1 Temmuz 2015 Çarşamba

Bir Gün İki Eylem: Sivas Anması ve LGBTİ Onur Yürüyüşü

Sivas Anması

2 Temmuz 1993. 35 canın yanarak hayatını kaybettiği kara gün. Üzerinden tam 22 yıl geçti ama biz hala unutmadık, hatırlıyoruz. Gözleri kırmızıya bürünmüş o vahşi hayvanları hatırlıyoruz, dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'i hatırlıyoruz, sadece 5 dakikalık mesafede olup gelmeyen, gelince de sadece seyreden askerleri hatırlıyoruz, etraftaki esnafın nasıl destek verdiğini hatırlıyoruz. Katil devleti unutmadık! Hatırlıyoruz! Dillerinde tekbir ile katlettiler bizleri. Oysaki tek suçumuz insan olmayı başarabilmekti.

Bugün Kadıköy'de düzenlenen Madımak anmasındaydık. Kitle olarak çok büyük bir kitle yoktu. Daha çok siyasi örgütlerden oluşan kitlede Alevi dernekleri ve grupları yok denilecek derece de azlardı. Alevilerin yeterince desteğinin olmayışı üzücü bir durum, hele ki bu zamanlar da: Kapılarımıza işaret koydukları, bizlere Çorum'u Maraş'ı hatırlatmaya çalıştıkları bu zamanlarda. Unutmak ihanettir diyenler neredeydiler merak ediyorum. Daha fazla destek verilmeli.


Bu kadar azınlık olmamızın tek bir nedeni var o da bu toplumun örgütsüzlüğünden kaynaklanıyor. Örgütlenmeliyiz. Her alanda iş yerinde, fabrikalarda, mahallede, okulda ve hatta evde dahi örgütlenmeliyiz. Bir daha katledilmemek için, faili meçhule kurban gitmemek için, göz göre göre sokakta dövülerek öldürülmemek için örgütlenmeliyiz.

Ayrıca Çevik Kuvvet olası bir "olay" için hazır tutuluyordu. İnsanların yasına dahi saygı duymayan bu terör örgütü devletten de başka bir şey beklenemezdi herhalde.

Boğa'dan İskeleye doğru gerçekleşen yürüyüş HDP ve CHP milletvekillerinin katılımıyla olaysız sona erdi. Sivas'ı unutmadık, unutturmayacağız!


LGBTİ Onur Yürüyüşü

Korkuyorlar! Korkuyorlar çünkü insanlar at gözlüklerini yavaş yavaş atmaya başlıyorlar. Korkuyorlar çünkü her geçen gün insanlar örgütlü mücadelenin değerini, önemini anlıyorlar.

Evet korkmakta haklılar. Ama bir şeyi bilmiyorlar. Onların bu baskıları bizi yıldıramayacak. Her geçen gün homofobik kişilerce nefret cinayetine kurban giden LGBTİ bireylerin bugün Taksim'de yürüyüşleri vardı. İstedikleri tek şey en azından bu ülkede insan yerine koyulabilmekti. Rahat yaşayabilmek, girdiği marketten kovulmamak, sırf yönelimleri yüzünden öldürülmemek ve bu toplumda var olduklarını göstermekti.


Fakat "kahraman polis" yine izin vermedi. Hiçbir şekilde tehdit, şiddet içermeyen bu yürüyüşe karşı inanılmaz derecede büyük bir önlem almışlardı. Polisler yaklaşık on kişilik gruplar şeklinde İstiklal Caddesi boyunca yirmi metre aralıklarla konuşlanmıştı. Ve tabii ki her sokak başındaki Çevikleri de unutmamak gerek. Gazlı ve tazyikli su ile yapılan müdahalede insanlar ara sokaklara sıkışmış bekliyordu. Ne girişe izin vardı ne çıkışa. Ama buna rağmen insanlar eğlenceli ve neşeli bekleyişini sürdürdü. Oysa onların korkuları içlerine işlemiş, tüyleri diken diken olmuş, bunu görmek güç değil.

Başta da söylediğim gibi, örgütlü mücadele vermemizden korkuyorlar. Haklılar korkmakta. Bu nedenle daha fazla baskı yapıyorlar. Onların baskıları bizi daha da hırslandırıyor. Öfkemiz daha da artıyor. Korkmuyoruz! Bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz.

Eğer sen de bu kokuşmuş düzenden rahatsız oluyorsan örgütlen! Çünkü, bu düzeni yıkmak ancak örgütlü mücadele ile mümkündür!

                                                                                         28.06.2015 | İMD'li Bir Öğrenci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder