Sivas Anması
2 Temmuz
1993. 35 canın yanarak hayatını kaybettiği kara gün. Üzerinden tam 22 yıl geçti
ama biz hala unutmadık, hatırlıyoruz. Gözleri kırmızıya bürünmüş o vahşi
hayvanları hatırlıyoruz, dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'i hatırlıyoruz, sadece
5 dakikalık mesafede olup gelmeyen, gelince de sadece seyreden askerleri
hatırlıyoruz, etraftaki esnafın nasıl destek verdiğini hatırlıyoruz. Katil
devleti unutmadık! Hatırlıyoruz! Dillerinde tekbir ile katlettiler bizleri.
Oysaki tek suçumuz insan olmayı başarabilmekti.
Bugün
Kadıköy'de düzenlenen Madımak anmasındaydık. Kitle olarak çok büyük bir kitle
yoktu. Daha çok siyasi örgütlerden oluşan kitlede Alevi dernekleri ve grupları
yok denilecek derece de azlardı. Alevilerin yeterince desteğinin olmayışı üzücü
bir durum, hele ki bu zamanlar da: Kapılarımıza işaret koydukları, bizlere
Çorum'u Maraş'ı hatırlatmaya çalıştıkları bu zamanlarda. Unutmak ihanettir
diyenler neredeydiler merak ediyorum. Daha fazla destek verilmeli.
Bu kadar
azınlık olmamızın tek bir nedeni var o da bu toplumun örgütsüzlüğünden
kaynaklanıyor. Örgütlenmeliyiz. Her alanda iş yerinde, fabrikalarda, mahallede,
okulda ve hatta evde dahi örgütlenmeliyiz. Bir daha katledilmemek için, faili
meçhule kurban gitmemek için, göz göre göre sokakta dövülerek öldürülmemek için
örgütlenmeliyiz.
Ayrıca Çevik
Kuvvet olası bir "olay" için hazır tutuluyordu. İnsanların yasına dahi saygı
duymayan bu terör örgütü devletten de başka bir şey beklenemezdi herhalde.
Boğa'dan
İskeleye doğru gerçekleşen yürüyüş HDP ve CHP milletvekillerinin katılımıyla
olaysız sona erdi. Sivas'ı unutmadık, unutturmayacağız!
LGBTİ
Onur Yürüyüşü
Korkuyorlar!
Korkuyorlar çünkü insanlar at gözlüklerini yavaş yavaş atmaya başlıyorlar.
Korkuyorlar çünkü her geçen gün insanlar örgütlü mücadelenin değerini, önemini
anlıyorlar.
Evet
korkmakta haklılar. Ama bir şeyi bilmiyorlar. Onların bu baskıları bizi yıldıramayacak.
Her geçen gün homofobik kişilerce nefret cinayetine kurban giden LGBTİ bireylerin bugün Taksim'de yürüyüşleri vardı. İstedikleri tek şey en azından bu
ülkede insan yerine koyulabilmekti. Rahat yaşayabilmek, girdiği marketten
kovulmamak, sırf yönelimleri yüzünden öldürülmemek ve bu toplumda var
olduklarını göstermekti.
Fakat "kahraman
polis" yine izin vermedi. Hiçbir şekilde tehdit, şiddet içermeyen bu yürüyüşe
karşı inanılmaz derecede büyük bir önlem almışlardı. Polisler yaklaşık on
kişilik gruplar şeklinde İstiklal Caddesi boyunca yirmi metre aralıklarla
konuşlanmıştı. Ve tabii ki her sokak başındaki Çevikleri de unutmamak gerek.
Gazlı ve tazyikli su ile yapılan müdahalede insanlar ara sokaklara sıkışmış
bekliyordu. Ne girişe izin vardı ne çıkışa. Ama buna rağmen insanlar eğlenceli
ve neşeli bekleyişini sürdürdü. Oysa onların korkuları içlerine işlemiş, tüyleri
diken diken olmuş, bunu görmek güç değil.
Başta da söylediğim
gibi, örgütlü mücadele vermemizden korkuyorlar. Haklılar korkmakta. Bu nedenle
daha fazla baskı yapıyorlar. Onların baskıları bizi daha da hırslandırıyor.
Öfkemiz daha da artıyor. Korkmuyoruz! Bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz.
Eğer sen de
bu kokuşmuş düzenden rahatsız oluyorsan örgütlen!
Çünkü, bu düzeni yıkmak ancak örgütlü mücadele ile mümkündür!
28.06.2015 | İMD'li Bir Öğrenci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder