24 Temmuz 2015 Cuma

Diren Çağla, Yoldaşların Seninle!

20 Temmuz Pazartesi günü Suruç’taki Amara Kültür Merkezi'nde düzenlenen bombalı saldırıda 32 güzel insanı kaybettik. Ölenlerin yanında 100’ü aşkın yaralı vardı. Yaralılar, ölenlerin acısının yanında umuda tutunmamızı sağladı. Onların gelişen sağlık durumları tüm duyarlı insanlar tarafından an ve an takip edilir oldu. “Ölüyoruz, sürekli biz ölüyoruz.” derken hastaneden gelen güzel haberler içimize ışık oldu. Saldırıda çekilen fotoğraflar ve videolar insanın dayanabileceği türden değildi. Tanıdık birini görme korkusu ile bakılan bu resimlerde ağır yaralı olan umudun doktoru Çağla, burjuva medyanın asılsız “öldü” haberlerine karşı mücadeleye devam etti. Urfa'da ilk tedavisi yapılan, pek çok ağır ameliyatı atlatan Gezi’nin genç doktoru Çağla yoldaş, dün solunum makinesinden çıkarıldı, akşam saatlerinde ise tedavisinin devamı için bir ambulans uçakla İstanbul'a sevk edildi.

Çağla yoldaşımızla daha bundan birkaç gün önce Geleneksel İMD Kampı’nda birlikte gülüp eğlenmiştik. Yoldaşımız; mesleğini dil, din, ırk tanımadan icra etmek, sınırları aşmak, Kobanê’ye götürmek istedi. Kampta çocukların ablası olmuştu. Çocuklarla o kadar çok vakit geçiriyordu ki, minikler ortalıkta “Çağla abla bize makyaj yapsana” diye dolaşıyorlardı. Suruç‘ta kaybettiğimiz yoldaşlarımızın tek amacı çocuklara oyuncak götürmek, Kobanê’yi yeniden inşa edip, dünyayı güzelleştirmekti. Bugün Çağla Seven ve katliamdan sağ çıkan diğer yoldaşlar umutsuzluk içinde kaybolmamamız için direngenliğiyle bize ışık oluyorlar.


Çağla Urfa’dan,  mezun olduğu Çapa Tıp Fakültesi’ne getirildiğinde oradaydık. Hastane önü çok kalabalıktı. Ambulanstan indirilirken acı içinde olduğu belliydi, ancak kalabalığı görünce, alkışları duyunca güçlükle elini kaldırıp bizleri zafer işaretiyle selamladı. 12 ünite kanı akıtıldıktan sonra uyandığında yaptığı zafer işareti mücadelemize güneş oluyor. Annesinin metanetli duruşu, Çağla’nın yanına gelen sevenlerine güç veriyor.

Çağla yoldaş hastaneden taburcu olana kadar gece gündüz nöbet tutmaya devam edeceğiz.


Bu katliamı, yapanları, yaptıranları asla unutmayacağız! Kaybettiğimiz o güzel insanları asla unutmayacağız! Bu olay iki gün üzülüp unuttuğumuz bir şey olmayacak asla. Şimdi tüm devrimcilere düşen görev daha sıkı daha büyük bir güçle mücadeleye sarılmak olmalıdır. Şimdi tüm ezilenlere düşen görev asla pes etmeden yılmadan bizi öldüren AKP’ye ve bu sisteme karşı örgütlü bir mücadele ağı örmek olmalıdır. Her umutsuzluğa kapıldığımızda, her yorulduğumuzda, kişisel hayatımızın dertlerine kendimizi her kaptırdığımızda 32 canımızın fotoğraflarına bir daha bakalım; içimiz yansa da, gözlerimiz yaşarsa da bakalım ve ayağa kalkalım! 

Bu düzeni yıkana dek, artık oyuncak götürenlerin, ekmek almaya gidenlerin ölmeyeceği; yaşayanların insanca bir hayat süreceği bir düzen kurana dek “iyi değiliz, iyi olmayacağız, iyi olmayın lütfen!”

                                                                                          
                                                                                      İstanbul'dan İMD'li yoldaşları



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder