29 Mart 2012 Perşembe

Yeni Eğitim Tasarısı ve Sokakta Muhalefet

AKP’nin “4+4+4” adıyla bilinen eğitimi dizayn etme amaçlı yeni yasa tasarısı toplumun geniş kesimlerinden haklı bir tepki topluyor. KESK ve devrimciler dünden bu yana Ankara’da ve diğer şehirlerde direniyor.
Devlet KESK'in bu ülkede sayısal gücünden daha büyük bir etkiye sahip olduğunu, olabileceğini bildiğinden kamu emekçilerinin demokratik hakkını kullanmasına izin vermiyor. Lafa gelince “1990'lar Türkiye'sine dönüş yok diye atıp tutan AKP, o dönemde  devlet KESK'e ve diğer devrimci-demokrat güçlere ne yaptıysa aynısını yapıyor.
AKP’nin Ankara Valisi “bu gösteri yasal değildir” diyor, sanki gösteri için izin almak şartmış gibi. Keşke referandum döneminde kafa şişiren hukukçularınız ve “uzmanlarınız” yine çıksalar da, anlatsalar “gösteri ve ifade özgürlüğü nedir?”, “demokrasi nedir?”  diye. Ankara valiliği, “yürüyüşe izin yok  diyor, zaten izin isteyen de yok! Sınıf mücadelesi meşruiyetini burjuva yasalardan almaz!
Bu arada, Ankara’da Tandoğan’da demokrat, özgürlükçü kesilen CHP, İstanbul Avcılar’da aynı devletin sözcüsü olduğunu kanıtlarcasına cemevine saldırıyor. CHP'den gelecek hayır mı? Hayır!
AKP bu yasayla 28 Şubat’ın rövanşını (intikamını) almak istediğini, zaten berbat vaziyette olan eğitim sistemini düzeltmek gibi bir derdi olmadığını, İmam Hatip Liseleri konusunda bir hesabı olduğunu gizlemiyor. CHP eksenli “muhalefet” ise yine çarpık bir laiklik savunusu sergiliyor. Gündemde şeriat yine büyük yer kaplıyor.
Bu yasa tasarısına karşı muhalefette eğitim sisteminin baştan aşağıya değiştirilmesi gerektiğini ve mevcut tasarının kesinlikle bu işe yaramayacağını öne çıkarmak gerekiyor. Laiklik konusunda ise, din ve devlet işlerinin tamamen ayrılması, devletin din eğitiminden ve genel olarak din işlerinden tümden elini çekmesi gerektiği konusunda yan çizen birinin bu yasaya karşı çıkması ve laikliği savunması mümkün değildir. Laiklik, Ordu ve Burjuva Çıkarlar yazımızda şunları yazmıştık:
Dini inanca sahip olmayan ya da Sünni olmayanlara zorla din dersi verildiği gibi, almadıkları hizmet için de vergi kesilmektedir. Bunlar laiklik tartışmalarının burjuvazinin cephesinden dile getirilmeyen veçheleridir. Okullarda verilen din eğitiminin tercihe bırakılması sorunu çözmez, tersine aynı ayrımcılığı körükler. Din eğitimi resmi eğitimin parçası olmaktan çıkartılmalı, isteyen istediği eğitimi kendi cebinden verdiği ücret mukabilince almalıdır. Böylece hem “laik” kesimin hem de “dinci” kesimin “istediği” olacak, imam ya da hatip ihtiyacı duymayanlardan para toplanarak okullar açılamayacaktır. Laiklik her şeyden önce devletin din işlerine karışmaması ve dolayısıyla kaynak aktarmamasıdır. Laiklik, devletin ihtiyaçlarına göre kitlelere “münasip” dozlarda din şırınga edilmesi değildir. Oysa TC’nin uyguladığı “laiklik” her zaman bu olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder