1 Aralık 2011 Perşembe

İngiltere'deki Grev ve Düşündürdükleri

İngiltere'de dünkü grev ses getirdi. Hükümetin emeklilik paketini reddetmek için alanlara inme kararı olan işçiler, İngiltere tarihinin en büyük grevlerinden birine imza attılar. Hükümet bile hizmetlerin feci derecede aksadığını kabul etti. Örneğin her 10 okuldan yaklaşık 7'sinin kapalı olduğunu kabul ediyor. Gençlerin katılımının yüksek olduğuna ("hayatlarında ilk kez greve çıkanlar") dikkat çekiliyor.
İngiltere’de son aylarda onbinlerce kişi “rasyonelleştirme” nedeniyle işten atılmıştı, başka kesintiler de yaşanıyordu ve yaşanmaya devam ediyor. Bu yüzden dünkü grev sadece bir “emeklilik grevi” olmadı. Şimdi, genel grevin yasak olduğu İngiltere'de adı konmuş bir genel greve ihtiyaç var, toplu saldırılara ancak topyekûn bir saldırıyla yanıt verilebilir. 
Bu grevin daha da ilerlemesinin önündeki engel Avrupa işçi sınıfının, tıpkı Mısır ve diğer ülkelerde olduğu gibi, bir devrimci partiden mahrum olmasıdır. Yoksa devrimin yalnızca tarihsel anlamda değil, konjonktürel anlamda da nesnel zemini hazır (ayrıntı için, bkz. Devrim: Nedir, Neden, Nasıl?, Sinan Karasu).
Örneğin Economist'te bugünkü bir yazıda verilen rakamlara bakalım: Euro bölgesinde resmi rakamla işsizlik oranı % 10,3 ve 2012’nin çok daha kötü geçmesi bekleniyor. Gençler arasında (25 yaş altı) işsizlik oranı daha da vahim: Yunanistan % 45, İspanya % 49, İtalya % 29, Portekiz % 30, Fransa % 24. Almanya biraz daha "iyi” durumda olsa da, onun durumu da iç açıcı değil. Bu tekil kalkışmaların devrimci bir kabarışa dönüşmesi için bir devrimci programa ihtiyaç var.
Burjuvazinin sözcülerinden Economist'te bu rakamları veren yazıda, şu tespitler de yapılıyor ki, söylediklerimizi destekler mahiyettedir. Kabaca şöyle diyor: Birkaç ay içinde Avrupa’nın güneyinde gençler arasında işsizlerin sayısı istihdam edilenlerin sayısını aşabilir. Böyle bir şey siyasi istikrarsızlık demektir. Rakamlara bakınca gençler bu zaman kadar nasıl bu kadar sessiz kalmışlar, hayret etmek lazım! Bence bu böyle gitmez. Ekonomi kötüye giderken, sosyal yardımlar hızla azalırken, 2011’deki durum 2012’ye kıyasla devede kulak kalacak. Bu da Euro bölgesini bir arada tutmayı zorlaştırabilir. 
Ortadoğu'daki mücadeleleri küçümseyen türde dostlarımız olacağına, böyle düşmanlarımız olsun!... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder