Dün
sabah saatlerinde Antep’teki patlamanın uğursuz haberi ülkeyi neredeyse bir
ışık hızıyla sardı.
Bir
kez daha gördük ki, biz işçiler, emek-gücümüz üzerinden milyonlar kazanan
patronlar için yalnızca bir “maliyet” unsuruyuz. Patronların maliyeti arttıkça
bizlerin can güvenliği azalıyor.
Akşam
haberlerinde burjuvazinin medyası, “vah vah, yazık oldu işçilere” yollu mide
bulandırıcı ikiyüzlülüğüyle verdi katliam haberini. Her şeyi yaratanlarken, bir
kez daha, acınacak kişilere dönüştük.
En
öfke uyandıranı ise kuşkusuz başbakanın –temsil ettiği sermayenin tüm
vahşiliğini en net biçimiyle ortaya koyduğu– kayıtsız ve vurdumduymazlıkta
sınır duymayan açıklamasıydı.
Açıklama
yaptığı sırada ölü sayısı artıyordu. Yanındakiler de sürekli “düzeltme”lerde
bulundular. Katledilen işçi sayısı 5, 6, 8 derken Erdoğan bütün tiksindirici
soğukkanlılığıyla “NEYSE!” diyordu.
Arkadaşlar!
Burjuvazi ve onun yedi göbekten temsilcileri bizimle alay edemez, bizi
aşağılayamaz! Ölülerimizi böyle çiğneyemez!
Bunun
ve daha nicelerinin hesabını sormak için tüm öfkemiz ve kararlılığımızla daha
yoğun mücadele etmeliyiz. Daha fazla işçi arkadaşımızı örgütlü mücadelenin
saflarına çekmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız.
Mücadele
etmemek için birçok işçi “ya başıma bir şey gelirse” bahanesine sarılır. Dünkü
katliamda gördük ki, mücadele etsek de etmesek de aynı felaketlerle
karşılaşıyoruz. O zaman öleceksek onumuzla, haksızlıklara, iş güvencesizliğine,
aşağılanmalara ... özetle kapitalizme karşı mücadele etmiş olarak ölelim!
KAHROLSUN
ÜCRETLİ KATLİAM DÜZENİ!
KURTULUŞ
YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ!
İMD’li Bir İşçi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder