20
Temmuz Pazartesi günü Suruç’taki Amara Kültür Merkezi'nde düzenlenen bombalı
saldırıda 32 güzel insanı kaybettik. Ölenlerin yanında 100’ü aşkın yaralı
vardı. Yaralılar, ölenlerin acısının yanında umuda tutunmamızı sağladı. Onların
gelişen sağlık durumları tüm duyarlı insanlar tarafından an ve an takip edilir
oldu. “Ölüyoruz, sürekli biz ölüyoruz.” derken hastaneden gelen güzel haberler
içimize ışık oldu. Saldırıda çekilen fotoğraflar ve videolar insanın
dayanabileceği türden değildi. Tanıdık birini görme korkusu ile bakılan bu
resimlerde ağır yaralı olan umudun doktoru Çağla, burjuva medyanın asılsız “öldü”
haberlerine karşı mücadeleye devam etti. Urfa'da ilk tedavisi yapılan, pek çok
ağır ameliyatı atlatan Gezi’nin genç doktoru Çağla yoldaş, dün solunum
makinesinden çıkarıldı, akşam saatlerinde ise tedavisinin devamı için bir
ambulans uçakla İstanbul'a sevk edildi.
Çağla
yoldaşımızla daha bundan birkaç gün önce Geleneksel İMD Kampı’nda birlikte
gülüp eğlenmiştik. Yoldaşımız; mesleğini dil, din, ırk tanımadan icra etmek,
sınırları aşmak, Kobanê’ye götürmek istedi. Kampta çocukların ablası olmuştu.
Çocuklarla o kadar çok vakit geçiriyordu ki, minikler ortalıkta “Çağla abla
bize makyaj yapsana” diye dolaşıyorlardı. Suruç‘ta kaybettiğimiz
yoldaşlarımızın tek amacı çocuklara oyuncak götürmek, Kobanê’yi yeniden inşa
edip, dünyayı güzelleştirmekti. Bugün Çağla Seven ve katliamdan sağ çıkan diğer
yoldaşlar umutsuzluk içinde kaybolmamamız için direngenliğiyle bize ışık
oluyorlar.
Çağla
Urfa’dan, mezun olduğu Çapa Tıp
Fakültesi’ne getirildiğinde oradaydık. Hastane önü çok kalabalıktı. Ambulanstan
indirilirken acı içinde olduğu belliydi, ancak kalabalığı görünce, alkışları
duyunca güçlükle elini kaldırıp bizleri zafer işaretiyle selamladı. 12 ünite
kanı akıtıldıktan sonra uyandığında yaptığı zafer işareti mücadelemize güneş
oluyor. Annesinin metanetli duruşu, Çağla’nın yanına gelen sevenlerine güç
veriyor.
Çağla
yoldaş hastaneden taburcu olana kadar gece gündüz nöbet tutmaya devam edeceğiz.
Bu
katliamı, yapanları, yaptıranları asla unutmayacağız! Kaybettiğimiz o güzel
insanları asla unutmayacağız! Bu olay iki gün üzülüp unuttuğumuz bir şey
olmayacak asla. Şimdi tüm devrimcilere düşen görev daha sıkı daha büyük bir
güçle mücadeleye sarılmak olmalıdır. Şimdi tüm ezilenlere düşen görev asla pes
etmeden yılmadan bizi öldüren AKP’ye ve bu sisteme karşı örgütlü bir mücadele
ağı örmek olmalıdır. Her umutsuzluğa kapıldığımızda, her yorulduğumuzda, kişisel hayatımızın dertlerine kendimizi her kaptırdığımızda 32 canımızın
fotoğraflarına bir daha bakalım; içimiz yansa da, gözlerimiz yaşarsa da bakalım
ve ayağa kalkalım!
Bu düzeni yıkana dek, artık oyuncak götürenlerin, ekmek
almaya gidenlerin ölmeyeceği; yaşayanların insanca bir hayat süreceği bir düzen
kurana dek “iyi değiliz, iyi olmayacağız, iyi olmayın lütfen!”
İstanbul'dan İMD'li yoldaşları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder