30 Ocak 2013 Çarşamba

Yemek Boykotu (Metal Sektöründen)



Geçen gün işyerimizde 10 çayında, hükümet politikalarının işçiler üzerindeki etkisini tartışırken, bir arkadaşımız Türkiye’de yaşanılmayacağını ve başka ülkelerde daha iyi şartların olduğunu, oralarda işçilere haklarının verildiğini söylüyordu.                                                        
Öncelikle bir devrimci ve İMD üyesi olarak tartışılan bu konuya müdahale etmem gerektiğini düşünerek mutfaktaki bütün arkadaşlara "HAK VERİLMEZ ALINIR!" sözünden yola çıkarak bir dizi açıklamada bulundum. Cümlelerimin ana fikri, Türkiye’deki ve dünyadaki işçi sınıfı, burjuvaziye karşı verdiği mücadelelerin bir sonucu olarak –bizim şu anda kazanım olarak gördüğümüz– en temel haklarını elde etmiştir.
Buradan yola çıkarak mücadele adına işyerinde yaşadığımız bir sorunu örnek olarak vermek istiyorum.                                               
İşyerimizde son zamanlarda yemek şirketiyle ciddi bir problem yaşıyoruz. Gerçi patron açısından bir problem yok, ama biz işçiler açısından ciddi bir sorun var.
Uzun zamandır aynı yemek şirketiyle çalışılıyor ve son zamanlarda yediğimiz yemeklerde hijyen açıdan olmaması gereken sıkıntılar yaşıyoruz. Bu sıkıntıları değişik zamanlarda yemek şirketi, müdür ve patrona dile getirdik. Bizlere bu sorunların çözüleceğini ve tekrar etmeyeceğini dile getirdiler.
Bir gün yemeklerimiz bozuk çıktı. O günkü yemeklerden örnekler alınıp analize gönderildi – kimi kime şikayet ediyorlar, tahmin ediyoruz. Sonuçların negatif çıktığını, bir sorun olmadığını söylediler. Yemeği analize göndererek aslında “biz bu sorunla ilgileniyoruz” imajı yaratmaya çalıştılar. İşçi arkadaşlar tarafından kendi içimizde sorunun çözümünün bu şekilde olamayacağını konuştuk.
Ertesi gün bir arkadaşımız tepki olarak yemek yemeye gitmeyeceğini söyledi. Arkasından diğer arkadaşlarımız da yemek yemeye gitmedi. Bu tablo sorunun ne kadar büyük olduğunu ortaya koydu.
İşçilerin sendikal anlamda örgütsüz olduğu bir yerde yemek boykotuna katılım % 90’dı. O gün idari personel ve birkaç arkadaşımız dışında kimse yemek yemeye gitmedi. O günün akşamı müdür, mesai bitimine 15 dakika kala bu sorunla ilgili açıklama yaptı. Müdür her zamanki gibi açıklamalarda bulundu. Yemeklerde bir sorun olmadığını, aynı yemek şirketiyle devam edileceğini, yemek yemek istemeyen arkadaşların liste halinde isimlerini hazırlamasını ve o listedekilere yemek paralarının ödeneceğini söyledi.
Bu durum arkadaşlarımız arasında kafa karışıklığına neden oldu. Bir grup arkadaşımız yemek yemeyi kabul ederken, bir grup arkadaşımız da yemek yemeyi reddetti. Yemek yemeyi reddeden arkadaşlarımız maalesef azınlıkta kaldı.                                                        
Bu durumu İMD’de oturup değerlendirdiğimizde bir günlük yemek boykotundan şu sonucu çıkardık: Patronun alternatif sunması onun bu sorunu çözeceği anlamına gelmez. Biz sınıf bilinçli işçiler, genellikle kafa karıştırmak ve işçileri ayrıştırmak için düzenlenen bu gibi oyunları beklemeden kendi çözümümüzü yaratmalıyız. Örneğin kendi alternatif soframızı kurmak ve bu sorun çözülene kadar devam etmek gibi (ama elbette alternatif sofra geçici bir çözüm olmak kaydıyla).                      
Sonuçta bugün için bu yemek sorunu rafa kaldırıldı. Yemek şirketiyle ve patronla olan sıkıntımız devam edecek gibi görünüyor. Bizler bu sorunu şu an için çözemedik belki, ama o günkü yemek boykotu, kulaktan kulağa yayılması ve ortak bir iradeyi bir amaç uğruna sergileyen işçi arkadaşlarımızın ortaya çıkması açısından iyi bir kazanım oldu. Yaşadığımız bu tecrübeyle ileriki dönemlerde mücadele adına daha iyi işler ortaya koyacağımıza inanıyorum.
İMD’li Bir Metal İşçisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder