2 Mart 2012 Cuma

Urfa’dan bir İMD’li: İlk İşçi Eylemim!

Size o anları nasıl anlatabilirim bilemiyorum açıkçası... Bu hayatımın ilk işçi eylemi oldu ve bu yüzden o büyüsü üzerimden hiç silinmeyecek. Küçücük bir yer, hatta bir köy diyebileceğim Ceylanpınar’ın en büyük meydanındayız. 750 kişi, bir de ben! O koca koca adamların gözlerinde gördüğüm inanç aynı, hepsinin yüreği bir. Babamla birlikte ilk kez babamın ve diğer işçilerin hakkını savunmak için toplandık.
Tüm işçiler TİGEM’e ait olan mavi renk ceket ve tabii ki beyaz yeşil şapkalarıyla oradaydı. Ortada bir haksızlık vardı ve buna karşı hepimiz oradaydık. Polisler dört bir yanı çevirmişti, o kadar çok polis vardı ki eylemcilerden çok onları gördüm desem abartı olmaz! Bu şekilde yürüyüşe başladık, pankartlar açılmış en ön saflarda duranlar büyük bir gururla taşıyordu onları. En çok hoşuma giden de, “Hiçbir işçi sahipsiz bir köle değildir” yazısıydı.
Tabii babam yanımda olduğu için tam tadına vardım sayılamaz bu coşkunun. İşte bu şekilde Ceylanpınar merkeze doğru yürümeye başladık. Sloganlar göklere erişmekte adeta. Benle babam orta saflarda ilerliyoruz. Söylenenlere eşlik içindeyiz, başımda gururla taşıdığım işçi şapkası...
Böylece merkeze geliyoruz. Dörtyol’a... Konuşma yapılacak:
Biz TİGEM işçileri olarak bu yaşımıza kadar üç kuruş maaş için ömrünü tüketen insanlarız. Bu zamana kadar Türkiye’nin birçok mali geliri bu çiftlikten sağlanmaktaydı. Özelleştirmenin yanı sıra, haklarımızı beyan ettiğimiz sendikamızın bize karşı tutumu durumu iyiden iyiye çıkmaza sokmuştur. Şu an bağlı olduğumuz Tarım-İş sendikasından şu sebeple ayrılıyoruz: Sendika başkanı oy kullanımında yaptığı haksızlıkla başa geçmiş ve TİGEM’in özelleştirilmesi için yapmadığı şey kalmamıştır. Bu kadar yıl çalışan işçi demeden kendi kayırmalarıyla o kişileri sendikaya almış, diğer işçileriyse sebepsiz yere çıkarmıştır. İşte bu sebepten ötürü, yöneticisini zaman içinde bizim seçeceğimiz sendikamıza geçiyoruz, tüm emekçilerimize duyurulur!
Tam olmasa da hatırladıklarımla konuşma aynen buydu. Son cümleyi duyamadım, bir alkış koptu ki sormayın. Arada ezilebileceğim anlar bile oldu. Birden kargaşa çıktı. Polisle konuşmayı yapan işçi tartışmaya girdiler, birdenbire ortalık karıştı, ne olduğunu anlamadım. Sanırım şu an o işçimiz bedeninin tutsak edildiği hapis duvarları arasında mahkemesini bekliyor. Olay büyüktü, bir sivil polis ve bir işçi hastaneye kaldırıldı.
Herkes öfke doluydu o an. Sonrasını göremedim, orada bulunmam bana da zarar vereceği için dernek binasına götürüldüm... Ama şunu söylemeliyim ki, haksızlığa karşı direnmenin ne demek olduğunu benden daha iyi bilirsiniz ve yoldaşlarım bu yoldan asla şaşmayın!
Urfa’dan bir İMD’li

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder