Geçen
sene bugün, 17’si çocuk 34 Kürt genci katırlarına yükledikleri mazot ve şekerle
Irak sınırından köyleri Roboski’ye (Uludere’ye) dönerken T.C. devletinin savaş
uçakları tarafından bombalanarak katledildiler.
Katliamdan
sonra bölgeye sağlık ekiplerinin girişi saatlerce yasaklandı. Bombaların
yaktığı bedenlerle katliamdan sağ kurtulmasına karşın soğuktan donarak
ölenlerin cenazeleri yakınlarının elleriyle sarmalanıp taşındı.
Hükümet
temsilcileri olayla ilgili önce “Aralarında silahlı teröristler vardı”, daha sonra
ise “Terörist olmasalar da orası teröristlerin geçtiği bir yol ve geçenler
zaten kaçakçıydı” açıklamalarını yaptı. Olay sonrasında bölgede yapılan
araştırmadaysa sadece insana ve katırlara ait yanık et ve kemik parçaları, gıda,
şeker ve zeytin-ekmek koyulmuş poşetler bulundu, silah yoktu!
Katliamdan
birkaç ay sonra insansız hava araçlarının çektiği heron görüntülerinde
katırların üzerinde giden silahsız insanların net bir şekilde tespit edildiği
ortaya çıkmasına yönelik “kazadır, olur” dışında bir şey söylenmedi.
Bölge
halkının kaçak mal getirme ve sınır ticaretiyle geçindiğini bilmezden gelen
devlete, bir önceki katliamını, 33 kurşun olayını hatırlatırsak belki yardımcı
oluruz.
Roboski’yle
ilgili hâlâ ne operasyon öncesi ve sırasındaki görüşme kayıtları, ne araştırma
komisyonunun talep ederek incelediği belgelere dair hükümet ya da TSK tarafından
bize sunulan tek bir veri var. Sadece şunlar var: Devlet katliamını yaptı,
“kaza” diye nitelendirerek bir kuru özür bile dilemedi, katliamdan ”teröristlerin”
çoğunlukta yaşadığı bölge halkını sorumlu tutacak kadar pervasızlaştı
(katledilenlerin çoğunluğu koruculukla geçinmekteydi ve katliamdan bugüne değin
işsiz olduklarını belirtiyorlar), hesap soranlara “parası neyse verelim, susun”
diye açıktan kan parası teklif etti, katliamdan sorumlu tutacak kişiler bir
türlü bulunamazken öfkeli ailelerin kaymakama hesap sormasını fırsat bilip
aileleri yargılamaya kalktı!
Özetle
aradan bir yıl geçmiş olmasına karşın hakkında soruşturma olanlar, vur emrini
veren sorumlular değil, katliamda yakınını kaybedip hesap sormaya çalışan ve
bir yıldır devletin tarafından tek bir muhatap bulamayan aileler!
Devlet
tüm bunların dışında, 27 Aralık 2012’de katliamı anmak için Roboski’ye
gidenlerin yoluna kolluk kuvvetlerini yığdı, geçişleri yasakladı, yani Kürt
halkının çocuklarını anmasına dahi izin vermedi!
Gün
geçtikçe yönetme aygıtlarını daha fazla eline alan AKP, göğsünü gere gere
“Kürtleri istediğim gibi katlederim, özür dahi dilemem, parası neyse verir
sustururum” diyor!
Bizler
ne devletin katliamı araştıran sözde komisyonuna, ne de göz göre göre
katledilenlerin “kaçakçılığına” vurgu yapan burjuva medyanın şeffaflığına inanıyoruz.
Katliamın sorumlusu, ilk günden suçu utanmadan ölülerin ve yakınların kimliğine
atmaya çalışan T.C. devleti ve özel olarak AKP’dir.
Roboski’de
katledilen canları her şeyden önce insan olmanın vicdanıyla anıyoruz.
Bizler
sustukça, bu devlet yasal bombalarıyla meşru katliamlar yapmaya devam ederek ya
canımızı alacak, ya kanımızı donduracak.
Roboski
katliamından hareketle, herkesi burjuva devletin ezilen halklar ve kendi
elleriyle yoksullaştırdığı işçi sınıfının karşısındaki konumunu sorgulamaya,
zalim karşısında saf tutmaya çağırıyoruz!
Devlete
karşı yaşama hakkımızı savunmak için İMD saflarınaa!
Hepimiz
Kürt’üz, hepimiz “kaçakçı”yız!
Roboski’yi
unutma, unutturma!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder