7 Aralık 2011 Çarşamba

Türkiye Feodal Bir Ülke mi?

Kapitalizmin her coğrafyada aynı dönemde ortaya çıkmamış ve aynı hızda gelişmemiş olması (“eşitsiz gelişim”), kapitalizmin dünyanın her bölgesini kendi sistemine dâhil etmiş olmasıyla (“birleşik gelişim”) kol kola gider. Fakat kapitalizm bu birleşmeyi klonlama biçiminde yapmaz. Kimi zaman var olan ilişkileri kendi sistemine bağımlı hale getirir. Geç kapitalistleşmiş ülkelerde “feodal” ya da “prekapitalist” (“kapitalizm öncesi”) öğelerin olduğu doğrudur, fakat bu öğelerin feodal ya da prekapitalist olduğu doğru değildir. Kapitalizm bu öğeleri aşamadığı için değil, aşmadan da devam ettirebileceği için bu öğeler varlığını sürdürmektedir. Sözgelimi Nike gibi kapitalist işletmeler Uzakdoğu’da ya da diğer geri kapitalist ülkelerde köle emeği kullandığı zaman, o üretim biçimi köleci üretim tarzı olmuyor. Nasıl ki piyasanın kartpostal şairi derekesine düşürdüğü Nâzım’a bakıp, Türkiye İşçi Sınıfına Selam’ın, Güneşi İçenlerin Türküsü’nün Nâzım’ını değil, kapitalizmi görüyorsak; bu “feodal” öğelere baktığımızda da feodalizmi değil, kapitalizmi görmeliyiz.
Sorunun temelinde feodal geleneklerin kalıntısının ya da uzantılarının olduğunu iddia eden bu yaklaşım, aslında daha genel bir küçük burjuva muhalefetinin ürünüdür. Solcu geçinen Kemalistler (“aslında biz de sosyalistiz, ama Türkiye’nin dinamiklerini görmezden gelmiyoruz” diyenler) açısından, solcu görünüp kapitalizmi meşrulaştırmanın geçmişten bu yana en iyi yolu, sorunu kapitalizmin gelişmişliğiyle değil, yeterince gelişmemişliğiyle açıklamak olmuştur.
Kapitalizm tam da sanayi ve teknolojinin varlığı sayesinde, bu zamana kadar var olmuş en güçlü sistemdir. Bu güç öyle bir boyuttadır ki kapitalizm kendisinden önceki sistemlerle hesaplaşmasını her zaman “birebir kapışma” şeklinde değil, kimi zaman eski unsurların “varlığına izin vererek” de yapmaktadır. 
Yani Türkiye’deki "feodal" öğeler kapitalizmin gelişmediğine değil, "aşırı" geliştiğine işaret eder. Bu öğeleri tasfiye etmeden de yaşayabildiğine, kendi sistemine eklemleyebildiğine, dönüştürerek piyasa ekonomisine bağladığına işaret eder. 
Kaynak ve daha fazla ayrıntı için, bkz. Marksizm ve Kadın Sorunu (4. Bölüm), Berna Irmak-Deniz Köksal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder