Ben otomotiv sektöründe yeni
açılan bir firmada yaklaşık 3 senedir çalışan bir işçi olarak bu süre zarfında yaşadıklarımı
ve sorunlarımızı dile getirmek istiyorum. Patronun kimlerin üstünden nasıl
büyüdüğünü ve patron büyürken biz işçilerin bu süre içinde neler yaşadığımızı
aktarayım.
İşyeri ilk üretime başladığından
beri işyerimizde şunlar oluyor:
- Yeni başlayan arkadaşların sigortası 3 ay sonra başlatılıyor.
- Asgari ücretin altında ücret veriliyor.
- AGİ adı altında alınan paralar bize ulaşmıyor.
- 18 yaşın altında işçiler güvencesiz çalıştırılıyor.
- Maliye denetimlerinde sigortası olmayan işçiler saklanıyor.
- Sağlıklı havalandırma sistemi bulunmuyor.
- Mesai ücretleri resmi tatiller dışında hangi gün olursa olsun yüzde 50’den ödeniyor.
- Fazla mesai zorunlu hale getiriliyor.
- Çalışma saatleri 12 saate kadar yükseliyor
- 2 tane personel servisi olması gerekirken, tek servisle ulaşım sağlanıyor.
- Son olarak da, mesaiye kaldığımız günlerde mesai saati içerisinde yemek verilmiyor.
İşte bizim bir dünya sorunumuz.
Patronun bunların dışında en iyi
yapabildiği şey ise ücretlerimizin düzenli ödenmesi oldu.
Yukarıda saydığım sorunlardan en
ilginç ve katlanılmaz olanı ise mesaiye kaldığımız zaman yemek verilmemesiydi. "İlginç" dedim, çünkü sorunu ilginç yapan patronun sorunun çözümüne bakış
açısıydı. Patronun bulduğu çözüm, çocuk kandırır gibiydi: 25 kuruşluk iki adet
kek!
Bu sorun iş yoğunluğunun
artmasıyla ortaya çıktı. Mesai sırasında işçi arkadaşlarla beraber çok uzun
süreli çalışmamızdan dolayı acıktığımızı ifade ettik. Bulunan çözüm karşısında
çok rahatsız olduk.
Önce teker teker bu
rahatsızlığımızı ifade etmeye başladık. Bireysel şekilde bile olsa işçi
arkadaşlarımızdan gelen şikayetler sonrasında (elbette sonuna kadar haklı
olmamızdan ötürü) kek yerine bize sandviç verilmeye başlandı.
İşçiler olarak bireysel bir
şekilde rahatsızlıklarımızı dile getirmemiz sorunlarımızı halletmeye
başlamamızı sağlıyor. Bir de hep birlikte söylediğimizde birçok sorunumuzu
halledeceğimize inanıyorum.
* * *
Aslında mesaiye kaldığımız zaman
içinde bize verilen sandviç ile sorunun çözüldüğünü düşündük, ama bugün
yaşadığımız sorun bunun hiç de böyle olmadığını, patronlara hiç
güvenilmeyeceğini tekrar gösterdi bize.
Gün içerisinde bazı arkadaşlarla
beraber mesaiye kalacağımızı, ama mesai arasında bize verilen sandviçlerin
verilmeyeceğini duyduk.
Paydos saati yaklaşırken 5 işçi
arkadaşla bu durumu değerlendirdik ve kiminle nasıl konuşmamız gerektiğine
karar verdik. Kararımız müdürle konuşup bu durum düzelmezse mesaiye
kalmayacağımızı söylemekti. Arkadaşlarla gidip müdüre kararımızı bildirdik.
Müdür bize bu durumun bir yanlış anlama olduğunu, böyle bir şeyden haberi
olmadığını ve hemen patronla konuşup düzelteceğini, bunun “halledilemeyecek bir
sorun olmadığını” söyledi.
Biz de arkadaşlarla çok fazla
çalıştığımızı, doğal olarak acıktığımızı ve bunun insani bir durum olduğunu
dile getirdik. Sorun halledilmezse hep birlikte mesaiye kalmayacağımızı
yineledik.
Bizim konuşmamızdan sonra müdür
hemen patronla görüştü ve sorun o gün için çözüldü.
Bu küçük sorunun biz işçiler için
önemi şudur: Herhangi bir sorun için yan yana mücadele ettiğimizde asıl
gücümüzün birliğimizden geldiğini görürüz.
İMD’li
Bir Metal İşçisinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder