18 Mayıs 2012 Cuma

Facebook ve Twitter Üzerine


Dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitesi olarak bilinen facebook bugün borsaya giriyor. 18 milyar doların üstündeki hisse satışıyla Amerika’da ikinci sırada yer alacak.
İslami facebook ya da helal facebook olarak bilinen İstanbul merkezli selamworld ise Ramazan ayında yayına başlıyor.
Facebook ve twitter'ın sosyalistler açısından tahlilini Mısır Devrimi’nin Dersleri’nden aktaralım:
Ortadoğu’daki devrimci dalganın ilk gününden itibaren burjuvazi tarafından “facebook”un bu kadar öne çıkarılması boşa değildir. Bazı iddialara göre, her şey “facebook” ve “twitter” üzerinden oldu. İnsanlar bu kanallar aracılığıyla örgütlendiler ve sokaklara indiler, bu kanallar sayesinde muhalefet ettiler vb. Öyle ki kimileri buradan daha da ileri sonuçlara varıp, bu kanalların artık gerçek mücadele alanı olduğunu söyleyecek kadar “uçtu”!
Kuşkusuz bu araçlar devrimci süreçte belli bir rol oynadı ve her devrimci hareketin bu araçlardan yararlanması ve mücadelesini bu yollarla çeşitlendirmesi gerekir. Fakat “Arap Baharı”nda “facebook”un öne çıkarılması başka, çok daha büyük bir anlam taşımaktadır.
“Facebook”, kapitalizmin son çeyrek yüzyılına damgasını vuran enformasyon teknolojisini simgeliyor. “Facebook”, bu ülkelerin kapitalist piyasa ekonomisine daha fazla açılmaları ve bu ülkedeki işçi ve emekçilerin tüketim çılgınlığına daha da teşvik edilmelerini simgeliyor. “Facebook” kullanımının artması, yani bilgisayar, internet, cep telefonu vb. kullanımının artması daha fazla tüketen, uluslararası kapitalizmle daha içli dışlı olan bir toplumun ortaya çıkması demek. …
Marx kapitalizmde demokrasiyi tarif ederken, insanların düşüncelerini söylemesine izin verebildiğine, zira son sözü hep tekellerin söylediğine dikkat çekmişti. Bugün özellikle de Mısır’da kapitalizm alabildiğine gelişmiştir ve tekeller son sözü söyleyebilecek olmanın verdiği güvenle, kitlelere daha fazla söz söyleme serbestliği tanıyabileceklerine inanıyorlar. Burjuvazi bu yolla, kitlelerin tüketim alışkanlıklarının çeşitleneceğini, piyasanın büyüyeceğini düşünüyor ve kendi cephesinden bakıldığında haksız sayılmaz. Bu noktada Türkiye’ye bakmak ne kastedildiğini görmek için yeterlidir.
Burjuvazi bu kanalları henüz istediği gibi tekel altına alabilmiş değil. Geleneksel medyadaki (gazete ve televizyon) tekelinin aksine bu kanallar devrimcilere çok daha iyi propaganda fırsatı sunmaktadır. Zaten burjuvazi de bundan rahatsızdır. (Zaman gazetesinden bir örnek için, bkz. “Zaman”e Solcuları – Kto Kovo?)
Burjuvazinin bu rahatsızlığını gidermek için boş durmayacağı açıktır. İnsanların hayatında her geçen gün daha fazla yer tutmaya başlayan sosyal paylaşım sitelerini tam bir tekel altına almaya çalışıyor. Borsaya açılmak “halka açılmak” değil, bu adımlardan birisidir. Gerçek mücadele alanının sokaklar, esas bağ kurma aracının sözlü propaganda ve ajitasyon olduğunu unutmadan, biz devrimcilerin de bu kanallardan yararlanması gerekiyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder