26 Aralık 2011 Pazartesi

Üç Çocuk Çek, Biri Tutuklu Olsun!

Başbakanın (ve müritlerinin) son zamanlarda ağzından düşürmediği “en az üç çocuk istiyorum" şiarını gittiği her evde, karşılaştığı her aileye bildirmesine artık alıştık. “Allah rızkını verir”, “her çocuk bereketiyle gelir” gibi atasözlerine dayanarak yıllarca ne olacağını düşünmeden nüfusa var gücüyle katkı yapan işçi-emekçilerden gerçekleştirilmesi çok da zor olmayan bir istek doğrusu başbakanınki. Eh, nasıl olsa kendisi de bakmıyor, bunca yıl nasıl yaşamışlarsa bundan sonra da öyle yaşayabilirler! Sahi bunca yıl nasıl yaşadı bu ülkede "en az 3 çocuklu" bunca aile? Ben bir örnek biliyorum…              
 İlk çocuğun adı Müjde; gelecek güzel günlerin müjdecisi. Ya da öyle olsun isterdi babası Kadir ile anası Hacer. Babanın işçi maaşı ile zar zor büyüdü, okudu ama tadında bıraktı; ortaokuldan terk. N’apsın kısmet! Fabrikada bir iş buldu; gel zaman git zaman alıştı ağır çalışma koşullarına. 10 saat mesai, patronun nefesi, iş kazası elini ikide bir kesmesi, derken geçip gidiyordu zaman. Ee, zaten o zamana kadar iki kardeşi daha olmuştu, malum onlara da bakması gerek; babanın işçi maaşı yetmez beş boğazdan gemicikleri geçirmeye!                
İkincisi Bayram. Doğduğuna sevindiklerinden değil, kurban bayramına denk gelmiş, o yüzden adını Bayram koymuşlar. Ablasından daha “çalışkan” çıkmış, üniversiteye kadar gidebilmiş okuyup. Lakin ne olmuşsa o zaman olmuş. Büyük şehirde okumak zor iş, para mı yetişir! Aldığı burslar da ne olduğunu anlamadığı hukuki bir süreç sonrası kesilince okulu bırakmak zorunda kalmış. Memleketine geri dönmüş, iş aramış ama ne gezer! Kriz dönemi; malum hiç çıkamadık ya şu kriz dönemlerinden, yine onlardan biri. O da katılmış yedek işçi ordusuna. Ordu dediğime bakmayın, öyle silahlı kuvvetler falan değil, bildiğiniz işsizler tümeni. Tek görevleri çalışan işçilerden daha düşük bir ücret düzeyinde çalışmaya razı olup, işçi kardeşlerinin işten çıkarılmalarını beklemek. Ya da patronların işçilere daha düşük ücret vermek için bahaneleri haline gelmek mi desek? Neticede Bayram için her ikisi de aynı, yine olan ablası Müjde’nin işçi aylığına oluyor. Eh bu yüzdendir ki ablası pek sevmez kendisini; bilmez ki yolları bir...
Üçüncüsü, yani en küçükleri ise Yeter. İki çocuğa doğru düzgün bakamıyorken çıkagelen bu davetsiz misafir için pek de sürpriz olmayan bir isim doğrusu.  Yeter de okumaya meraklı çıkmış. Onca zorluğa kıt kanaat geçinmeye rağmen çok başarılı bir öğrencilik hayatı; takdirler, dereceler ve en sonunda iyi bir üniversitede ismi güzel bir bölüm. Fakat yaşadıkları ve ailesinin durumu çok düşündürmüş Yeter’i. Başarı bursları, krediler derken ailesine yük olmadan okuyabilmeye çalışıyormuş. Ama bir şeyler eksik. İçi rahat etmiyormuş, ailesinin ve benzer durumdaki diğer ailelerin bu durumuna bir anlam veremiyormuş. Oysa okulunda yediği önünde yemediği arkasında "yumurta fabrikası sahibi" birçok "tek kardeş" arkadaşı varmış. O, yumurtayı sadece annesinin haftada bir haşlayıp beslenme çantasına koyduğu bir ilkokul hatırası olarak anımsarken, sıra arkadaşı onun yediği yumurtanın fabrikasının sahibi olabiliyormuş daha o yaşta. Hani ikimiz de öğrenciydik? Neyse, geçelim bu kırılgan meseleleri; demiştik ya, okumaya çok meraklıymış Yeter kızımız.  Üniversiteye gelince yeni yeni kitaplar okuma fırsatı da bulmuş tabii. Okudukça da çevresine, hayata, tarihe, üniversiteye bakışı değişmeye başlamış. E tabi üniversitenin de ona...Neden mi? Artık işçi babasının, işsiz abisinin, kadınların, annesinin, ablasının haklarını savunuyormuş çünkü meydanlarda. İsminin hakkını verip "YETER!" diye haykırıyormuş, “Bitsin bu sömürü düzeni!” Sonra gözaltılar, tutuklamalar, okuldan uzaklaştırmalar derken uzayıp giden üniversite hayatı...      
Başbakan haklı tabii. Bu ülkeye işçi olacak, işsiz olacak, öğrenci olup okuldan atılacak üç tane emekçi çocuğu lazım. Lazım ki bu devran böyle gitsin! Gerisi mi? Merak etmeyin bu ülkenin patron olacak, rektör olacak, bakan olacak çocuklarını kendileri birer birer doğurup yetiştirirler... 
Devrimci-Demokrat Güçlere Karşı Tutuklama Furyasına İsyan Eden Bir İMD’li

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder