Aşağıda aynı fabrikada çalışan bir anne-kız İMD’linin
yazdıklarını yayınlıyoruz:
Ben
fabrika işinde çalışan bir kadın işçiyim. Bu işyerinde çalışmaya başlayalı
tamı tamına 2 yıl 2 ay 15 gün oldu. Bu fabrika bana çok şey gösterdi. Ne olursa
olsun kopmadığın arkadaşlarının olduğunu, işçi-patron farkını gösterdi.
Patronların hep yüksekte durmak istediğini, bizi hep küçük gördüklerini
gösterdi. En önemlisi biz olmadan hiçbir şey yapamadıklarını, ama yapıyormuş
gibi davrandıklarını gösterdi.
Bazen
öyle bir konuşuyorlar ki, sanki bizden birisi gibi. Bazen de diğer yüzlerini
gösterip, bizim gibi sokakta çok işçi olduğunu hatırlatıp “Çalışırsanız
çalışırsınız! Mesaiye gelmezseniz bir daha hiç gelmeyin!” diyorlar. Bu beni
üzüyor, fakat yıldırmıyor.
Kendim ve
işçi arkadaşlarım adına istiyorum ki, patronlar dünyanın en değerli
insanlarının işçiler olduğunu anlasınlar. Ve biz olmadan kendilerinin bir hiç
olduğunu görsünler.
* * *
Ben yedi
yıldır fabrikada çalışan bir kadın işçiyim. Buraya ilk girdiğimde en güzel
işyeri burası sanırdım, çünkü ilk işimdi. Hâlâ daha aynı yerde çalışıyorum.
İlk 5 yıl
havalandırma yoktu. Son iki yılda yapıldı havalandırma. İşçi sayısı hiç 180’in
altına inmedi. Sabah akşam çay paydosumuz yok. Öğle arası sadece bir yarım
saatte yemek ihtiyacımızı giderebiliyoruz. Ve on iki buçuk saat çalışmaktayız.
Sabah sekizden akşam sekiz buçuğa kadar. Saat altıda tost veriliyor bazen.
Tostumuzu da hiç durmadan çalışarak yemek zorunda kalıyoruz. Çünkü ya patron ya
da müdür tost dağıtıldıktan sonra üretim alanını dolaşmaya başlar. On iki buçuk
saat boyunca ancak iki defa tuvalete gidebiliyoruz. 3 kez gittiğimizde ise laf
ediliyor!
Size bir
kadın işçi ve anne olarak çalıştığım işyerinde gördüklerimi anlattım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder