Dünyanın
en büyük sosyal paylaşım sitesi olarak bilinen facebook bugün borsaya giriyor.
18 milyar doların üstündeki hisse satışıyla Amerika’da ikinci sırada yer
alacak.
İslami facebook ya da helal facebook olarak bilinen İstanbul merkezli selamworld ise
Ramazan ayında yayına başlıyor.
Facebook
ve twitter'ın sosyalistler açısından tahlilini Mısır
Devrimi’nin Dersleri’nden aktaralım:
Ortadoğu’daki
devrimci dalganın ilk gününden itibaren burjuvazi tarafından “facebook”un bu
kadar öne çıkarılması boşa değildir. Bazı iddialara göre, her şey “facebook” ve
“twitter” üzerinden oldu. İnsanlar bu kanallar aracılığıyla örgütlendiler ve
sokaklara indiler, bu kanallar sayesinde muhalefet ettiler vb. Öyle ki kimileri
buradan daha da ileri sonuçlara varıp, bu kanalların artık gerçek mücadele
alanı olduğunu söyleyecek kadar “uçtu”!
Kuşkusuz bu araçlar devrimci süreçte belli bir
rol oynadı ve her devrimci hareketin bu araçlardan yararlanması ve mücadelesini
bu yollarla çeşitlendirmesi gerekir. Fakat “Arap Baharı”nda “facebook”un öne
çıkarılması başka, çok daha büyük bir anlam taşımaktadır.
“Facebook”, kapitalizmin son çeyrek yüzyılına
damgasını vuran enformasyon teknolojisini simgeliyor. “Facebook”, bu ülkelerin
kapitalist piyasa ekonomisine daha fazla açılmaları ve bu ülkedeki işçi ve
emekçilerin tüketim çılgınlığına daha da teşvik edilmelerini simgeliyor.
“Facebook” kullanımının artması, yani bilgisayar, internet, cep telefonu vb.
kullanımının artması daha fazla tüketen, uluslararası kapitalizmle daha içli
dışlı olan bir toplumun ortaya çıkması demek. …
Marx kapitalizmde demokrasiyi tarif ederken,
insanların düşüncelerini söylemesine izin verebildiğine, zira son sözü hep
tekellerin söylediğine dikkat çekmişti. Bugün özellikle de Mısır’da kapitalizm
alabildiğine gelişmiştir ve tekeller son sözü söyleyebilecek olmanın verdiği
güvenle, kitlelere daha fazla söz söyleme serbestliği tanıyabileceklerine
inanıyorlar. Burjuvazi bu yolla, kitlelerin tüketim alışkanlıklarının
çeşitleneceğini, piyasanın büyüyeceğini düşünüyor ve kendi cephesinden
bakıldığında haksız sayılmaz. Bu noktada Türkiye’ye bakmak ne kastedildiğini
görmek için yeterlidir.
Burjuvazi
bu kanalları henüz istediği gibi tekel altına alabilmiş değil. Geleneksel medyadaki
(gazete ve televizyon) tekelinin aksine bu kanallar devrimcilere çok daha iyi
propaganda fırsatı sunmaktadır. Zaten burjuvazi de bundan rahatsızdır. (Zaman gazetesinden bir örnek için, bkz. “Zaman”e Solcuları – Kto Kovo?)
Burjuvazinin
bu rahatsızlığını gidermek için boş durmayacağı açıktır. İnsanların hayatında
her geçen gün daha fazla yer tutmaya başlayan sosyal paylaşım sitelerini tam
bir tekel altına almaya çalışıyor. Borsaya açılmak “halka açılmak” değil, bu
adımlardan birisidir. Gerçek mücadele alanının sokaklar, esas bağ kurma
aracının sözlü propaganda ve ajitasyon olduğunu unutmadan, biz devrimcilerin de
bu kanallardan yararlanması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder