ve greve katılan kadınlardan bazıları yürüyüşü engelleyebilmek için fabrikaya kilitlendi. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli olan kadınların 129’u yanarak hayatını kaybetti. 8 Mart 1857 tarihe sınıf mücadelesinde kadın işçilerin ilk kitlesel eylemi olarak geçti.
Bundan 51 yıl sonra, 8 Mart 1908’de New York’taki binlerce iplik işçisi kadın, yangında kaybettikleri sınıf kardeşlerini anmak ve uzun çalışma sürelerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için yine direnişe geçtiler. 1909 8 Mart’ında da yinelenen eylemlerde dillendirilen bir diğer talep ise kadınlara oy hakkıydı. 1910 yılında işçi sınıfının uluslararası örgütü olan İkinci Enternasyonal’e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, bu günün “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” ilan edilmesine karar verildi. Bunun ardından her yıl Mart ayının başında kutlanmaya başlanan gün işçi sınıfının kadın sorununa verdiği cevap açısından önemliydi: Kadın işçiler ölülerini unutmamış ve sınıf kardeşi hemcinslerini mücadele ederek anmaya karar vermişlerdi.



Yani 8 Mart Güler Sabancı’sından Emine Erdoğan’ına kadar tüm kadınların günü değil, emekçi kadınların, ezilen kadınların günüdür.
8 Mart, Anneler Günü gibi, Sevgililer Günü gibi tüketim çılgınlığına kapılacağımız bir gün değil, bizi yok sayan, açlıkla, dayakla, çürümüş ahlakıyla vb. terbiye etmeye çalışan ücretli kölelik düzenine karşı mücadele günüdür. Tam da bu yüzden, tarihteki ilk işçi iktidarını kuran devrim bundan tam 95 yıl önce Rusya’da bir 8 Mart gösterisiyle başlamıştır.
İşçi sınıfı olarak 8 Mart’ta kadın-erkek el ele sorunu kökünden halletmek üzere meydanlara inmeli, evde, sokakta, işyerinde köleliği reddettiğimizi haykırmalıyız.



Belli başlı taleplerimiz:

  • Eşit işe eşit ücret, işyerinde her türlü eşitsizliğin kaldırılması,
  • “Ev kadınları” olarak anılan milyonlarca emekçi kadının ücretli işçi kapsamında sosyal haklara kavuşturulması,
  • Kadınlara yönelik ayrımcı yasaların tümüyle kaldırılması ve bu tür davranışların ağır suç kapsamına alınması,
  • Yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada önemli bir yer kaplayan, “namus” kisvesi altında işlenen suçlara ağır-caydırıcı cezalar getirilmesi,
  • Ücretsiz kreşler, çamaşırhaneler, aşevleri.


İŞÇİ MÜCADELE DERNEĞİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder