Geçen
gün benim üzerime kayıtlı olmayan telefon hattıma, AKP’nin bir ilçe şubesinden
“Sayın AKP üyesi arkadaşımız, lütfen her üyenin bir üye kazandırması için uğraş
verelim” temalı bir mesaj geldi. Sonra öğrendim ki benzer mesajlar başka
kişilere de gidiyormuş. Televizyon, gazete, sosyal medya derken cebimdeki
telefona da AKP’nin dadanmış olduğunu böylece anladım. Devletin çeşitli
kurumlarından gelen mesajlara alışmıştım artık, ama bir siyasi partinin
örgütlenme aracı olarak telefonu da kullandığını ilk kez görüyorum. Bir de
nasıl rahat bir şekilde örgütlenmeye çağrıdır bu?! Aman da herkes bir üye
kazandırsınmış! Ve bu mesajları düzenli aralıklarla gönderiyorlar. Hâlbuki
iktidarın elinde sermaye var, medya var, çeşitli bağlantılar var, ama yetmez
diyor. Bir kişi de üyemiz olmayıversin demiyor, % 50’ye yetmez ama evet diyor!
AKP
elindeki araçları kullanmayı biliyor. Hem de büyük araç küçük araç demiyor.
Seçim vakti değil, bayram değil seyran değil, reklam panolarında AKP reklamları
görüyoruz ya da gazetelerin arka sayfalarında diğer hiçbir partinin
beceremediği kadar etkili reklamlarını görebiliyoruz. Yani AKP örgütlenmekten
utanmıyor sıkılmıyor. Bunu olmazsa olmaz görüyor. Her alanda varlık gösteriyor.
Yani bir reklam kaynağı elinden alınsa yedekte çok çeşitli kaynaklar yaratmış
olduğu için örgütlenmesi sekteye uğramıyor.
Buradan
benim anladığım AKP’nin örgütlenmeyi işçi sınıfından ve kendi sınıfının diğer
kesimlerinden çok daha iyi bildiği ya da çok daha ciddiye aldığıdır. Biz birini
kendi sınıf çıkarlarını anlatarak örgütlemeye çalışırken bu kadar rahat, bu
kadar kendinden emin olamıyoruz, ama elin burjuva partisi (AKP) işçileri,
patronların sınıf çıkarlarını savunmak için örgütlerken çok daha rahat ve
kendine güvenli. Çalışmayan, başkasının emeğini çalan sınıf yani burjuvazi,
bizden yani çalışarak geçinen işçi sınıfından çok şey öğrenmiş. Örgütlenmekten
utanmamayı öğrenmiş, birine bir şeyi yüz kere anlatmanın gerekebileceğini ve
bundan sıkılmamayı öğrenmiş, “Aman sıkıcı olur muyum her reklam panosunda ben
görünürsem?” diye düşünmemeyi de öğrenmiş!
Tüm
bu sebeplerden dolayı biz de “elimizdeki kaynaklar yeterli değil, tek başıma ne
yapabilirim ki” vs demeyip burjuvazi gibi her türlü örgütlenme aracını en etkin
şekilde kullanmalıyız ki her gün lanet ettiğimiz şu düzeni değiştirebilelim. Bazen
düşmandan öğrenmekte fayda var.
Edirne’den
bir İMD’li
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder