30 Aralık 2011 Cuma

Uludere Katliamı Eyleminde Çığlıklara Çığlığımızı Kattık!

Taksim’deyiz. Öfkeliyiz. Evlatlarımız, annemiz, babamız, mücadele arkadaşlarımız öldürülmüş. 36 kişi, sayının daha da artabileceğine dair haber alıyoruz. Taksim meydanında inatçı bir kalabalık, polis kalabalığın etrafını sarmış, buna rağmen “hesabını soracağız” çığlıklarını, “katil devlet” sloganlarıyla yükselten bir kalabalık.
4’te başlayacak olan eylem, Sebahat Tuncel’in 3.30’da gelmesiyle başlamış oldu. Bir anda ayak sesleri, “hemen etrafını sarın” diyen devletin uşaklarının sesleri. Sebahat Tuncel’in etrafı sarıldı, zaten daha saatin gelmemesi nedeniyle az sayıda olan devrimciler geriye itildi. Dakikalar geçtikçe polislerin de hemen arkasında birer ikişer bir kalabalık olmaya başlıyorduk. Bu kalabalık haberi duyup, anında Taksim’e hesap sormaya, intikam almaya gelen türdendi; hepimizin yüzünde öfke vardı, annelerimizin gözlerinde ise gözyaşı. Evet artık barikat genişlemişti, çünkü sayımız daha da artıyordu. “Katil devlet hesap verecek”, “Katil Erdogan”, “Şırnak halkı yalnız değildir” sloganlarıyla Taksim’de her geçen dakika daha da çoğalan büyük bir kalabalık. Kim korkutabilirdi ki bizi, KCK operasyonları, işçiye bir ekmek, vekile ise bir köşk değerinde maaş zamları, AKP’nin demokrasi palavraları, ardından Uludere’da bir katliam! Tam da bu yüzden, sürekli hareket eden ve etrafını saran polislere karşın, hareket etmeden çelik gibi duran bir kitle vardı onların karşısında.
Gözaltı piyangosu bize vurmadığından dönüyoruz, vapurda katil devletin yandaş kanalı açık; haberlerde Cemil Çiçek sakin bir sesle konuşuyor, altyazıda Irak sınırında gerginlik diyor. Tabii ki kimsenin dikkatini çekmiyor, çünkü görüntülerde de sadece dağ bayır resimleri. Ardından biz işçilerin ve ezilenlerin gündemini asla oluşturmayacak haberler silsilesi, insanlar günlük hayatlarına ölenlerden habersiz devam ediyorlar...
Kapitalizmin tarihi boyunca gördük ve tekrar görüyoruz ki, burjuvazi devletiyle katliam yapar. Burjuvazi bizleri kandırır, ama yılbaşı hediyesi olarak işçiye 30 lira zam yaptığını söyler ve bunu makyajıyla, çevirerek döndürerek medyasıyla anlatır. Ve herkes televizyonlarda ve gazetelerde şu başlıkları görür: “Kaçakçılık yapanlar yanlışlıkla öldürüldü”, “Şırnak’ta hava saldırısı: 35 ölü”, “BDP’liler Taksim’i savaş alanına çevirdi”, maaş zamlarına değinmiyorum bile, bu konuda tamamen kapanmış zaten gözler…
“Sıradan” bir insan bunları izlerken ya da okurken ne anlamalı? Kapitalizmde devletin ve medyanın rolünü mü? Devletin dün Ermeni soykırımını, Dersim 38’i, Maraş katliamını ve diğerlerini yaptığını, bugün ise yeni katliamlar yapabileceğini mi? Ya da ezilenlerin haklı mücadelelerini mi? Anlamayacak, tam tersi burjuvazinin araçlarıyla yaptığı propagandadan ötürü bambaşka yerden bakacak. İşte biz de tam bu nedenle medyanın inatla anlatmadıklarına, inatla gizlediklerine karşın, inadına mücadele, inadına sokaklar, inadına devrim diyoruz, inadına kendi sesimizi duyurmaya çalışıyoruz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder