İMD olarak, çok uzun yollardan geçerek, direnişlerinin 41.
gününde Feniş işçilerini bayram ziyaretine gittik.
Sloganlarımızla girdiğimiz fabrika
sahasında işçilerin ailelerini de görmek mutluluk vericiydi. Direnişlerde
ailelerin kazanılmasının, ikna edilmesinin önemini bildiğimizden, biz de daha
çok ailelerle zaman geçirmeye çalıştık.
Aileler direnişe ve mücadeleye sıkı
sıkı kenetlenmiş durumdalar. Fabrikada uzun yıllar çalışmış olan işçiler 3
aylık maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını almak için tüm olumsuzluklara
rağmen direniyorlar. “Eskiden Feniş’e girebilmek için torpil gerekirdi, çok
büyük bir işyeriydi burası” diyen işçi aileleri, “biz buradan ekmek yedik,
emeğimizi verdik, şimdi emeğimizi nasıl bırakıp gideriz?” diyerek direnişin
gerekliliğini ve neden sürmesi gerektiğini anlattılar.
Taksim’de Galatasaray Lisesi önünde
gerçekleştirmiş oldukları eylemde halkın kendilerine sahip çıkmasını isteyen
işçilere bir işçi ağabeyimizin eşi Gezi'de işçilerin halka sahip çıkmadığından
yakınarak “şimdi de halkın size sahip çıkmasını bekleyemezsiniz” demiş. Bunu
duymamız hem sevindirici hem de Türkiye’deki işçi sınıfı mücadelesinin
bulunduğu seviyeyi göstermesi açısından düşündürücüydü.
Bazı işçiler krediyle ev almış,
fakat direnişte olduğu süre içinde kredilerini ödeyemediğinden evlerinden
olmuşlar. Bir işçi ağabeyimizin eşi “2 üniversite öğrencisi çocuğum var, burada
olmayı çok istemişlerdi, ama harçlıklarını çıkarmak için kafeterya gibi yerlerde
çalışıyor ikisi de” dedi. Biz hayatın zor olduğunu ve patronların bize sadece bir
aylık aç kalmayacağımız kadar para vererek kendisine mecbur bıraktığını
söylediğimizde o da şunları söyledi: “Burada çalışan arkadaşların çoğu kiradaydı,
bırakıp gitmek zorunda kaldılar, tabii kalıp direnenler de var ve biz
kararlıyız, burada nöbetimize devam edeceğiz.”
İşçiler patronun bu fabrika
sayesinde iki işyeri daha kurduğunu, holding sahibi olduğunu belirttiler. Bu
bayram gününde ailelerin 3 aylık maaşlarını ödemeyerek onları mağdur ettiğini,
kıdem tazminatlarını ödemeyerek haklarını resmen gasp ettiğini, bu durumun
mağduriyetini yaşadıklarını ve bu nedenle haklarını aradıklarını söylediler.
Hükümet yetkililerine birçok kez seslendiklerini, hukuki yollardan haklarını aramalarına
rağmen, kimsenin mağduriyetlerini gidermediklerini için bu bayram gününü burada
direnerek geçirdiklerini belirttiler. Bayramda harçlık yapabilmek için
fabrikanın hurdalarını satarak küçük bir bayram harçlığı ile bayramı
geçirdiklerini anlattılar.
Sendika temsilcilerinden biri,
sohbetimizde mücadelenin zor ama umut verici olduğundan bahsetti. Avukatlar
aracılığıyla yapılan ön protokolde patron Sedat Aloğlu’dan alacaklı olduklarını
kabullendirmiş durumda olduklarını bildirdi. Bu önemli ve umut verici bir
gelişme işçiler açısından. Bu sayede işçilerin mahkeme süreci yaklaşık bir yıl
daha kısalmış oluyor. İşçiler adına olan bu kazanıma sevindik. Ancak
fiili-meşru mücadelenin, direnişin yerini hiçbir protokolünün, mahkemenin vs.
tutamayacağını anlattık. Onlar da bize hak vererek, haklar tamamen alınana
kadar direnişi bitirmeyeceklerini dile getirdiler.
İMD olarak uzun uzun aileleri
kazanmanın önemini anlattık. Direnişçi aileler arası ziyaretlerin pek
yapılmamış olduğunu öğrendiğimizde, bu ziyaretlerin moral-motivasyon ve
kararlılık açısından zorunlu olduğunu belirttik. Direniş komitesine bu yönde
bir öneride bulunmaları gerektiği konusunda konuştuğumuz işçilerle hemfikir
olduk. Direnişteki işçiyi kendi ailesi sonuna kadar desteklediği sürece o
mücadelenin sürmesi ve kazanılması daha kolay olacaktır. Evde kazanılmayan,
destek almayan mücadelenin fabrikada kazanılması güçtür!
Feniş işçilerine mücadeleleri
kazanımla sonuçlanana kadar, yanlarından ayrılmayacağımızı bir kez daha
belirttik. Mücadelelerini THY, KAZOVA, LEROY MERLİN gibi diğer mücadelelerle
düşünmenin birbirimiz ve verdiğimiz sınıf mücadelesini anlamamız açısından
önemli olduğunu vurguladık.
FENİŞ İŞÇİSİ YALNIZ DEĞİLDİR!
BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder